Unutulmuş meslekler Karatay’da yaşatılıyor
•Gülşen Çopur
Yaşadığımız çağda teknolojinin ilerlemesi, sanayi üretiminin hızlanması ve nüfusun artması sebebiyle geçmişte rağbet gören birçok meslek yavaş yavaş değerini yitirmeye başladı. Usta-çırak ilişkisi ile yoğrulan ve emek verilen bu meslekler günde güne unutuluyor. Geçmişte, incelik ve beceri isteyen ve usta olmak için çırak ve kalfaların heyecanla çalıştığı, maddi getirisinin çok olduğu bu meslekler çağın hızlı akışına ve makinalaşmasına ayak uyduramadı. Unutulmaya yüz tutmuş bu mesleklerden bazıları Konya’nın ara sokaklarında yaşatılmaya devam ediyor. Karatay Köşeli Sokak’ta adeta 1950’li yıllar yaşatılarak keçeci, demirci ve sayacı ustalar işlerini devam ettirmeye çalışıyor. Ustalar, mesleklerinin son demlerini yaşadıkları için üzgünler ve gidebildikleri yere kadar gitmek istiyorlar.
Bizimle birlikte bu kapı kapanacak
70 yıldır Keçecilik mesleğini yapan Galip Şapcıoğlu baba mesleğini devam ettirdiklerini söyledi. Şapcıoğlu, “84 yaşındayım. Okuldan çıktım babamın yanında Keçe işine başladım. Artık tabi ne ben eskisi gibi çalışabiliyorum ne de iş oluyor. Bu iş kuvvetle olur. Artık keçecilik, kalaycılık, nalcılık bunlar hep bitti. Biz burada çoban kepeneği yapıyoruz. Şimdi çoban dağda koyun güdecek. Sırtında o kepenek olmazsa işini yapamaz. Keçe bir tek çobanlara ihtiyaç şimdi zaten. Eskiden daha çok alanda kullanılırdı. Mesela sergi yaparlardı. Eskiden evlerde tabanlarda yalıtım görevini bu sergi keçeler görürdü. Şimdiki gibi değildi. Ama artık onu da yaptıran yok. Bize bir tek ilçelerden ve köylerden gelip keçe işi yaptırıyorlar. Keçe işi yapan Konya’da 80 esnaf vardı. Hepsi bitti gitti. Bir ben kaldım. Bende kendimi yok sayarım çünkü daha çok alım satım yapıyorum. Bizimle birlikte de bu kapı kapanacak. Belki günümüz teknolojisine bu iş uyarlanabilirdi ama olmadı. Biz de hobi gibi vakit geçiriyoruz burada” diye konuştu.
Mesleği yaşatmaya çalışıyoruz
Eyer ve semercilik mesleğinin teknolojiye yenildiğini söyleyen Harun Binici, “Ben 65 senedir eyer ve semercilik işi yaparım. Hatta neredeyse doğduğumdan beri yapıyorum desem yeri var. Bizim dede mesleğimiz dedemden babama ondan da bana kalmış ama benim evlatlarımın maddi getirisi olmadığı için bu işle alakası yok. Meslek ekonomik açıdan tatmin etmiyor artık. Ben burada at malzemelerine dair her şeyi yaparım. Yani saraçlık deriz biz buna. Saraçlık da araba koşumları, binek veya çeki at takımları, eyer, semer gibi bütün takımların deriden kısımlarını yaparız. Eskiden binek hayvanlarının rağbet gördüğü dedelerimizin döneminde bu iş çok önemliymiş. Şimdi işimiz öldü bizim. Günümüzde at hala kullanılıyor ama eskisi gibi değil. At lüksleşti özelleşti. Biz de tek tük gelen işlerle mesleği yaşatmaya çalışıyoruz. Gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz” ifadelerini kullandı.
Bu işi aşkla yapıyorum
Babası ile birlikte Demircilik mesleğini sürdüren Murat Resul Uzun ise mesleği babasından devraldığını ve aşkla yaptığını belirtti. Uzun, “Ben 20 yaşındayım. Burada babamla birlikte çalışıyoruz. Bizim mesleğimizde çekirdekten yetişen kalmadı. Bir ben varım. Para konusunu geçtik bu mesleği aşkla yaşatmaya çalışıyoruz. Sıcak demir işiyle uğraşıyoruz. Burada tamirat yapıyoruz. Köylü gelir çapasının baltasının ağzını yaptırır. Bizde o şekilde sürdürürüz. Babamın yanında 7 yaşında çırak olarak başladım. 13 yıldır buradayım. Babama da bu iş dedemden kalmış. Toplamda dedemle birlikte bir yüz yıldır bu işi yapıyoruz diyebilirim. Eskiden babam anlatır, yaz döneminde okullar kapanınca çocuklar çırak olarak gelirmiş. Şimdi kimse normal olarak çocuğunu bu işe vermek istemiyor. Bir sefer bir çocuk geldi. Demir dövmeye dayanamadı gitti. Bizim işimiz ağır akşama kadar 5 kiloluk çekiç sallıyoruz. Yeri geliyor ocak başında demir dövüyoruz. Özellikle şu ramazan günlerinde çok zor. Bizde bu mesleğin son temsilcisiyiz. Bizim buralar da restore edilecek. Zaten ondan sonra da bu sokakta olan bütün meslekler biter” diye konuştu.