Tarımın görünmez kahramanı kadınlar

Tarımın görünmez kahramanı kadınlar
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, kayıtlarına göre odalara kayıtlı kadın çiftçilerin yaklaşık yüzde 4,2’si Konya’da bulunuyor.

Kadın çiftçilerin tarımın görünmez kahramanı olduğunu dile getiren Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Teknik Müşaviri Neşe Tezer, TZOB’un kadın çiftçileri öncelediğini belirterek detayları Konya’nın Sesi’ne anlattı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, Türkiye'de temel işgücü göstergeleri 2022 yılının 2. çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre tarım sektöründe 113 bin kişi, sanayi sektöründe 217 bin kişi, inşaat sektöründe 42 bin kişi, hizmet sektöründe 393 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 16'sı tarım, yüzde 22'si sanayi, yüzde 5,9'u inşaat, yüzde 56,1'i ise hizmet sektöründe yer aldı. Tarım sektöründeki 4 milyon 930 kişinin 2 milyon 55 binini kadınlar oluşturdu. Esas işinden dolayı sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanların tarımdaki kadın oranı ise yüzde 93’ü geçiyor. Rakamlardan da anlaşılacağı gibi kadın çiftçiler tarımın görünmez kahramanları… Kadınlar aile içinde önemli olduğu kadar ülkemizde, dünyada, tarımsal üretimde ve beslenmedeki katkıları ve emekleriyle de ön plana çıkıyor.

 

Tarımın önemli yanı kadınlar

Kadın çiftçilerin tarımın görünmez kahramanı olduğunu dile getiren Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Teknik Müşaviri Neşe Tezer, “Kadınlar tarımda işgücünün önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Tarlada, bağda bahçede, ahırda ve ağılda bitkisel ve hayvansal üretimin iş gücünü sağlayan kadın, bunların yanında; ev işlerini, hasta, yaşlı ve çocuğunun bakımını da yapmakta ve aile beslenmesinde en önemli görevi üstlenmektedir. Kısaca kadın, tarlada, bağda, bahçede çalışıp üreten, evini yöneten, çocuğunun eğitimini üstlenen, ailesini besleyen ücretsiz aile işçisidir. Kadın, insanlık âleminin ve toplumun sigortası olmasına rağmen aile çiftçiliği ile uğraşmaları ya da ev işleriyle ilgilenmeleri işten sayılmamaktadır. Uluslararası bulgu ve uygulamalar kırsaldaki kadınların güçlendirilmesinin tarımsal kalkınma, sosyo-ekonomik ilerleme ve genel olarak sürdürülebilir kalkınma için kritik öneme sahip olduğunu kanıtlamaktadır” ifadelerini kullandı.

 

Kayıt dışı çalışan çiftçi kadınlarımız

Tarımda çalışan kadınların önemli sorunun kayıt dışı çalışmak olduğunu ifade eden Tezer, “Tarımda çalışan kadınlar, tarım dışına çıktıklarında veya göç ettiklerinde işgücüne katılamamakta ya da zorluk çekmektedirler. İşgücüne katılan kadınlar ise daha çok statüsü düşük, kalifiye olmayan işlerde güvenceden yoksun bir biçimde çalışmaktadır. Bu ise kadının çalışma ve toplum hayatının dışında kalmasına neden olabilmektedir. Geçmişten günümüze kadın her zaman üretim içinde yerini almıştır. Ancak bu genellikle aile içi üretime katkı biçiminde değerlendirildiğinden bir çalışma olarak görülmemiştir. Kadınların işgücüne katılım oranı, kadın işgücünün kadın nüfusuna oranı olarak tanımlanmaktadır. Bu oranın artması ekonomik verimliliği artıracak, kalkınma potansiyelini iyileştirecektir. Kadınların ekonomik kalkınmaya, kırsal kalkınmaya etki edebilmeleri için ekonomik ve sosyal statülerinin iyileştirilmesi ve buna yönelik politikalar geliştirilmesi önemlidir. Günümüzde tüm dünya ve Türkiye’de çokça tartışılan kadın sorunları yalnız kadınların değil tüm toplumun sorunlarıdır ve kapsamlı çözümler gerektirmektedir. Tarımda çalışan kadınlar için önemli bir sorun da sosyal güvenlik uygulamalarının dışında kalma, kayıt dışı çalışmadır. Anayasanın 10. Maddesi gereği, kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Yine Anayasanın 60. Maddesi gereği herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve devletimiz bu güvenliği sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür.  İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre; Toplumun bir bireyi olarak herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Sosyal güvenlik temel bir haktır. Bütün bu hükümlere rağmen kadınlarımızın çoğunun çalıştığı işle ilgili olarak, özellikle kırsal alandaki kadınlarımızın herhangi bir sosyal güvenceleri yoktur, ücretsiz aile işçisi olarak yerini korumaktadır. Oysa devletin bir görevi de alınan sosyal politika önlemleri ile kadınlarımızın da güvenlik ve refah içinde yaşamalarını sağlamaktır” dedi.

 

Pozitif ayrımcılık talep ediyoruz

Kadınlar ve erkekler arasında eşitliği yakalamak için yapılacak olan pozitif ayrıcalıkların eşitlik ilkesine aykırı olmadığının altını çizen Neşe Tezer, “ Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin de yönetiminde yer aldığı Sosyal Güvenlik Kurumu’nda genelde çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerin mağduriyetleri ve hak kayıplarının giderilmesi için mevzuata yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak taleplerimiz şunlardır: Tarımda çalışan kadınların yüzde 93,1’i sosyal güvenlik sistemine kayıtlı değil. Pozitif ayrımcılığı hak eden kadın çiftçilerimizin sosyal güvenlik sistemine katılımının desteklenmesi için, gençlerimizi ve kadın çiftçilerimizi tarımda tutmak için teşvik edici önlemler alınmalıdır. Anayasanın 60. Maddesine göre; “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmündedir. Kadınların sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle, hizmet borçlanması yapılmalıdır. Kadın çiftçilerimiz toplumsal cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet adaleti istiyor. Kadın çiftçilerimiz için senede 90 gün yıpranma payı, primlerin yüzde 50’sinin devlet tarafından ödenmesi başta olmak üzere birçok alanda pozitif ayrımcılık talep ediyoruz. Tarım BAĞ-KUR prim ödeme gün sayısı, 2008 yılında olduğu gibi 15 güne indirilmelidir. Engelli bakımını üstlenen kadın çiftçilere, prim ödemesinde ayrıcalık sağlanmalıdır. Bu konularla ilgili mevzuat çalışmamızı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına iletilmiştir ve iletilmeye de devam edilecektir. Yıllardır ücretsiz aile işçisi gibi görülen kadın çiftçilerimiz de sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve devlet tarafından desteklenmelidir. Tarımda çalışan kadınlarımız sosyal güvenlikte her zaman ikinci plana itilmiş ve kadın çiftçilerin tarım sigortalığı için ödenen prim fazladan bir maliyet unsuru olarak görülmüş, ücretsiz aile işçisi konumunda çalışır duruma gelmiştir. Kadın çiftçilerimizin şimdiye kadar ihmal edilmişliği göz önünde bulundurularak, erkeklerle eşitliği yakalamak için yapılacak olan bu pozitif ayrımcılığın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı ve gerekli olduğu kanaatindeyiz. Kadınların işgücüne katılım oranı, kadın işgücünün kadın nüfusuna oranı olarak tanımlanmaktadır. Bu oranın artması ekonomik verimliliği artıracak, kalkınma potansiyelini iyileştirecektir. Türkiye Ziraat Odaları Birliğinde çiftçi dediğinde kadın ya da erkek çiftçi olarak cinsiyet ayrımı yapılmamaktadır. Çiftçilik mesleğinin cinsiyeti yoktur. Tarımda yaşanan sorunlar ortaktır. Kadınların tarım dışında da emekleri fazladır. Gelecek nesillerimize ışık tutan kadın çiftçilerinin mağduriyetlerini giderecek düzenlemelerin yapılması çok önemlidir” şeklinde konuştu.

Tzob’un çalışmaları

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak şimdiye kadar yaptıkları çalışmalardan bahseden Tezer, “ Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak şimdiye kadar Genel Başkanımız Sayın Şemsi Bayraktar’ın gayretli çalışmaları ve mücadeleleriyle kadın çiftçilerle ilgili sağlamış olduğumuz kazanımlar;  2011 yılında, 1994 yılından prim kesintisi olan çiftçilerimize geriye yönelik borçlanma hakkı getirildi. Ancak 1994-2003 yılı arası gerekli kanun gereği aile reisi olmayan kadın çiftçilerimiz borçlanamadılar. Çabalarımızla, 26 Ocak 2012 tarihte 6270 Sayılı Kanun ile 2/8/2003 öncesi kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan kadın çiftçiler için getirdiği farklı uygulama tümüyle kaldırılarak kadın çiftçilerimizin mağduriyeti giderilmiştir.  27 Haziran 2012 tarihli genelgeyle 6270 Sayılı Kanunla getirilen düzenlemeye istinaden tescil tarihlerindeki değişiklik nedeniyle sigortalılık durumları değişen kadın çiftçilerimiz, yine, SGK nezdinde yaptığımız girişimler sonucunda, hak kazandıkları dönem için gecikme cezası ve gecikme zammı ödememişlerdir. Tarım Bağ-Kurlu kadınlara doğum borçlanması hakkı getirilmiştir. 3 çocuğa kadar doğum borçlanması yapabilmektedir. 3 çocuğu olan kadın çiftçiye, 6 yıla kadar borçlanabilme hakkı getirilmiştir. Daha önce, 2 çocuk için geçerli olan doğum borçlanması 3’e çıkarılmış ve BAĞ-KUR’lular ile memurların da bu haktan yararlanması sağlanmıştır” dedi.