Konya'da buzağı kreşinin tatlı üçüz maskotuna bol şefkat

Konya'da buzağı kreşinin tatlı üçüz maskotuna bol şefkat
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TİGEM) bağlı Konya'daki Gözlü Tarım İşletmesinin büyükbaş tesisinde dünyaya gelen üçüz buzağıların gelişimi için personel yoğun mesai harcıyor.

Tarla bitkileri üretiminin yanı sıra hayvancılık faaliyetleriyle de dikkati çeken işletmede, damızlık yetiştiriciliğiyle beraber süt üretimi de yapılıyor.

Günlük 35 bin ton süt üretimi olan, 3 bin 700 büyükbaşın bulunduğu ve yılda 1700 buzağının doğduğu tesiste iki hafta önce dünyaya gelen üçüz buzağılar, işletmenin maskotu haline geldi.

İşletme veteriner hekimlerinin gözetiminde gerçekleşen zorlu doğumun ardından özel bakıma alınan yavrular ve annenin hayata tutunması için yoğun çaba gösterildi.

Tesiste 400 yavrunun barındığı buzağı kreşinde, iki veteriner tarafından bakım, besleme ve koruyucu tedavileri yapılan yavru buzağılar, sabah, akşam 38 derece sıcaklıktaki sütle ve vitaminlerle besleniyor.

 

- Üçüz doğum şaşırttı

İşletmenin doğumhane sorumlu veteriner hekimi Bekir Sönmez, AA muhabirine, aylık 150-200 arasında buzağı dünyaya geldiğini söyledi.

Ağustostaki doğumlardan birinin üçüz gerçekleştiğine değinen Sönmez, binlerce doğumun gerçekleştiği işletmede görülen bu nadir durumun kendilerini de şaşırttığını dile getirdi.

Normalde doğumların tek gerçekleştiğini anlatan Sönmez, "İneklerde ikizlik ve üçüzlük küçükbaştaki gibi değildir. İkizlik dahi nadir görülen bir durumdur. Üçüzlük ise 105 binde 1 nadirlikte görülen bir durumdur. Üçüzlük olsa bile genelde birisi ya da ikisi gelişmemiş doğar ve hayatta kalamaz. Bizim üçüzlerimizin özelliği, üçünün de yaklaşık 30 kilonun üzerinde normal gelişimle doğmuş olması. Üçüz doğum için çok yüksek bir ağırlık. Bu doğum bizi gerçekten çok şaşırttı." diye konuştu.

 

 

- "Onlara bir baba, anne şefkatiyle yaklaştık"

Sönmez, annenin de çok zorlandığı bir doğum olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Doğumdan sonra anneyi de hemen destekledik, özel bakıma aldık. Üçüzlerin ihtiyaçları da diğerlerine göre daha fazla. Neticede daha zayıf doğuyorlar. Yaşam güçleri daha zayıf oluyor. Doğum sonrası solunumlarını ve yaşam fonksiyonlarını destekleyerek onları yaşamda tuttuk. Üçü de insan canlısı, üçü de bizim kucağımıza doğdu. İlk nefeslerini bizim elimizde alıp, annelerinden de önce bizi gördüler. Çünkü anneleri çok halsizdi. İlk solunumlarını uyarırken, ilk sütünü içirirken gerçekten onlara bir baba, anne şefkatiyle yaklaştık. Şimdi nereye gitsek arkamızdan geliyorlar. Bize belki hayat boyu ihtiyaç duyacaklar. Biz de onların yanında olacağız."