Gazi Kadir Dede yaşadıklarını anlattı: Üzerimize yağmur gibi taş yağdı

Gazi Kadir Dede yaşadıklarını anlattı: Üzerimize yağmur gibi taş yağdı
Türk Silahlı Kuvvetleri kahramanca mücadelelerini sürdürürken Türkiye'nin farklı şehirlerinde düzenlenen operasyonlarda yaralanan gazilerimiz Konya’nın Sesi’ne özel yaşadıkları süreci Ramazan boyunca anlatmaya devam edecek.

Türkiye yılardır terörle mücadelesini başarıyla sürdürüyor. Yurt içi ve sınır bölgelerinde düzenlenen çeşitli operasyonlarda, binlerce hain terörist etkisiz hale getirilmeye devam ediliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri kahramanca mücadelelerini sürdürürken Türkiye'nin farklı şehirlerinde düzenlenen operasyonlarda yaralanan gazilerimiz Konya’nın Sesi’ne özel yaşadıkları süreci Ramazan boyunca anlatmaya devam edecek.

Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Elbab’da m-12 üs bölgesinde aldığı görev sırasında Rus Federasyonuna ait uçaklardan atılan bomba sonucu yaralanan Gazi Kadir Dede, gazetemize özel yaşadığı o anları bizlerle paylaştı. Dede, “Herkes Türk askerinin sınırda olmaması gerektiğini düşünüyor. Fakat sınır korunmadan içeriyi korumayız. İyi ki asker olmayı tercih etmişim. İyi ki El-Bab’da görev almışım bunun için hiçbir pişmanlık duymadım. Her Türk askeri ülkesini korumakla görevlidir. Bu da bizim görevimizdi. Bizler bu görevi şanlı bir şekilde yerine getirdiğimizi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

‘BİR GARANTİMİZ YOKTU’

“Her gün taciz ateşleri ve bomba atışlarına maruz kalıyorduk” ifadelerini kullanan Gazi Kadir Dede, “2012 yılında Tank Uzman Çavuşu olarak Tekirdağ Çerkezköy’e ilk tayinim çıktı ve burada görev aldım. 2016 yılında Gaziantep İslâhiye’ye görevlendirmemiz yapıldı. Burada altı ay boyunca bölgede kaldım. 2017 yılında ise birliğimiz ile Gaziantep Oğuzeli’ne geçtik. Bunun sonrasında ise Çobanbey sınırına girerek Suriye’ye sınırına geçiş yapıyorduk. Şubat ayında ihtiyaç halinde bölgeye görevlendirildim. Kaldığımız alan da AFAD çadırlarında kalıyorduk. Korunaklı bir bölgede kalmıyorduk diyebilirim. Bunun sebebi ise üstümüzde biri koruyacak bir alan olmamasıydı. Burada her gün taciz ateşleri ve bomba atışlarına maruz kalıyorduk. Bir gece Özgür Suriye Ordusu’nun şehir merkezine girdiğini bu sebeple gitmemiz gerektiğini söylediler. Sabah gün ışıkları ile birlikte tanklarımızı hizalamıştık. Buraya geldiğimiz ilk gün terörist keskin nişancılar iki arkadaşımızı vurarak gazi olmalarına sebep oldular. İlk günümüz o iki arkadaşımızın haykırışları ile başladı. Burada bir garantimiz olmadığını ilk günden anlamıştık” şeklinde konuştu.

‘GÖREVE GİTMEDEN VASİYETİM HAZIRDI’

Yaşadığı çatışmayı ve nasıl gazi olduğunu detaylı bir şekilde anlatan Kadir Dede, “9 Şubat 2017 tarihinde Rusya Federasyonuna ait uçakların kaldığımız yere bomba atma sonucu Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Elbab’da m-12 üs bölgesinde yaralandım. Gazi olmadan önce oradaki çoğu arkadaşımızla buradan çıkış olmadığını düşünüyor büyük ihtimalle bizlerde şehit oluruz diyorduk. Bunun sebebi ise her gün teröristler ile çatışmalara girmemizdi. Bölge’ye gitmeden önce amcama ailemden habersiz vasiyetim olan mesajı attım. Mesajda ona, ‘Şehit olursam beni babaannemin yanına gömün. Geldiğim bölge çok sıkıntılı bir yer’ dedim. Mesajdan iki gün sonra yaralandım. Yaşadığımız alan da su sorunu olduğu için 20 gündür su sorunu ile karşı karşıyaydık. Olay günü sabah sekiz buçukta abdest almak için bir buçuk litre su vardı ve az olduğu için diğer arkadaşlarımızın yanına giderek onlardan su istedim. Diğer bir arkadaşımızda suyu kalmadığını söyleyerek yanımıza geldi. Onu geri çevirmemek için yan binaya gittik ve arkadaşım için su istedim. Suyu aldıktan sonra diğer arkadaşıma suyu vermeye gittiğimde fazlaca suları olduğunu gördüm. Oradan çıkıp kendi tankıma yöneldim. Çünkü her gün çatışma yaşandığı için tank toplarını revize etmem gerekiyordu. O gün uçakların yakın uçtuğunu fark ettim fakat her gün uçaklar geçtiği için çok şüphe duymamıştım. O bölgede teröristlerin havan imalathanesi bulunduğundan bu durum normal geliyordu. Hatta arkadaşlarımızla bize zarar verirlerse bu havanlar sayesinde veririler diyor uçaklardan bomba atılacağını tahmin edemiyorduk. Arkadaşlarımla tank toplarını açıp yerleştirmeye başladık” açıklamalarında bulundu.

‘ÜZERİMİZE YAĞMUR GİBİ TAŞ YAĞDI’

Rus uçaklarından atılan bomba ile üç arkadaşının şehit olduğunu anlatan Dede, “Kafamı bir an yukarı kaldırdığımda üzerimize siyah bir şeylerin düştüğünü gördüm. Meğer Rusya Federasyonu’na ait uçaktan bize bomba atılmış. Tankçı olduğum için tanka arka ve önden giriş yapılabileceğini fakat şu an yan tarafında olduğum için bunun mümkün olmadığını biliyordum. O an tankın paletlerini çeviren tekerleğinin içine kafamı soktum. Geri kalan bütün vücudum dışarıdaydı. Bombanın basıncı ile üzerimize yağmur gibi taş yağdı. Bu atılan bomba sonucu ayağımda kemik erimesine neden oldu. Yapılan bu hain saldırı sonucu 3 şehit ve benimle birlikte 10 arkadaşımız gazi oldu. Ben bu halime rağmen yaralanan ve şehit olan arkadaşlarıma yardım etmeye çalıştım. O an haykırışlar duyuyor ve şehit olmak istiyorduk. Botumu çıkardığım zaman sağ üç parmağımda hareket yoktu. Ayağım içeriye çökmüş haldeydi. Ambulanslar 30-45 dakika sonra gelerek bizlere ilk müdahaleyi yaptılar. Rus uçakları bu bombayı yanlışlıkla attıklarını söylüyorlar fakat orada bizleri göremiyorsanız bile altı adet tank var onları da mı görmüyorsunuz diye insan soruyor. Ben bunun bilerek yapıldığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

‘KÖK HÜCRE AMELİYATI OLDUM’

Çatışma sonrası dört ameliyat geçirdiğini ve bunun sonuncusunun kök hücre ameliyatı olduğunu dile getiren Dede, “Saldırı sonrası bizi Kilis Devlet Hastanesi’ne götürdüler. Aileme ve eşime bu süreçte haber vermedim. Biraz kendime gelince dayım ve kayınpederime haber verdim. Onlar Kilis’e geldiler. Bu durumda aileme haber vermem onlar için sağlıklı olmayabilirdi. Ailemi üzmek istemedim. Kilis’ten sonra Konya Hava Hastanesi’ne gelerek ameliyat dört ameliyat geçirdim. Eşim ile sık sık görüntülü konuşurken o hafta hep sesli konuşma şekilde iletişim sağladım. Biraz zaman geçtikten sonra aileme tanktan düştüğümü ve ayağımı kırdığımı söyledim. Babam hastaneye gelip beni gördüğünde şok olmuştu. Ben hep kendime öleceksem de bu şanlı formanın içinde ölmeliyim derdim. Bu süreçte eşimin patronunu arayarak gazi olduğumu ve eşimin eve erken gelmesi gerektiğini söyleyerek müsaade istedim. Eve ilk geldiğimde oğlum ve annem vardı. Annem çok ağlamış çok üzülmüştü. Sonrasında eşim geldiğinde üzüntüden sinir krizi geçirmişti” şeklinde konuştu.

‘SINIRI KORU Kİ İÇERİ KORUNSUN’

Türk askerlerinin sınırı koruması hakkında yapılan yorumlara cevap veren Dede, “Oğlum şu an küçük fakat asker olmak istediğini söylüyor. Eğer vatanına hayırlı bir asker olacaksa ben onunda asker olup şanlı bir şekilde devletimizi korumasını isterim. Ben şu anda Milli Eğitimde çalışıyorum. Bu çalışmam bile devletime ettiğim hizmettir. Hiçbir zaman devletime hizmet etmekten kaçınmadım. Ara sıra üniformalarıma bakıyor tekrar giyip görevime dönmek istiyorum. Bunun mümkün olmadığını bilsem de şu içimdeki vatanı koruma aşkı geçmiyor geçmeyecek. Ara ara uykularımdan irkilerek uyanıyorum. Rüyalarımda şehit arkadaşlarımın beni çağırdığını görüyorum. Beraber görev aldığım çoğu arkadaşım şehit oldu. Bu durum beni derinden etkiliyor. Herkes Türk askerinin sınırda olmaması gerektiğini düşünüyor. Fakat sınır korunmadan içeriyi korumayız. İyi ki asker olmayı tercih etmişim. İyi ki El-Bab’da görev almışım bunun için hiçbir pişmanlık duymadım. Her Türk askeri ülkesini korumakla görevlidir. Bu da bizim görevimizdi. Bizler bu görevi şanlı bir şekilde yerine getirdiğimizi düşünüyorum” dedi. •Gizem Başar

Kaynak:Konya'nın Sesi