Beyşehir'de "Beyşehir'in tarihi" konulu konferans
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı, Beyşehirli tarihçi Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, Beyşehir'in neolotik dönem yerleşimi olan bir coğrafyaya sahip olduğunun yıllar önce yürütülen kazı çalışmaları ile ortaya konduğunu, ancak kazı çalışmalarının devam ettirilmemesi nedeniyle günümüzde gerçek değerinin anlaşılamadığını söyledi.
Beyşehir Belediyesi Kültür ve Yaşam Merkezi'nde düzenlenen ve moderatörlüğünü HİSDER Derneği Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu'nun yaptığı "Beyşehir tarihi" konulu konferansta Beyşehir yöresinin tarihçesi anlatıldı.
Muşmal, "Bu kadar güzellikler ve bereket neden Beyşehir’de bir araya gelmiş? Bunun bir cevabı olmalı. Göl bir medeniyet oluşturmuş, tarihi süreçten itibaren hepimiz biliriz insanlar suyu aramışlar, suyun kenarlarına yerleşmişler. İşte 5 bin yıllık bir bilinen Beyşehir bölgesinde daha eski M.Ö. 8 bin yılına tarihleyeceğimiz neolotik dönemde Çatalhöyük’le çağdaş olan hemen yanı başımızdaki Erbaba Höyük. Höyük'te eğer kazı gerçekleştirilirse, bir kazı yapılırsa Çatalhöyük'teki kerpiç evlerin benzerinin mutlak surette ortaya çıkacağını görebileceğiz." dedi.
New York Üniversitesi'nden Jasques Bordaz başkanlığında neolotik döneme tarihlenen Erbaba Höyüğü'nde 1970’li yıllarda yapılan kazı çalışmalarına değinen, bu kazılarda Beyşehir Gölü kenarındaki bu höyükte Çatalhöyük benzeri ev ve yerleşimlerin bulunduğunun uzun yıllar önce ortaya konulduğunu kaydeden Muşmal, "Sular çekilmeye başladıktan sonra M.Ö. 8 binli yıllarda, günümüzden 10 bin yıl kadar önce Anadolu’da bir yerleşim ortaya çıkmış. Burada bir neolotik dönem yerleşimi var. Ama yıllardır kazı yapılmıyor, sondajlar salınmış bekliyor. Kazı yapılması lazım ki, bir Çatölhöyük gibi dünyaya duyuralım burayı. Çatalhöyük örneğinde bir neolotik dönem höyümüğüz var. İşte Anadolu’da kurulmuş üç büyük imparatorluktan birisi olan Hitit İmparatorluğu, Anadolu’daki 5 büyük anıtın ikisini Beyşehir'e yapmış, herhalde tesadüfen yapmamış bu anıtları." diye konuştu.
Belediye Başkanı Adil Bayındır da, Beyşehir’in Antalya’nın balkonu ve terası, Konya’nın da denizi olduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından katılımcılara plaket takdiminde bulunuldu.