Dikkat edilmezse zayıf insan kalmayacak! İşte yapılması gerekenler

Dikkat edilmezse zayıf insan kalmayacak! İşte yapılması gerekenler
 İnternet Editörü
Ülkemizde obezite hiç bitmeyen ve gittikçe büyüyen bir gerçek! Peki bu noktada neler yapmalıyız? Obezite riski nasıl önlenir? İşte detaylar

Türkiye, obezite oranlarında dünya sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Uzmanlara göre sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam tarzı, obeziteyi adeta bir salgın haline getirdi. Özellikle genç nüfus arasında hızla artan kilo problemleri, gelecekte ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Özellikle pandeminin yaşanmasıyla, sosyal medyanın hayatımızın merkezine girmesiyle ve son yıllarda değişen yaşam tarzı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ile fiziksel aktivitenin azalması, bu tablonun oluşmasında önemli rol oynadı. Uzmanlar, obezitenin yalnızca estetik bir sorun olmadığını, kalp hastalıkları, diyabet ve hipertansiyon gibi ciddi sağlık problemlerine yol açtığını vurguluyor. Çocuklar ve gençler arasındaki obezite oranlarındaki artış ise ayrı bir endişe kaynağı. Eğitim kurumları, aileler ve sağlık kuruluşları, bu konuda daha fazla bilinçlendirme çalışması yapılması gerektiği konusunda hemfikir. Obezite ile mücadele kapsamında sağlıklı yaşam programlarını yaygınlaştırma, okullarda beslenme bilincini artırma ve spor alışkanlıklarını teşvik etmenin artırılması gerekiyor. Uzmanlar, bireylerin küçük yaşlardan itibaren doğru beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlığı kazanmalarının, obeziteyi önlemenin en etkili yolu olduğunu belirtiyor. Türkiye'nin obezite ile mücadelesi, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluk olarak görülüyor. Eğer gerekli adımlar atılmazsa, önümüzdeki yıllarda sağlık sisteminin üzerindeki yükün daha da artacağı uyarısında bulunuluyor.

d63a2b4b-9961-436b-a245-a9bcbe484170.jpeg

HAZIR GIDALAR TÜKETMEMELİYİZ

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi Obezite Raporu 2022'ye göre, Türkiye, yüzde 66,8'lik fazla kilolu ve obez birey oranıyla Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. Kadınlarda obezite oranı yüzde 42,7, erkeklerde yüzde 25,6, çocuklarda da yüzde 16. Konuyla ilgili bilgi veren Diyetisyen Fatma Nur Bozdağ ise, yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin obezite noktasında ülkeler arasında ilk 3’te olduğunu söyleyerek obezitenin özellikle kadınlarda daha fazla görüldüğünü aktardı. Genel olarak ülkenin büyük bir kısmının obez olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Bozdağ, “Normalde beden kitle indeksimiz var. Bu indeks 30’un üzerinde olursa obez, 40’ın üzerinde olursa morbid obez diyoruz. Ülkemizde ise 25’in üzerinden itibaren hafif şişman ve obez bireylerin oranları çok yüksek. Türkiye’nin bu şekilde obez ülkesi olmasının sebebi ise, genel olarak insanların çalışma hayatlarında direkt paketli gıdaya yönelmesi, sağlıklı ve düzenli beslenmemek, hareketsiz kalmaktan kaynaklanıyor. Obezite ergenlerde de çok fazla görülüyor. Bu yaşlarda obez olan ergenin, yetişkinlikte de obez olma riski artıyor. Ayrıca sosyal medyada çok fazla vakit geçiren ve hareketsiz kalan gençlerde obez tehlikesi büyüyor. Özellikle fast-food yani hazır paketli gıda veya abur cubur tüketiminin artması obeziteye davetiye çıkartıyor” diye konuştu.

db59a185-3718-461d-a9bb-0a3e96579235.jpeg

Çoğu hastalığının kaynağının obezite olduğunu kaydeden Diyetisyen Bozdağ, diyabet, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve karaciğer yağlanmasının başının obeziteden geçtiğini aktardı. Bozdağ, “Yüksek kiloda olmak bireyi her açıdan sağlıksız yapıyor. Obezlerde hareket kısatlamaları oluyor, aynı zamanda metabolizma yaşı da yüksek çıkıyor. Özellikle ergenler obezlik geçirdiğinde daha çok zorlanıyor. Çünkü akran zorbalığına uğrayabiliyorlar” diye anlattı.

45 DAKİKALIK YÜRÜYÜŞ BİLE FAYDA SAĞLAR

Obeziteye karşı alınması gereken önlemler hakkında tavsiyelerde bulunan Bozdağ, son olarak şunları dile getirdi: “En önemlisi sağlıklı beslenmeliyiz. Detoks, kısıtlayıcı diyetler kesinlikle önermiyoruz. Ama dengeli ve düzenli öğünler önemli. Özellikle tek bir öğünde ani yükleme yapmamalıyız. Besinleri 1 güne bölmeliyiz ve ara öğünler oluşturmalıyız. Çünkü kan şekerimiz uzun süreli açlıklarda yükseliyor ve bu da insülin direncine sebep oluyor. O yüzden her 4 saate bir ara öğün eklersek hem çok aşlık çekmeyiz hem de kalori almamız gerekmez. Lif ve protein açısından zengin besinler tüketmeliyiz. Karbonhidratı azaltmalıyız. Bu tarz beslenmelere dikkat ettikten sonra zaten obez olma riski hiç olmaz diyebiliriz. Ayrıca yağ atılımında bizi en çok destekleyecek şey su. Bol bol tüketmeliyiz. Kilo başına çarpı 35 yaptığımızda günlük içmemiz gereken su miktarına ulaşabiliriz. Bunun yanında hareketli bir yaşam tarzını benimsemeliyiz. İlla gidin spor salonlarına yazılın demiyoruz. Ama günde 30-45 dakikalık bir yürüyüş fayda sağlar. Isınan havayı güzel değerlendirebiliriz.” -Tuba Kaya

13591c99-63cd-45be-b4e9-9c15060f5298-001.jpeg