Ulu Arif Çelebi Kimdir?

Hazreti Mevlana’nın torunu, Sultan Veled’in büyük oğlu olan Ulu Arif Çelebi’nin annesi, Selâhaddin Zerkûbî’nin kızı Fatma Hatun’dur. 670 Hicrî ve 1272 Milâdî yılı Zilkade ayının sekizinde salı günü dünyaya gelmiştir.

Ulu Arif Çelebi’ye kadar Sultan Veled’in pek çok çocuğu olmuş ancak küçük yaşlarda vefat etmişlerdir. Bu nedenle zatın doğumu başta Hazreti Mevlâna olmak üzere, ailede büyük sevince vesile olmuştur. Menkıbelerde anlatıldığına göre:

Birgün Mevlâna Hazretleri SultanVeled’e:

- Bahâeddin! Ben bu çocukta yedi velinin nurunu görüyorum. Yüce Allah, nurları onun canına yoldaş etmiştir, demesi üzerine Sultan Veled sorar:

-Bu nurlar içinde sizinki de var mı? Mevlâna cevap verir:

- Bahâ Veled, Seyyîd Burhaneddin, Şems-i Tebrizî, Şeyh Selâhaddin, Hüsâmeddin, benim ve Veled’in nurlarını nefsinde toplamıştır. Akılların ruhlarının sevgilisidir. Şimdi onun adı, Feridun olsun. Bu onun anne babasının adıdır. Fakat siz ona Emir Arif diye hitap ediniz. Çünkü Bahâ Veled beni Hüdavendigâr diye çağırıyor ve adımı hiç söylemiyordu. İşte benim bu manevi hediyem ona lakâp olsun. Yani adını Celâleddin Arif diye yazsınlar, buyurmuştur.

Arif Çelebi’nin Kur’ân-ı Kerim hocası Malatyalı Mevlâna Selâhaddin ise şöyle anlatır:

-Celâleddin Arif Hazretleri altı yaşında idi.Önümde Kur’an okuyordu. O ne zaman medreseden içeri girse, Veled Hazretleri ona hürmet eder, ayağa kalkar ve ona yer verirdi.

Bir gün küstahlığım yüzünden ona:

- Arif, sizin çocuğunuzdur. Bir çocuğa bu kadar izâzda bulunmak lazım değildir. Ulular bunu yapmamışlar hatta bunu ayıp saymışlardır, dedim.

Bunun üzerine Sultan Veled:

- Hayır hayır, böyle söyleme ve aksini düşünme. Halkın ayıplamasını da bırak. Allah’a yemin ederim ki, Arif medresenin kapısından içeri girdiği anda, babam hazretlerinin içeri girdiğini zannediyorum. Onun salınışı, nazlı nazlı yürüyüşü, ölçülü, biçili hareketleri tıpkı babamınkidir, demiştir.

Ulu Arif Çelebi dedesi Mevlâna Hazretlerinin bütün eserlerini ezberden okuyacak kadar güçlü bir hafızaya sahiptir.Tebriz ve Azerbaycan olmak üzere, Anadolu’nun pek çok yerini gezerek irşatlarda bulunmuştur.

Rüyasında Hz. Pir’i görmesi üzerine Konya’ya geri dönmüştür. Hicrî 719 yılının Zilkade ayında, cuma günü rahatsızlanmış, Cuma namazı sonrası babası ve dedesini ziyaret ettikten sonra şu anda gömülü olduğu yere uzanmıştır. Daha sonra ayağa kalkarak, bulunduğu yere gönülmek istediğini dile getirmiştir.

Hastalık süreci bir ay sürmüş, Zilhicce ayının yirmi dördüncüsalı günü öğle ile ikindi arasında Kur’an okuyarak kırk dokuz yaşında Hakk’ a yürümüştür. Hz. Pir’in övgüyle bahsettiği, fıtrat olarakta dedesine en çok benzetilen Ulu Arif Çelebi’nin dünya aleminden göçü o dönem Konyalıları çok derinden etkilemiştir. Kabri, Hz. Mevlana’nın ayak ucuna doğru sol tarafta bulunmaktadır.

Şehrimizde bulunan büyüklerimizin kıymetlerini bilip himmetlerine lâyık olabilmek duası ve ruhaniyetlerine birer Fatiha hediye etmek temennisiyle.

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi