
Muhammed Mustafa Çetinkaya
Mahremiyet Alarmı
Günümüz dünyasında, her köşe başında bir "mahremiyet" sözü duyuyoruz. Gerçekten mahremiyetimiz kaldı mı? Ya da daha önemlisi, mahremiyetin ne kadar farkındayız?
Cuma namazında, hutbeyi dinlerken bunu düşündüm. "Mahremiyet, insanı saygın kılar" başlığı altında öyle değerli noktalara değindi ki, adeta bir tokat gibi yüzüme çarptı.
Hocamızın sözleri, aslında hepimizin bildiği ama unuttuğu gerçekleri gözler önüne serdi. Bedenimizin, evimizin, ailemizin, özel bilgilerimizin kutsallığına vurgu yaptı. "Eşler birbirinin elbisesidir" ayetini hatırlatarak, aile içindeki mahremiyetin önemine değindi. Maalesef, günümüzde eşlerin özel hayatını, aile sırlarını sosyal medyada paylaşmak moda haline geldi.
Bu durumun ne kadar yanlış olduğunu hocamızın sözleriyle bir kez daha idrak ettim.
Sadece aile mahremiyeti değil, genel olarak mahremiyet kavramının ayaklar altına alındığı bir dönemde yaşıyoruz.
Televizyonlarda, dizilerde, sosyal medyada sürekli olarak özel hayatlar ifşa ediliyor, insanların onurları ayaklar altına alınıyor.
"İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler için acıklı bir azap vardır" ayeti, sanki bu zamanda yaşayan bizler için indirilmiş gibiydi.
Günlerdir düşündüğüm, ama bir türlü kelimelere dökemediğim şeyleri ifade ediyor. Mahremiyetin, sadece bireysel bir hak değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olduğunu bir kez daha anladım.
Eve gelirken, etrafıma daha dikkatli gözlerle baktım. Hepimiz, farkında olmadan mahremiyet ihlalleri yapıyoruz.
Peki, bu durumla nasıl başa çıkacağız? Öncelikle, mahremiyetin önemini idrak etmemiz gerekiyor. Kendimizin ve başkalarının özel hayatına saygı duymalıyız. Sosyal medyada, televizyonda, günlük hayatımızda mahremiyet sınırlarına dikkat etmeliyiz. Çocuklarımızı bu konuda bilinçlendirmeliyiz.
Unutmayalım ki, mahremiyet sadece bir hak değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getirdiğimizde, daha saygın, daha huzurlu bir toplumda yaşayabiliriz.