Kâzerûnî Kimdir?

Esas ismi İbrahim bin Şehriyari olan Ebru İshak Kâzerûnî, 352'de (963) İran'ın Şiraz civarında bulunan Kâzerûn kasabasında doğdu. Bu dönemde Kâzerûn halkının önemli bir kısmı henüz Mecûsî idi. Anne ve babası onun doğumundan kısa süre önce Müslüman olmuştur.

Yoksul bir ailenin çocuğu olan Kâzerûnî aile bütçesine katkıda bulunabilmek için ticarete yönelmiş ancak içinde Kur'an tahsiline yönelik hararetli bir istek uyanınca babası ilk anda karşı çıkmakla birlikte daha sonra sabahleyin işe gitmeden önce mektepte Kur'an derslerine katılmasına izin vermiştir. On üç yaşında hâfız olan Kâzerûnî, bu dönemde manevi hayatını geliştirmeye karar vererek Hâris el-Muhâsibî, Ebû Amr b. Ali Kâzerûnî ve İbn Hafîf'in görüşlerine ilgi duymaya başlamıştır. Doğumundan bir asır önce vefat eden Muhâsibî ve kendisi altı yaşındayken ölen Ebû Amr'ın tasavvuf anlayışlarını inceledikten sonra henüz hayatta olan İbn Hafîf'in Şîraz'daki öğretim halkasına katılmıştır. Tarikat hırkasını, şeyhin 371 (982) yılında vefatı üzerine halifelerinden biri olan Hüseyin-i Ekkâr'dan giymiştir. Ekkâr'ın onu Kâzerûn'dan Şîraz'a getirttiği ve burada hem tasavvuf yoluna girmesini sağladığı hem de kendisine hadis dersleri verdiği kaydedilmektedir.

Kâzerûn'da Ebû İshak'ın çevresinde kalabalık bir mürid topluluğu oluşmaya başlamıştır. Şîraz'dan dönüşünden sonra görüşlerinin tesiri daha geniş bir alana yayılmıştır. Bir mescidde vermeye başladığı derslerine devam edenlerin sayısı giderek artınca onların da yardımıyla 370 (980) yılı civarında kendi mescidini inşa etmeye karar vermiştir. Ebû İshak'ın yaşadığı dönemde birkaç defa genişletilen mescid Kâzerûn'un çekirdeği ve şehirde gittikçe yükselen İslâm'ın bir sembolü haline gelmiştir.

Mecûsîler'e karşı yürüttüğü başarılı mücadelenin ardından müridlerini Bizans'a karşı ilân edilen cihada katılma konusunda teşvik etmiş ve onları her yıl tarikatının sancağı ile birlikte cepheye göndermiştir. Müridlerini cihada teşvik etmesi sebebiyle ona Şeyh-i Gazi lakabı verilmiştir.

Ebu İshak Kazeruni, Çin ve Hindistan’da da geniş bir kitleye ulaşmıştır. İbn Battuta, Kazeruni’ye saygı duyan tüccarların Çin Denizi’nde seyahat edeceklerinde kendisinin kabrini ziyaret edip fırtınalı suların bu şekilde sakinleşeceğine inandıklarını, çeşitli adaklarda bulunduklarını belirtmiştir. Binlerce talebesi ve halifeleri İslam’ın yayılması için pek çok yerde hizmette bulunmuştur. Kendisinin 1035 yılında doğduğu şehirde vefat etmesinin ardından da birçok yerde adına makamlar yapılmıştır.

Ülkemizde İshâkıyye veya Mürşidiyye diye tanınan Kâzerûniyye tarikatı Anadolu’ya muhtemelen, Ebû İshak’ın Bizans’a karşı savaş için her yıl gönderdiği müridleri vasıtasıyla girmiştir. 802’de (1400) Yıldırım Bayezid Bursa’da bir Kâzerûnî tekkesi kurmuş Anadolu’da ikinci Kâzerûnî tekkesi, 821’de (1418) Karamanoğulları tarafından Konya’da kurulmuş ve şeyhlik makamı Hacı Hasib b. Hacı Ahmed ve onun torunlarına, tekkeye bitişik vakfın idaresi de Hacı Hasib’in kardeşi Hacı Yûsuf ve onun torunlarına verilmiştir. Erzurum ve Edirne’de de adına inşa edilen zaviyeler olduğu kaynaklarda geçmektedir.

Konya’da bulunan zaviyesi Beyhekim Mahallesi’nde Beyhekim Camii’nin çaprazında bulunmaktadır. Zaviyedeki türbede Kazeruni tarikatinin halifelerinden Şeyh Hacı Hasan medfundur. Zaviye binası ise Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı KOMEK kursu olarak hizmet vermektedir.

Şehrimizde bulunan büyüklerimizin kıymetlerinin bilip himmetlerine lâyık olabilmek duası ve ruhaniyetlerine birer Fatiha hediye etmek temennisiyle.

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi