Ayşe Özel
İynel ve Mahmud Dedeler Kimdir?
Her köşesinde ayrı bir ilim meclisi bulunan Konya’da, halka hizmet etmek daha da mühimi Hakk’ı anlatmak için pek çok alim bulunmaktaydı. Bu alimlerden ikisi ise bugün Üçler Mezarlığı’na yakın Hizmet Petrol arkasında, Hacıveyiszade Fen ve Sosyal Bilimler Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin hemen bitişiğinde medfun olan İynel ve Mahmud Dedelerdir.
Mahmud Dede, uzun yıllar Mevlana Dergâhı’nda türbedarlık yapmış aynı zamanda Mesnevî şarihidir. 1540 yılında el-Hac Süleyman oğlu el-Hac Mustafa tarafından adına zaviye yapılmıştır. Ömrünü Mevlevilik için hizmetle geçirmiştir. Kabri, zaviyesinin bulunduğu bahçedeki türbededir ki kendisinden beş yıl önce(1553) vefat eden döneminin önemli Mevlevi dervişlerinden İynel Dede’nin de kabri de burada bulunmaktadır.
Türbe ve tekkenin bulunduğu bu geniş alan Kanuni Sultan Süleyman döneminde vezirlik yapan Karaman Beylerbeyi Ali Paşa tarafından vakfedilmiştir. Sayın Konyalı, tekkeye gelenlerin susuzluğunu gidermek amacıyla yine Ali Paşa tarafından 1555 yılında tekke yakınına bir çeşme yaptırıldığını da eserinde ifade etmektedir.
Sanata oldukça düşkün olan İynel ve Mahmud Dedelerin türbelerinin duvarlarını dönemin en meşhur hattatlarının levhaları süslediği bilinmektedir. Ancak zaman içerisinde kubbeli güzel bir yapıya sahip olan bu türbe maalesef hayli harap hale gelmiştir. Kaybolmaması amacıyla da her iki mezar taşı müzeye kaldırılmıştır. Günümüzde ise yıkılan türbenin alanı bir duvar ile çevirilerek belirgin hale getirilmiştir.
İynel Dede’nin Arapça kabir taşı kitabesinin Türkçesi şöyledir:
“Ah mevt, merhum ve mağfûr sâid, şehit İynel Dede. 960 (1553) yılında göçtü.”
Mahmud Dede’nin Kabir taşında da şunlar yazılı:
“Ariferin sultanı, Hakk’a ulaştırıcıların delili, Üveys Dede oğlu Mahmud Dede, 965 (1558) .”
Bizler kendi mahallemizden başlayarak, kendi ilimizde ve kendi ülkemizdeki değerleri tanıyıp onları sonraki nesillere aktarıp unutmadıkça geleceğe daha sağlam adımlar atabiliriz. Çünkü sağlam temeller üzerine kurulmuş olan bu vatanın her bir karışında ilim için hayatını adamış ecdadın ayak izi vardır. Ve bizler bir ağacın kökleri olan ecdadı tanıyıp, anladıkça meyve verebiliriz.
Naçizane dileğim ziyaret ettiğimiz her türbe, camii ya da tarihi yerler; kişiler, olaylar ya da mekanlar hakkındaki bilgileri evlatlarımıza aktaralım. Onların geleneklerine ve atalarına olan bağlılıklarını artıralım. Sahip oldukları manevi zenginliklerin maddeden daha önemli olduğunu vurgulayalım. Çünkü bu kadim topraklar bunu fazlasıyla hak ediyor.
Şehrimizde bulunan büyüklerimizin kıymetlerinin bilip himmetlerine lâyık olabilmek duası ve ruhaniyetlerine birer Fatiha hediye etmek temennisiyle.
Sevgi ve saygı ile…