Ahmet Özkan
Gelin-mezarmutfak-teneşir
Meselül mü’min’i,mesel üş şêt il me’bûreti.
Mü’min’in misali,yediği yem’in (otun)içinde bulunan iğneyi yutan koyun gibidir.
Malik bin Dinar’a izafe edilen bu sözün anlamı şudur: Bu koyun pek yem yiyemez,yerse bile pek et toplayamaz.
Mü’min de dünyaya dalmamak,gaflete girmemek ve haram işlememek icşnn,makam ve mevkisi, yaşamı ne olursa olsun ölümü aklından çıkarmamalı mezarı ve teneşiri unutmamalıdır.
Gelinin ve damadın (Arûs ve Arîsin) en neşeli günleri nikahlarının kıyılıp evlendikleri gündür.
Bir zamanlar(Yaşayan bazılarımız gördü) gelin ata bindirilip damadın evine götürülünce genellikle köyün veya kasabanın ortasında bulunan mezarlığın etrafında bir iki tur dolaştırılırdı.
Bazı dergahlarda mutfak ile ölünün üzerine konup yıkandığı teneşir yanyana bulunur.
Bu hususlardan şu anlam çıkıyor:
Ey damad ve ey gelin! Ne kadar neşe ve sürur içinde uzun yaşarsanız yaşayın en son bir gün ölecek ve şu veya bu kabristana getirilecek ve defnedileceksiniz.
Ey dergahtaki sofiler ve dervişler bu mutfakta neyi ve ne kadar yerseniz yeyin,en son ölecek ve bu veya benzeri teneşirin üzerinde yıkanacak ve herkesin gittiği yere gideceksiniz.
Bu derin ve kaliteli anlam düğünlerde ve dergahlarda zayıflayınca veya yok olmaya yüz tutunca, zahiri beraberlik olan evlilikten ile manevi beraberlik olan tarikat ve dergah beraberliğinden arzu edilen sonuç tam hasıl olamıyor.
Mü’minlerin en sevinçli günlerinden olan Kurban Bayramı günlerinde getirilen tekbirler ile en hüzünlü gün olan bir dostun cenazesinde getirilen tekbirler yukarıdaki anlamı ifade ediyor.
Mü’min her iki durumda da, yani en sevinçli ve en hüzünlü günlerinde Yüce Allah’ı ta’zim ederek O’na iltica etmeli,tekbir getirerek yüceltmeli,ve bu durum devam etmelidir.
Mümin sevinirken kendini ve ölümü, ahireti unutup şımarmamalı,bir üzüntü ve musibette âdeta yasa boğulup umutsuz olmamalıdır.
Ey alemlerin rabbi olan Yüce Allah! Bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize dengeli yaşamayı, sözlerimizde ve davranışlarımızda ölçülü olmayı nasib eyle. Amin.