İsmehan Tüfekçi
Dostlarımızı iyi seçelim
Merhabalar kıymetli dostlarım
Bu hayattaki arkadaşlıklarımız, dostluklarımız akıllı insanlarla olmalı. Ben, hayvanları çok severim özellikle de evcil hayvanları. Yaz günlerinde mutlaka kapımın önüne su ve mama koyarım ancak hayvanlar için yapabileceğimiz yalnızca bu. Onların hayatlarını kolaylaştırmak. Onlarla dostluk etmenin doğru olduğu düşüncede değilim. Her hayvan kendi habibatına yaşamalı. Mesela ben hayvanat bahçelerine de çok karşıyım ve oraları ziyaret etmeye giden arkadaşlarıma kızar, sinirlenirim. Çünkü her hayvan yaşaması gereken yerde yaşamalı. Dünyanın en hızlı hayvanı olan çitayı, adeta koşması için yaratılan çitayı sizler 15-20 metrekarelere hapsedemezsiniz. Bu yüzden hayvanat bahçelerinize gitmeyin lütfen. Asıl anlatmak istediğim konu ise: Lütfen, gerçek dostluklarımızı aklı başında insanlarla yapalım. Elbette hayvanlara yardımcı olalım ama ileriye gitmeyim. Yazımı sevdiğim bir hikaye ile bitirmek istiyorum. Kalın sağlıcakla..
"Büyük bir ejderha bir ayıya saldırmıştı. Ayı, köşeye sıkışmış, kendini korumaya çalışıyordu. Ejderha neredeyse ayıyı yutmak üzereydi. Ayı, can havliyle inlemeye başladı. Tam o sırada ormanda bulunan genç bir adam, ayının feryadını duyup yardıma koştu. Cesur adam, ejderhanın ayıya saldırdığını görünce ejderhaya saldırarak ayıyı kurtardı.
Ayı, canını kurtaran adamın yanından ayrılmaz oldu. O, adamın iyiliğine böylece teşekkür ediyordu. Adam nereye gitse ayı da arkasından gidiyor, sadık bir köpek gibi onun yanından ayrılmıyordu. Ayının bu bağlılığı adamın hoşuna gitmişti.
Böylece ayıyla birlikte bir süre ormanda gezinen adam yorulup bir ağacın gölgesi altında dinlenmek için uzandı. Ayı ise onun başında bekçi gibi beklemeye başladı. O sırada oradan geçen bir adam onları gördü. Çok şaşırmıştı. Şaşırmakta haklıydı. Bir insanla bir ayı arkadaş olmuşlardı. Oysa ayılar vahşi hayvanlardı ve insanlara zarar verebilirlerdi. Yoldan geçen bu adam, ayıyla arkadaş olan adama selam verip,
Bu ne hâl kardeş? Bu ayı da nereden çıktı böyle, dedi.
Ayıyla arkadaş olan adam, ejderhanın ayıya saldırmasından başlayarak bütün olanları anlattı.
Yoldan geçen adam:
-Ayı, sana minnet duyuyor ama ayıyla bir arada bulunmak tehlikeli olabilir. Aptalların dostluğuna güven olmaz. Bir an önce ondan kurtulmaya bak, dedi.
Adam, onu ayıdan ayırmak için çok dil döktü: Ben senin iyiliğini düşünüyorum. Ben insanım sen de insansın. İnsan insanla dost olmalı, ayıyla değil.
Bu öğüt adama hiç etki etmedi. İçinden, “Beni kıskanıyor. Böyle bir sevgi elbette kıskanılır.” diye düşündü.
-Senin öğüdüne ihtiyacım yok. Var git yoluna. Zaten çok uykum var, diyerek gölgede yatmaya devam etti.
Bir süre sonra derin bir uykuya daldı. Adam uyuyor, ayı, adamın yüzüne konan sineği kovalıyordu. Ancak sinek inat edip tekrar geliyordu. Ayı, sineği genç adamın yüzünden birkaç kez kovmuş ama sinek hemen dönüp geri gelmişti. Ayı, sineğe sinirlendi ve gidip iri bir taş alıp geldi. Baktı ki sinek yine uykudaki adamın yüzüne konmuş. Sineği ezmek için değirmen taşı büyüklüğündeki taşı kaldırıp sineğe vurdu.
Genç adam, akılsız ayının dostluğuna güvenmenin ve o iyi adamın verdiği öğüdü dinlememenin cezasını canıyla ödedi."