İsmehan Tüfekçi
Çocuklarınızla düzgün iletişimler kurun
Merhabalar kıymetli okurlarım;
Bugünkü yazımda anne ve babalara sesleneceğim. Küçük çocukları olan anne ve babalara sesleneceğim. Çocukların ne kadar narin, ne kadar güzel ve ne kadar karşılıksız kalpleri olduğunu unutmayın. Çocuklarınız elbette yanlışlıklar yapabilir. Ancak bunların karşılığında hemen onlara kızmak, bağırmak doğru değil. Onların ruhlarına hitap etmemiz gerekiyor. Onların saf duygularını anlamamız gerekiyor. Lütfen çocuklarla iletişimlerinizde bunlara dikkat edin. Yazımı sevdiğim bir hikaye ile bitireceğim.
"Bir akşam vakti küçük kızının elindeki parlak hediye paketi kâğıtlarını gören babası, elindeki gazeteyi bir kenara atıp bağırmaya başlar:
—(Bağırarak) Sen ne yapıyorsun bakalım! O kâğıtları birisine hediye aldığımızda saralım diye almıştık! Neden öyle buruşturuyorsun onları?
Küçük kız, babasının böyle bağırmasından çok korkar hiçbir şey söylemeden, peşinde sürüklediği bir rulo altın renkli kâğıt ile odasına çıkar.
Adam önce kızını üzdüğünü düşündüyse de, o kâğıtlara kaç para verdiğini hatırlar ve ufaklığın daha fazlasını hak ettiğine karar verir.
Ertesi sabah, küçük kız elinde dün akşam buruşturduğu altın renkli paket kâğıdına acemice sarılmış küçük bir kutu ile babasının yanına gelir ve:
—Bu hediye senin babacığım, der.
Adam, kızının elindeki küçük kutuyu görünce, dün akşam onu üzdüğü için pişman olur. Ancak kutuyu açıp baktığında içinin boş olduğunu görür. Küçük kızın kendisini affettirmek için boş bir kutuyu sarıp sarmalayıp getirdiğini düşünerek yine çok kızar:
—(Bağırarak) Eğer birine bir hediye vereceksen bu asla boş bir kutu olmamalı. İçine mutlaka bir şeyler koymalısın! Beni anlıyor musun küçük hanım!
Küçük kız yaşaran gözlerle babasının çatık kaşlı yüzüne bakıp:
—Ama babacığım kutu boş değil ki, ben dün gece onun içine öpücüklerimi üfleyerek doldurdum, diyerek cevap verir.
İşte bu cevap, adamın yüreğine oturur. Bir parça paket kâğıdı için kırdığı kalp, meğer ne kadar da hassas ve büyükmüş.
Pişmanlıklar içinde kızına sarılıp dakikalarca onu öper ve özür diler. O günden sonra kızının altın renkli öpücük kutusunu yanı başından hiç ayırmaz. Ne zaman canı sıkılsa ya da işleri ters gitse, kutuyu açıp içine bakar. Ve kutuyu her açışında, sıcak ve tatlı minicik bir dudağın, yanağına dokunduğunu hisseder, mutlu olur.
Aslında hepimiz ailemizden şartsız bir sevgiye sahibiz. Ve hiç kimse dünyada anne baba sevgisinden daha değerli şeye sahip değildir. Umarım sahip olduğunuz değerlerin farkında olursunuz, vakit çok geçmeden"