Aziziye Camii

Uzun süredir devam eden Konya Velileri yazı dizime göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı çok teşekkür ederim. Ecdadı anlamak ve anlatmak üzere çıktığım bu yolda onların günümüze dek ulaşan eserlerinin kıymeti de oldukça açık. Hepimizin hemen hemen her gün önünden geçtiği, namaz kılıp, dua ettiğimiz camilerimizi tanınmanında çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle yeni bir yazı dizisine başlamaktan dolayı da oldukça heyecanlıyım. Duam okuyan herkesin istifade edip, kökleri sapasağlam olan Aziz milletimizin geçmişini saygıyla yâd etmesi yönünde.

Konya Velileri ile birlikte yürütmeyi hedeflediğim Konya Camileri yazı dizisinin hayır kapıları açması duası ile bu hafta sizlere ecdat yadigârı kıymetli bir eserden bahsetmek isterim. Hepimizin her gördüğünde etkilendiği, namaz kılarken birkaç yüzyıl öncesinde hissettiğimiz, zamana meydan okuyan Aziziye Camii’nin tarihini buyrun yakından inceleyelim.

Bildiğiniz üzere 1075 yılından 1308 yılına kadar Anadolu topraklarında hüküm sürmüş olan Selçuklular, Anadolunun birçok şehrinde önemli mimari ve kültürel izler bırakmışlardır. Anadolu Selçuklu Devleti başkentini Konya'ya taşıdıktan sonra ise şehri mimari açıdan pek çok eserle zenginleştirmiştir. Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra Osmanlı Devleti zamanında da Konya önemli bir şehir olmuş ve bölgedeki inşa çalışmaları Osmanlı'da da devam etmiştir.

Bugün Aziziye Cami’nin bulunduğu konum Bezirgânlar Hanı arsası olarak bilinmektedir. IV. Mehmed’in kızlarından olan Hatice Sultan’ın eşi Musahib Mustafa Paşa, altında çeşitli dükkanların olduğu Yüksek Cami adı verilen bir cami yaptırmıştır. 1867-68 yıllarında cami etrafındaki dükkânlarla birlikte yanmıştır. Bu durum üzerine Sultan Abdülaziz ile annesi Pertevniyal Valide Sultan’ın katkılarıyla 1872 yılında yapımına başlanan Aziziye Cami bir kaç yıl içerisinde tamamlamıştır.

Şehrin kalbinde bulunan bu caminin içerisindeki köşe kubbelerinde altın işlemeler bulunup, yere kadar uzanan büyük pencereleri ise gün boyu aydınlık olmasını sağlamaktadır. Halk arasında pencereleri kapısından büyük olan cami olarak da bilinmektedir. Aziziye camisinin bir başka özelliği ise minare yapısıdır. Selçuklularda nispeten kalın olan minareler Osmanlı’da sivri uçlu ve uzun olarak görülmüştür. Aziziye Cami’nin minareleri ise İran kentlerindeki minareleri andırmaktadır ki bu da Aziziye’nin karma bir mimariye sahip olduğunu göstermektedir. Tamamen kesme taştan inşa edilen bir cami olup harime merdivenle çıkılmaktadır. Avlusu bulunmayan caminin şadırvanları ise minare kürsülerine bitişiktir. Diğer Konya camilerine nazaran günümüze daha yakın bir tarihi olan bu camii de Avrupa Barok mimarisinin etkileri oldukça açıktır.

Camideki yazıların tamamı Konyalı hattat ve nakkaş Hamdizade Mahbup Efendi tarafından yazılmıştır. Ayrıca Hattat Şefik, Hattat Refet ve Hattat İsmail Efendi’nin levhaları da camide yer almaktadır.

2013 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün teknik desteği ile Şeyh Ahmet Efendi Vakfı tarafından restorasyona tabi tutulan Aziziye Cami 7 Mart 2014 Cuma günü yeniden ibadete açılmıştır.

Aziziye, Osmanlı Döneminde Konya’da inşa edilen son yapıdır.

Ecdat yadigarı bu eserlerin kıymetini bilip, tarihimize sahip çıkmak temennisi ve emeği geçen tüm büyüklerimize birer Fatiha hediye etmek duasıyla.

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi