Ali Behçet Efendi Kimdir?

Bu hafta sizlere şehrimizde dünyaya gelerek ilmiyle II. Mahmud Dönemi’ne ışık saçmış bir veli olan Ali Behçet Efendi’den bahsetmek isterim.

Kendisi Konya’da doğmuş olup Ulemâdan Ebûbekir Efendi’nin oğludur. Dedesi Hasan Efendi’den tahsil ve terbiye görmüş sonrasında Karahisar’a (Afyon) giderek Divâne Mehmed Çelebi Dergâhı postnişini olan akrabası Alâeddin Çelebi’den Mes̱nevî, Mektûbât, ʿAvârifü’l-maʿârif gibi tasavvuf klasiklerini okumuştur. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra ise kadı olmuştur.

Çeşitli yerlerde kadılık görevinde bulunduktan sonra istifa ederek tekrar Afyon’a dönmüştür. Alâeddin Çelebi’ye intisap etmiş, çilesini tamamlamış ve “sikke” giymeye mazhar olmuştur.

1796 yılında Mevlana Hazretleri’nin manevi işareti üzerine, Bursa’da faaliyet gösteren Kādirî ve Nakşibendî şeyhi Abdülkādir-i Geylânî soyundan Kerküklü Seyyid Mehmed Emin Efendi’ye intisap ederek Nakşibendiyye, Kādiriyye, Kübreviyye, Çiştiyye ve Şettâriyye tarikatlarından icâzet almıştır.

Mürşidi Mehmed Emin Efendi’nin yerinde bulunmadığı zamanlarda yerine vekâlet etmiştir. Bir gün mürşidi onu huzuruna çağırıp, ona kendisi ahirete göçtükten son­ra, yerine vekâlet etmesini, bir ara İstanbul'dan onun davet edileceğini, bu da­veti reddetmemesini emir ve tavsiye etmiştir.

Bu olaydan bir süre sonra Şeyh Mehmed Emin Efendi’nin müntesiplerinden olup Bursa’da sürgün hayatı yaşayan ve daha sonra affedilen Sadrazam Burdurlu Derviş Mehmed Paşa’nın tavsiyesiyle Ali Behçet Efendi, II. Mahmud tarafından İstanbul’a davet edildi ve III. Selim’in yaptırdığı Üsküdar’daki Selimiye Nakşibendî Dergâhı şeyhliğine 1816 yılında tayin olmuştur. Tasavvuf tarihinde birbirine zıt temayüllere sahip Nakşibendiyye’den Müceddidiyye ile Mevleviyye tarikatlarına mensup olmakla birlikte Nakşibendî şeyhi olarak faaliyet göstermiştir. II. Mahmud devrinin önemli devlet adamları, âlim ve aydınları katında büyük bir üne sahip olmuştur. Kendisine intisap eden Hâlet Efendi, Pertev Paşa, Kethüdâzâde Ârif, Şeyhülislâm Turşucuzâde Ahmed Muhtar bunlar arasında sayılabilir.

19.yüzyılda Mevlevî-Nakşî yakınlaşmasında önemli bir yeri olan Şeyh Ali Behcet Efendi ölümüne kadar irşad faaliyetinde bulunarak tâliplere tefsir, hadis, fıkıh, Mes̱nevî ve Mektûbât okutmuş ömrünü ilme vakfetmiş kıymetli bir velidir. Büyük oğlu yetişinceye kadar halife olarak yerine İbrâhim Hayrânî Efendi’yi bırakmıştır. 1822 yılında Recep’in yedinci günü Hakk’a yürümüştür. Üsküdar’da Selimiye Dergahı’nda toprağa verilmiştir.Konyalı eserinde, türbesinin Karacaahmet Kabristanı’na girince solda bulunduğunu ifade etmiştir.

Ali Behçet Efendi Hazretleri'nin bir talebesine yazdığı mektupta bulunan her satır bizlere de öğüt niteliğindedir. Kendisi şu satırları kaleme almıştır: "Benim sevgili insaniyetli ve iyiliksever oğlum! Göndermiş olduğunuz mektup elimize geçti ve çok memnun olduk. Ey oğlum! Dersimizden uzak olmayasınız. Bir an Allahü Teala'yı anmak, Süleyman Aleyhisselam'ın mülkün­den daha iyidir. Bunu aklınızdan çıkarmayınız. Oğul! Her zaman talep edenler­den ol. Mübarek gecelerde Allah Teala'ya yalvarıp yakarmayı fazlaca yaparsa­nız, isabetli olur. Zira Allahü Teala kulunun yalvarmasını sever. Bu, Allah adamlarının yoludur."

Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.

Son olarak şehrimizde bulunan büyüklerimizin kıymetlerini bilip himmetlerine lâyık olabilmek duası ve ruhaniyetlerine birer Fatiha hediye etmek temennisiyle.

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi