Gevale Kalesi neden yapıldı? Takkeli Dağ Hikayesi nedir? Takkeli Dağ nerede?

Gevale Kalesi neden yapıldı? Takkeli Dağ Hikayesi nedir? Takkeli Dağ nerede?
 Muhabir
Sahip olduğu doğal ve tarihi özellikler bakımından dikkat çeken Takkeli Dağ ve Büyük Gevale Konya'nın batısındaki silüetini oluşturan volkanik tepelerdir. Peki Takkeli Dağ hikayesi nedir? Takkeli Dağ nerede? Gevale Kalesi neden yapıldı? İşte detaylar...

Sahip olduğu doğal ve tarihi özellikler bakımından dikkat çeken Takkeli Dağ ve Büyük Gevale Konya'nın batısındaki silüetini oluşturan volkanik tepelerdir. Peki Takkeli Dağ hikayesi nedir? Takkeli Dağ nerede? Gevale Kalesi neden yapıldı? İşte detaylar...

Konya'nın tarihi kapısı, kalesi, sığınağı, av köşkü olma özellikleri ile dikkat çeken Takkeli Dağ günümüzde de önemi artarak devam etmektedir. Bu açıdan sahip olduğu su kaynakları, fauna, flora, yeryüzü şekilleri, tarihi özellikleri ile yürüyüş sporları, yamaç paraşütü, su sporları, olta balıkçılığı, fotoğrafçılık, kültürel dokuyu keşfetme gibi etkinliklerin yapılabileceği ender yerlerden birisidir.

1720 metre yüksekliğinde olan ve Volkanik özellik taşıyan Takkeli Dağ, Konya'nın simge yerlerinden biri. Konya'nın 13 km batısında yer alan dağ aynı zamanda yaşayan bir mitoloji efsanesi. Antik çağda Anadolu'nun bereket tanrıçası Kybele'ye atfedildiği için bu adla anılmış. Türkler'in Konya'yı fethetmesiyle beraber Kybele ismi Gevele'ye dönüşmüş. Dağın tepesinde duran Gevele Kalesi de dağa kattığı takke görünüşüyle ismini vermiş.

Vatandaşlar ise burayı merak edip Takkeli Dağa nasıl gidilir sorusuna yanıt arıyor. Peki Takkeli Dağa nasıl gidilir? Konya'ya merkeze yaklaşık bir saat mesafede bulunan bu dağa, ya Hoca Cihan'ın içinden geçen yoldan ya da Konya-Beyşehir tarikinden gidilir. En kısa yol, Hoca Cihan'dan Sarayköy'e giden yoldur. Sarayköy'üne kadar her türlü nakil vasıtasıyla varılabilir.

TAKKELİ DAĞ YAMAÇ PARAŞÜTÜ NEREDE? HANGİ OTOBÜSLE GİDİLİR? TIKLAYINIZ

KONYA'NIN KİLİDİ 'GEVALE' NEDEN YAPILDI? İŞTE HİKAYESİ...

Anadolu Selçuklu Devleti’nin Anadolu’ya girişi ile beraber hâkimiyet alanı yavaş yavaş genişlemeye başlamıştır. Bu dönemde Konya ve çevresini ele geçirmek için de Bizanslılarla mücadele etmeye başlamıştır. Selçuklular bu mücadeleler neticesinde Konya şehrini ele Mârtâvkustâ’n, Gevale Kalesini ise Romanûs Makri adlı Bizans valisinden almışlardır. Konya ise bu tarihten itibaren Anadolu Selçuklu Devleti’nin merkezi olmuştur. Peki, Gevale Kalesi tarihi ve yapılma amacı ne? Gevale Dağı nerede? işte detaylar...

Gevale kalesi gerek bulunduğu yer gerekse de kalenin stratejik konumu açısından oldukça önemlidir. Bu özelliklerinden dolayı da Konya şehri genellikle Gevale Kalesi’nden müdafaa edilmiş, Konya’ya yapılacak olan saldırılarda ilk önce bu kalede karşılanmıştır. Gevale Kalesi’ne hakim olan Konya’ya da hakim olmuştur.

Kale, Roma, Bizans ve Selçuklu döneminde de önemini korumuştur. “Rum’un Kilidi”, “Konya’nın Kilidi” olarak görülen bu kale, Selçukluların Konya’ya egemen olmak için aldıkları ilk kalelerdendir.

Gevale ve çevresi tarihte önemli mücadelenin geçtiği bir yer olarak kaynaklarda yerini almıştır. 1143 yılında Selçuklu Sultanı I. Mesud ile Bizans İmparatoru Manuel Kommen arasında olan savaş Konya ile Gevale Kalesi arasında ki bir mevkide olmuştur. Anadolu’yu baştanbaşa etkileyen Haçlı seferleri Konya ve çevresini de etkilemiş ve şehir haçlılar tarafından yağmalanmıştır. III. Haçlı seferi sırasında Konya’nın Haçlı Ordusu tarafından kuşatılması sırasında Sultan III. Kılıçarslan, Gevale Kalesi’ne sığınmıştır. Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev, kardeşi oğlu III. Kılıçarslan’ı birkaç gün bu kalede hapsetmiştir.

Bağdat Halifesi’nin elçisi olan Şeyh Şahabeddin Sühreverdî Konya’ya geldiğinde Sultan Alaeddin Keykubat, onu Gevale Kalesi’nde kabul etmiştir. Bu kayıttan Selçuklular döneminde Gevale Kalesi’nin elçi kabul edebilecek kadar donanımlı bir yapı olduğu anlaşılmaktadır.

Selçuklu Devletinin önemli devlet adamlarından biri olan Sadeddin Köpek, Kemaleddin Kamyar gibi önemli Selçuklu ilim adamları ve komutanlarını Gevale Kalesi zindanında şehit edilmiştir. 1261 yılında IV. Kılıçarslan zamanında Muinüddin Pervane ile Karaman Bey, Zeynel Hac ve Bonsuz arasında Gevale Kalesi önündeki mücadeleyi Karaman Bey tarafı kaybetmiştir. Rükneddin Kılıçarslan, 1262 yılında Karaman’ın oğullarını Gevale Kalesi’nde hapsetmiştir.

Eşrefoğlu Süleyman Bey 1292 yılında, Gevale Kalesi’ni 40 gün gibi kısa bir süre elinde tutmuştur. H.729/M.1328- 1329’da Karaman oğlu Musa Bey tarafından ele geçirilen kale yaklaşık 150 yıl Karamanoğulları hâkimiyetinde kalmıştır.1466–1467 yılında Fatih Sultan Mehmet Karaman seferi sırasında tunç toplar ve taş top gülleleri vasıtasıyla Gevale Kalesi Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Osmanlı Tarihçisi Âşıkpaşazâde, Fatih’in, kaleyi onardığı ve içerisine askerler yerleştirdiğini söyler. Fatih Sultan Mehmet bu kaleyi almakta zorluk çektiği için Gevale Kalesinin yıkılmasını emretmiştir.

Hoca Sadeddin Efendi, iç kale yaptırılınca artık bu kaleye ihtiyaç kalmadığını, hatta Konya Kalesini tamir ettirmek için Niğde, Develi, Gevale gibi kalelerden onar er verilerek takviye edilmesi istenmiştir. Kemalpaşazâde Gevale Kalesi için “Gevale dedikleri hisarun ki hasanetle meşhur hısn-ı mamurdu. Damend-i fethine el sundu. Zikr olan kal’anun gerçi sur-ı meni’inün burcu refi’i evc-i Süreyya’ya ermiş idi. Dıvarı üstüvarının ki sedd-i İskender’e benzerdi” derken bu kalenin çevresinin mamur olduğundan ve kale duvarlarını yüksekliği hakkında önemli bilgi vermiştir.

İç kalede, hükümdar kasrı, dizdar ve iç hazine daireleri muhafızların oturacakları yerler, cephanelik, erzak ambarları ve 17 sığınak olup buralar, barış zamanlarında hapishane olarak kullanılmıştır. Ayrıca kalenin doğu tarafında savunma kuleleri mevcuttu. Selçuklular ve Karamanoğulları döneminde “Darü’l-mülk” yani hükümdarın ikamet ettiği yer gibi gösterilen Gevale Kalesi’ne Selçuklu Sultanlarının başları sıkışınca devlet hazinesi ve icabında ordunun mühim bir kısmını bu kaleye nakletmişlerdir.

Gevale Kalesi Selçuklu hükümdarlarının aynı zamanda eğlence yeri idi. Sultanlar, yaz mevsimlerinde buraya giderek eğlenceler tertip eder, kış mevsiminde de buradan ava çıkarlardı. Ahmet Eflâkî, Gevale Kalesi dizdarı olarak Emir Necmeddin’den bahseder. Buraya, Mevlânâ ve Ulu Ârif Çelebi’nin de zaman zaman çıktığından ve buradaki papazlarla sohbetlerinden bahseder. Selçuklular döneminde Gevale Kalesinin bulunduğu bölgenin çam ormanları ile kaplı olduğu çeşitli yayınlarda yer almaktadır.

Osmanlı dönemindeki belgelerden Gevale Kalesi ve çevresinin başka bir işlevi de olduğu anlaşılmaktadır. Gevale Kalesi, yüksekte olduğundan dolayı Ramazan’da Konya çevresinde hilalin en net görüldüğü noktalardan biriydi. Bu sebeple bazı dönemlerde Gevale Kalesi civarından hilalin tespiti yapılıp, kadıya haber verilir ve kayıtlara da geçirilirdi. Buna göre ramazan ayı ve bayram başlatılırdı. 01 Ramazan 1252/10 Aralık 1835’te Saray Köyü muhtarı Mehmet ibn el-Hâc Ahmet ve İbrahim ibn Abdullah Gevale adlı dağda ramazan hilalini gördüklerini mahkeme huzurunda beyan etmişlerdir. Selh-i Şaban 1308/10 Nisan 1891’de Sarayköy’de Takkeli Dağ’da Belcik Tepesi’nden hilal görülmüş ve durum kadıya bildirilerek kayıtlara geçirilmiş ve bayram başlatılmıştır. Selçuklular döneminde Gevale çevresinde bostanların olduğu bilinmektedir.

Konyalı İbrahim Hakkı, “Kaleye çıkarken batı eteğinde kükürtlü bir su kaynağı vardır. Halk bu suyun uyuza, kaşıntılara ve deri hastalıklarına iyi geldiğine inanırlar. Yaz günleri buraya birçok hasta gelir, su dökünürler”. 2013 yılında yapılan kazı çalışmaları sırasında benzer durumla karşılaşılmış olup bu inancın hala devam ettiği görülmüştür.

Etiketler: Konya Haber, Konya Haberleri, Gevale Kalesi, Takkeli Dağ

Kaynak:Konya'nın Sesi