Sağlıklı Doğum Neden Azaldı? Uzmanı Açıkladı!

Sağlıklı Doğum Neden Azaldı? Uzmanı Açıkladı!
 Muhabir
Meslek hayatında 41 yılı geride bırakan Kadın Hastalıkları ve Doğum, Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Mustafa Ulusoy, düşük riski, yumurtalık kisti ve evlenme yaşına bağlı azalan doğum oranlarını Konya’nın Sesi Gazetesi’ne değerlendirdi.

Medova Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Mustafa Ulusoy, 41 yıllık meslek hayatında sayısız insanın hayatına dokundu. Ulusoy gebelik oluşumunu etkileyen faktörleri Konya’nın Sesi Gazetesi’yle paylaştı.

DÜŞÜK RİSKİNDE ANNEYE VE BEBEĞE BAĞLI NEDENLER NELERDİR

Gebeliğin erken dönemlerinde görülen düşük riskinin anneye ve bebeğe bağlı nedenleri olduğunu belirten Ulusoy, “Düşük son yıllarda artmadı zaten fazla. Düşüğün o kadar çok nedeni var ki bir anneye bağlı nedenler bir de bebeğe bağlı nedenler vardır. Anneye bağlı nedenlerde rahim içi geçirmiş olduğu ameliyatlar rahiminde miyom olması, rahim ağzı yetmezliği olması, rahimin doğuştan yarısının olmaması gibi anne faktörleri vardır. İkincisi bazı geçirilen enfeksiyonlardır esas bizim problemimiz önleyemediğimiz tekrarlayan düşüklerdir. Bazıları 3 sefer 4 sefer düşük yaparlar bunların içerisinde en çok olanlar ve en zoru da genetik olanlardır. Akraba evliliği oranı arttıkça genetik problemi artıyor biz bunlara düşük oranını azaltmak için tüp bebekle genetiği seçilmiş embriyo veriyoruz” dedi.

Düşük riskinde bebeğe bağlı nedenleri sıralayan Ulusoy, “Bebek anomali riski vardır, bebekler iridir çoğul gebeliklerde bunlarda da düşük oranı fazladır bunları azaltmak için yapacağımız birincisi gebe kalmadan önce anneyi çok iyi değerlendirmek lazım rahimin gebeliği götürebileceğinden emin olmak lazım. Götüremeyecek bir durumu varsa onu düzeltip ondan sonra gebeliğe müsaade etmek lazım. Ben bu deyimi çok kullanıyorum hastalarımıza ‘Önce tarlayı hazırlayacaksın, ondan sonra ekeceksin’ bunu uygulayıp sonra gebeliğe müsaade ederiz. Miyomu varsa onu ameliyat ediyoruz aradan en az 6 ay geçtikten sonra gebeliğe müsaade ediyoruz. Bir enfeksiyonu varsa onu tedavi ediyoruz. Eğer tekrarlayan gebelik kayıpları varsa mutlaka genetik tetkiklerini yapıyoruz. Bunları genetik seçilmiş tüp bebek yaparak yani anne taşıyıcı baba taşıyıcı olan Hemofili ve Talasemi hastalarımız var onlar da tekrar tekrar her seferinde düşükle karşılaşıyoruz. Öncelikle Talasemi olmayan embriyoyu seçersek gebeliği sonuna kadar götürebiliyoruz” şeklinde konuştu.

YUMURTALIK KİSTLERİNİN BAŞ BELASI: ÇİKOLATA KİSTİ

Kadınların birçoğunda görülen yumurtalık kistleriyle ilgili açıklama yapan Ulusoy, “Kistler hamile kalmayı zorlaştırır. Genelde kadınlarda çok yaygın olan kist çikolata kistidir. Her geçen gün daha da artıyor sebebi de annelerin erken yaşta gebe kalmaması. Eğer 18-19 yaşında gebe kalırsanız ve çocuğu da emzirirseniz en az 3 seferde gebe kalır üçünü de emzirirsen rahimin yumurtalıkların çikolata kisti yapmaya pek vakti kalmıyor. Onun dışında ne yaparsanız yapın çikolata kisti oluyor. Ama azaltmak için verdiğimiz bazı ilaçlar var doğum kontrol hapları ve bunun benzerlerini kullanıyoruz. Doğum kontrol hapını kestiğinde eğer başka bir engel yoksa 2 ay sonra gebe kalabilirsin. Çikolata kisti halkın yüzde 10’unda var. Çocuğu olmayanların yüzde 30'una yakınında var. Çocuk olmama nedenlerinden bugün bizi hala en çok uğraştıran baş belamız dediğimiz bir durum. Çok fazla yumurtalık kisti var ama en çok uğraştıranı çikolata kisti. Hasta aile tablosunu tamamlamıştır yeteri kadar doğum yapmıştır tamam o zaman ameliyat edersin kurtarırsın ama çocuk istiyorum diyen birisini ameliyat etmiyoruz. Yumurtalıklar bir depo ameliyat ederek o rezervi tüketiriz” ifadelerini kullandı.

EVLENME YAŞI İLERLEDİ DOĞUM ORANLARI AZALACAK

Evlenme yaşının ilerlemesinin doğum oranlarını düşüreceği ile alakalı açıklamalarda bulunan Ulusoy, “Kadınların bir doğurganlık yaşı vardır. Bu 16 yaşında başlar 45 yaşında biter. En tepe noktası 23-26 yaş arasındadır. Bu yaşları geçtikten sonra yavaş yavaş azalır. 31 yaş gebelik oranlarının azalmaya başladığı 34 yaşta hızla azaldığı yaşlardır. Tedaviye gerek kalmadan doğuran oranı azalacak. Geç evlilik yapanlar evlendikleri anda kadın doğuma kontrole gelsinler. Muayene olsunlar engel bir durum var mı ona bakılsın. Bütün evlenenler için söylüyorum eğer gebeliğini ötelemekte bir risk yoksa tamam bir iki yıl beklesinler. Kimisi bunu istiyor. Bazen evlendiğinde bile zaten çocuğu olmayacak durumda olanların biz 5 yıldır korunuyoruz dediğini çok gördük. Zaten olmuyor ki onlar korunduğunu sanıyor. Yeni evli birisinin eğer her ikisi de normalse 2-3 yıl korunabileceğine inanmıyorum ben. Mutlaka bir defekt vardır kendiliğinden olmuyordur. Eğer korunmayı düşünüyorsa bile mutlaka bir kadın doğumcunun her şeyin normal olduğunu görmesi gerekir. Aksi takdirde treni kaçırırsınız. Sağlam temellere oturmuş bir aile yapısı varsa hiç beklemesinler bir an önce çocuk sahibi olsunlar” dedi.

RUTİN KONTROLLER UNUTULMAMALI

Kadınlara yılda bir sefer şikâyetleri olmasa bile Jinekologlara uğramaları gerektiğini hatırlatan Ulusoy, “Her yıl bir sefer kontrole uğrasınlar. Bazen hastanın şikâyeti oluncaya kadar iş işten geçmiş oluyor. Çoğu zaman biz hasta başka bir nedenle başka bir doktora gidiyor ince istenilen MR’da veya ultrasonla görüyoruz. Benim hiçbir şikâyetim yok diyorlar olmayabilir her hastalık şikâyet yapmaz. Şikâyet yaptığında iş işten geçmiştir. Onun içinde rutin kontrollerde yakalamak daha doğrusudur. Bu bir koruyucu hekimliktir. Hasta tedavisinden ziyade erken yakalamaktır. Ağız kanserlerinde de öyle yumurtalık kanserlerinde de öyle. Kontrollerini aksatmasınlar” diye konuştu.

AİLELER DESTEK OLMALI

Çocuk sahibi olmak isteyen yeni evli çiftlerin ebeveynlerine tavsiyelerde bulunan Ulusoy, “Aklıselim olarak belki biraz uzaktan yönlendirerek gözlemci olarak yanlışlarını kırmadan, iyilerini överek yaklaşmaları lazım. Her şeye karıştıkları zaman bu baskı çok daha yanlış olur. Aynı evde oturup da vay bu ay gebe kaldın vay bu ay gebe kalamadın bu çok yanlış. Sadece anne baba olmak isteyen çocuklarına destek olsunlar. Çocukları olduğunda da destek olsunlar. Tecrübelerini pozitif ve kırmadan doğru şekilde onları yönlendirecek şekilde aktarsınlar baskı yaparak değil. En büyük yardım aileden geldiği gibi en büyük zarar da aileden yakınından gelir. Cehennemin taşları da iyi niyetle döşelidir böyle denir. Ben iyi niyetle bunu yaptım diyorlar hayır iyi niyetle yaparken de kaş yaparken göz çıkarttın. Çoğu zaman özellikle kayınvalidelerde bunu görüyorum o kadar çok farklı baskı var ki bu da olumsuz etki yapıyor. Bunu yapmasınlar ancak çocukları yardım talep ederlerse ihtiyacı olduklarını gördüklerinde yanında olsunlar veya hissettirsinler” ifadelerini kullandı.

-Büşra GÜLTAŞ