‘Ova’nın Kara Delikleri Her An Can Alabilir!

‘Ova’nın Kara Delikleri Her An Can Alabilir!
 Muhabir
Konya’da 24 saat içinde oluşan iki obruk bölge halkını tedirgin ediyor. Obrukların Seyit Hacı Fayı üzerinde yoğunlaştığını belirten Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Şükrü Arslan, bölgeden gazetemize değerlendirmelerde bulundu.

Konya'nın Karapınar ilçesinde 24 saat içerinde oluşan iki obruk; Ekmekçi Yaylası'nda 6 metre derinliğinde, 25 metre çapında oluşurken, Mısırlı Yaylası mevkiinde 35 metre çapında ve 10 metre derinliğinde meydana geldi. Obrukların Seyit Hacı Fayı hattında kendisini gösterdiğini belirten Konya Şube Başkanı Şükrü Arslan, kurak geçen yaz mevsimiyle en dip seviyeleri gören yer altı sularının önümüzdeki günlerde de yeni obrukları beraberinde getireceğine işaret etti.

whatsapp-gorsel-2024-09-04-saat-13-40-55-58a38aa0-001.jpg

Arslan, “Şu anda Karapınar'da oluşan obrukları inceliyoruz. Oluşan obrukların biri Karapınar Reşadiye mahallesine bağlı Ekmekçi Yaylası, bir diğeri ise Fevzi Paşa Mahallesine bağlı Mısırlı Yaylası'nın mera arazisinde görüldü. Bir önceki Ağustos ayında bölgede çok fazla obruk oluşmaya başladı. Bu obruklar Seyit Hacı Fayı dediğimiz Seyit Hacı Yaylası’nda, Cafer Şık Yaylası’nda, Ekmekçi Yaylası’nda ve Mısırlı Yaylası’nda meydana geldi ve hepsi aynı bölgeyi işaret ediyor. Obrukların Seyit Hacı Fayı dediğimiz fay zonu etrafında olan yaylalarda ve bu hat boyunca oluştuğunu gözlemlemekteyiz. Obrukların son dönemlerde niye bu kadar yoğun olarak görüldüğüne değinecek olursak, kurak geçen bir yaz döneminde olduğumuzu söyleyebiliriz. Nedenlerinden bir diğeri de yeraltı suyunun aşırı kullanılması ve çekilmesiyle yeraltı su seviyesinin en dip noktaya gelmesiyle obruklar oluşmaya başladı. Biz yeraltı sularını yağışlı dönem statik seviye hareketleri ve kurak dönem sonu diye ikiye ayırırız. Yağışlı dönemlerde yeraltı suyunun statik seviyesinde bir yükselme gözlemlenirken, kurak dönemde ise aşırı kullanımların da çok olmasıyla birlikte ciddi bir düşüş gözlemlenir. Bu yüzden Ağustos ayı kurak dönemin sonlarına tekabül ettiği için, burada yeraltı su seviyesinin statik seviyesinin en maksimum seviyeye düştüğünü, en dipte olduğunu düşünmekteyiz. Haliyle bu tarz obruklar peş peşe art arda oluşmaya ve kendini yüzeyde göstermeyle karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.

aw279535-02-1.jpg

GÜN IŞIĞINA ÇIKMAYI BEKLEYEN OBRUKLAR VAR!

Geçtiğimiz günlerde Karapınar’ın Yeşilyurt Mahallesi Çayır mevkiinde yaşanan olayda büyük bir patlama sesi sonrası duvarları çatlayan ve yaklaşık 25 santimetre kayan ev obruk riskiyle boşaltılmıştı. Evin kaymasının obruklarla alakası olmadığını açıklayan Arslan, “Biz orada meydana gelen hadiseyi asismik hareketlilikten dolayı fay kırıklarındaki farklı bloklarda yaşanan oturmalardan kaynaklı oluşumlar olarak adlandırıyoruz. Evin kaymasının obruklarla alakası olduğunu düşünmüyoruz. Bir fay kırığımız var ve bu fay kırığı boyunca zamanında bu ovalarda, havzalarda hiç farkına varılmadan üzerine yerleşim yerleri, evler yapılmış. Ama şimdi yeraltı suları çekilmeye başlayınca fay kırığı harekete geçiyor. Fay kırığı iki farklı bloktan oluşur, iki farklı bloğun birleşiminden fay kırığı meydana gelir. Bizim kil minerali dediğimiz kendi hacminin kat kat üzerinde su aldığı zaman büyüyebilen ve suyu kaybettiği zaman da kendi hacminin kat kat üzerinde büzüşüp hacmi küçülebilen mineraller var. Fay zonları etrafında iki farklı blok arasında farklı su çekilmelerinden dolayı farklı seviyelerde hacimsel küçülmeler meydana geliyor. Bir blok da 5-10 santim hacimsel küçülme veya oturma oluyorsa, diğer blok da 20-30 santime çıkabiliyor. İşte bu iki farklı hareketlilik üzerine yapılmış yapılarda, gönyelerde kayma, oturmalar veya çatlak ve yarıkların oluşmasına neden oluyor. Yeraltı suyunun çekilmesiyle birlikte bu fay kırıkları üzerinde bu asismik hareketlilik devam edecek ve buradaki oluşum bloklar arasındaki mesafe git gide artarak basamaklar haline gelecek. Süreç içerisinde buralar santimetre metreler cinsinde de artık ölçülmeye başlanacak. O evdeki durumu tam olarak bu şekilde ifade edebiliriz. Asismik herhangi bir hareketlilikten bağımsız, yeraltı suyunun çekilmesiyle farklı bloklar arasında farklı oturmalardan kaynaklı zemindeki hareketlilik ve yapının buna göre meyletmesi diyebiliriz. Bu olay sadece Karapınar’da değil, Altınekin’de, Karatay'da, Çumra'da hatta Selçuklu'da bile çok sık ve yaygın olarak görmüş olduğumuz bir durum. Konya’yla sınırlı da değil, Afyon, Aksaray, Karaman gibi İç Anadolu'da bu tarz durumlar çok yaygın olarak gözlemleniyor ve kurak dönemden sonra da çok sık olarak karşılaşacağımız bir durum. Şu anda yeraltı suyunun çekilmesiyle birlikte yeraltında yüzeye daha yansımamış geçmiş yıllardan da boşalan karstik boşluklar mevcut. Biz yine bu obrukları görmeye, duymaya devam edeceğiz. Örtü tabakanın çökmesiyle gün ışığına çıkacaklar” diye konuştu.

whatsapp-gorsel-2024-09-04-saat-13-40-54-60d90aa4.jpg

SULU TARIM YASAKLANMALI

Obruk oluşumunun önüne geçilmesi için aşırı su isteyen mahsullerin obruk riski olan bölgelerde yasaklanması ve susuz tarımın yetkililer tarafından desteklenmesi gerektiğini söyleyen Arslan, “Obrukların birinci ana etkeni sudur. Obruk suyu çok sevmez. Yeraltı suyunun çok fazla düşmesi de bir problem çok fazla yükselmesi de ani yükselmesi de bir problemdir. Burada çok fazla çift mahsul ekilebiliyor. Bir sezonda çok fazla su tüketiliyor. Haliyle yağışlar doğru dürüst olmadığı için tarım mahsullerinin yanmaması için yeraltı suyu çok çok fazla kullanılıyor ve bu durum bunları tetikliyor. Bu bölgeler için bir önlem ve öneri getireceksek aşırı su tüketen mahsulleri bir an önce buralarda yasaklamamız, önüne geçmemiz lazım. Onun yerine az su tüketen kuru tarım dediğimiz mahsullerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi lazım. Devlet tarafından çiftçilerin buna teşvik edilmesi lazım. Buraya teşvikler verilmesi lazım ve bu sayede yeraltı seviyesindeki kurak dönem ve yağışlı dönem periyod aralığındaki statik seviyede çok ciddi hareketliliğinin önüne geçmiş olacağız. Bu da obruk oluşumunu ciddi oranda azaltacaktır ama bitirmeyecektir. Çünkü geçmiş dönemlerde suyun çekildiği ve boşluk oluşturduğu hala çökmemiş yerler var. Bunlar yine süreç içerisinde çökecektir. Ama bundan sonraki oluşumların ciddi oranda önüne geçmiş olacağız” dedi.

aa-20240903-35557951-35557950-konyada-100-metre-capinda-yeni-obruk-olustu.jpg

HER AN CAN ALABİLİR!

Yerleşim yerlerinde insan hayatını tehlikeye atacak obrukların oluşturacağı risklerin boyutuna işaret eden Arslan, “Obruklar artık can alabilir noktaya geldi. Cafer Yaylası’nda 50 metre derinliğinde ve 30 metre çapında bir obruk oluştu. Biz 50 metre derinliği diyoruz ama belki daha derin. 50 metre ölçtüğümüzde yeraltı suyuna rastlıyoruz. Yeraltı suyuna kadar olan seviyeyi ölçebildiğimiz için daha derine ne kadar gittiğini bilmiyoruz. Allah esirgesin, burada bir yapıya denk gelmesi veya insanlara denk gelmesi, obruk içine insanların düştüğünü veya bir yapının, bir evin, bir iş yerinin düştüğünü düşünemiyorum, hayal edemiyorum. Obruklar çok büyük tehdit, çok büyük sıkıntı, çok büyük problem oluşturuyor” şeklinde konuştu.

whatsapp-gorsel-2024-09-04-saat-13-40-53-5a0a3062.jpg

OBRUK KENDİNİ BELLİ EDER

Çökme meydana gelmeden önce obruk oluşumunun bazı belirtiler verdiğine dikkat çeken Arslan, “Yeraltındaki boşluklarda üstteki örtü tabakasının incelmesiyle çökmeler oluyor. O yüzden yeraltından çökme sesleri, toprak sesleri muhakkak gelebilir. Çökmeden önce topografya yüzeyinde çatlak ve yarık izleri veriyor, çatlak izi oluşturabiliyor. Mitolojik olarak biz zemin özelliğine göre 2 çeşit değerlendirme yapabiliyoruz. Kohezyonlu zemin dediğimiz ve kohezyonsuz zemin dediğimiz iki farklı zemin çeşidi var. Kohezyon zeminlerde hiçbir belirti vermeksizin aniden çökmeler gelebiliyor. Bunda herhangi bir şey yapamıyoruz. Ama kohezyonsuz zeminlerde yüzeyde yarıklar, çatlaklar, ufak bir çanaklaşma belirtileri vererek oluşuyor. Bu tarz durumlara dikkat etmemiz ve gözlemlememiz gerekiyor. Özellikle Karapınar ilçesinde oturan vatandaşlarımız için bu durum önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

-Büşra GÜLTAŞ