Konya’nın 21 Yıllık Acısı: Zümrüt Apartmanı!
Konya'nın Selçuklu ilçesi Kerkük Caddesi'nde bulunan 11 katlı betonarme yapı Zümrüt Apartmanı 2 Şubat 2004 tarihinde düşey yükler altında tamamıyla çöktü ve 92 kişi yaşamını yitirdi. 30 kişinin yaralandığı facianın üzerinden 21 yıl geçti. Türkiye'yi yasa boğan faciada 9 gün enkaz kaldırma işlemleri sürdü. Zümrüt Apartmanı Türkiye'nin en büyük yapısal felaketlerinden biri olarak anılmaya devam ediyor. 2004 yılında Kurban Bayramı'nın ikinci günü akşam saatlerinde gerçekleşen felaketin ardından Konya’da 2025 yılının Ocak ayında bir bina daha akşam saatlerinde yerle bir oldu. 2 kişiye mezar olan binanın göçmesiyle ilgili çalışmalar sürerken Necmettin Erbakan Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Hüsnü Korkmaz, yapıların dayanıklılıklarıyla ilgili Konya’nın Sesi Gazetesi’ne konuştu.
ZÜMRÜT’ÜN AYAKTA DURMASI MUCİZE
45 saniyede ve 27 cm dönerek yıkılan Zümrüt Apartmanı’nın beton kalitesinin çok düşük olduğunun altını çizen Prof. Dr. Hasan Hüsnü Korkmaz, “Zümrüt Apartmanı’nda kolon kesilmesi vukuatı yok. Hem mahkeme bilirkişi dosyasında hem de yapılan tespitlerde kolon kesilmesi görülmedi. Zümrüt Apartmanı’nda problem betonun C20 olması gerekirken C7 seviyelerinde yapılmasıydı. Betonu çok kötüydü. Yaptığımız hesapta o binanın ayakta durması mucizeymiş. 5-6 sene bir şekilde dayanmış. En sonunda da göçmüş. Göçeceği matematiksel olarak ispatlı bir şey. Betonu çok kötü, malzemesi çok kötü. Kolon kesilme iddiaları yanlış ve tamamen betonun kötülüğünden göçmüş. Betonda yorulma dediğimiz bir olay var biz sünme deriz halk tabiriyle yorulma diyelim. Zaman içerisinde sünmeden(yorulma) dolayı binanın zaten göçeceği belli bir şeymiş” diye konuştu.
BETON KALİTELERİ YETERSİZ!
Nalçacı Caddesinde bulunan 2000 yılı öncesi binaların elle döküm beton olduğunu vurgulayan Korkmaz, “Konya'da bazı binalarda beton çok kötü. Biz özellikle Nalçacı Caddesi üzerindeki binalardan karot örnekleri aldık. Betonları C20 olması gerekirken C6, C7 olan binaları ben çok gördüm. Çok katlı binalar, 12-13 katlı binalar var. Nalçacı’nın ilerisinde İhsaniye’de bir bina vardı altı tane kolonu patladı. O bina ile ilgili de biz güçlendirme yaptık ve sonrasında da makalesini yazdık. Onun da beton C7 idi altı tane kolonu patladı. Allah'tan biz onu güçlendirdik. ODTÜ'deki hocalarla beraber makalesini de hazırladık uluslararası yayınlandı. Konya'da buna benzer bina çok. Bu binalar 2000 yılından önce yapılmış elle döküm beton çok katlı binalar. Nalçacı Caddesi’ni biliyorsunuz çok eski elle döküm binalar var. Bunların betonları çok kötü Nalçacı Caddesi’nin tamamı diyemem ama 2000 yılından önce yapılmış binaların hepsi bence riskli” ” ifadelerini kullandı.
ELLE DÖKÜLEN BETONDAN HAYIR GELMEZ!
Zümrüt Apartmanı’yla ilgili kayıtlara geçen 4 ihmalden bahseden Korkmaz, “Zümrüt'le alakalı ihmaller 4 başlıkta toplandı. Bunlar; 1. İmalattan kaynaklanan kusur ve ihmaller, 2. Projelendirmeden kaynaklanan kusur ve ihmaller, 3. Projelendirme dışı yapılan imalat ve tadilatlar, 4. İmalat ve projelerin yeterince kontrol edilmemesinden kaynaklanan ihmaller. Birincisi o zaman hazır beton yokmuş betonu elle dökmüşler. Elle dökülen betondan hayır gelmez. İkincisi kontrol mekanizması olarak o zaman Fenni Mesul varmış, o da çalışmayan bir sistemmiş. Binalara girip kontrol etmemişler işçiler kafalarına göre bina yapmışlar. Konya’daki 2000 yılı öncesi Yapı Denetim olmadan önceki yapılan binaların hepsi sorunlu. Hepsinde malzeme sorunu var, daha doğrusu donatılar problemli, beton problemli. Kontrol yapılmadan imal edilmiş bir şekilde” dedi.
KONTROL MEKANİZMASI BİNA SAKİNLERİNE BAĞLI
Yapı denetimlerin devletin kararıyla yapılamadığını şikayet veya talep doğrultusunda yetkililerin harekete geçtiğini aktaran Korkmaz, “Binaların denetiminin sağlanması için kanuni engeller var. Binada bir şey olmadığı sürece devlet gidip de ben senin binanı kontrol edeceğim diye binaya girmiyor. Bina ayakta duruyorsa ve içerdekilerden de bir şikayet gelmediyse, başvurmadılarsa bir yerlere gidip de kontrol edebilecek bir mekanizma şu anda yok. Bir de işin şu yönü var; diyelim ki kontrol ettik bir şekilde ve sağlam çıkmadı o zaman da başka sosyal problemler ortaya çıkıyor. Binayı boşalttırıyorsun insanlar evsiz kalıyor orada ciddi başka sosyal problemler oluşur” şeklinde konuştu.
İLK DEFA ŞAHİT OLDUM!
Zümrüt faciasının yıl dönümü yaklaşırken 24 Ocak 2025’te Konya'nın Selçuklu ilçesindeki dört katlı Taşoluk Apartmanı’nın çökmesi akıllara 21 yıldır hiçbir şey değişmedi mi sorusunu getirse de; Korkmaz, Taşoluk Binasının çökmesiyle ilgili belirtilerin yapıyla mı ihmalle mi alakalı olduğunun henüz belli olmadığını söyledi. Korkmaz, “Göçen Taşoluk Apartmanı yığma bina betonarme değil. Normalde ben yığma binanın durup dururken göçtüğüne ilk defa şahit oldum. Bu kadar senedir göçen binalara bakıyorum yığma binanın deprem olmadan göçtüğüne ilk defa şahit oldum. Yığma binaların normalde düşey yüklerde göçmesi pek olağan şeyler değil” dedi.
99 DEPREMİ YAPI DENETİMİ KUVVETLENDİRDİ
2000 yılından önce yapılan binaların Fenni Mesulün kontrolünde olduğunu ama denetimlerin yeterince yapılmadığını aktaran Korkmaz, “Şu anda sistem güzel Yapı Denetim çıktı. Yapı denetimi de devlet atıyor. Yapı denetim firmaları da elinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Onların da birtakım problemleri var. Yapı Denetim kontrolden sonra şurası olmamış diyor şantiyedekiler bunun üstüne saldırıyor birtakım problemler var ama şu anda sistem oturdu gibi. Yeni yapılan binalarda ben bir problem olacağını düşünmüyorum. Ama 2000 yılı öncesi binaların tamamı riskli. Göçen apartman 1994 yapımı o zaman Fenni Mesul vardır, Yapı Denetim yoktur. Fenni Mesulün o zamanlarda gidip orayı kontrol ettiğini düşünmüyorum. Sadece bu bina için demiyorum, bütün binalar için söylüyorum 94’lü yıllarda hiçbir Fenni Mesul gidip de binayı kontrol etmiyordu ama Taşoluk binasının göçmesi enteresan. Ben durup dururken binanın göçtüğünü ilk defa gördüm. 2000 sonrasında denetimde bir değişiklik oldu. 99 depremi sonrasında bu işi biraz daha ciddiye almaya başladılar. 1999-2000 sonrası yapılar daha güvenilirdir hepsi güvenilirdir diyemem. 2000 yılı öncesi binaların da hepsi güvensiz diyemem ama benim gördüğüm kadarıyla şahsi tecrübem çoğu problemli.” ifadelerini kullandı.
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE BAŞVURABİLİRLER
Ev sahipleri veya kiracıların bir ev satın alacağında veya kiraya oturacağında binanın güvenliği hakkında sorgulama yapmalarının can güvenlikleri için elzem olduğunu söyleyen Korkmaz, “İlgili üniversitelerin İnşaat Mühendisliği Fakültesine gelerek ‘Ben bu binada oturacağım bir kontrol eder misiniz’ diye başvurabilirler. Çok detaylı inceleme yöntemleri var bir de basit inceleme yöntemleri var. Resmi bir ücreti var üniversiteye yatırılıyor. Biz betondan örnek alıyoruz, karot alıyoruz. Her tarafı delik deşik etmeye gerek yok. Zemin kattan ve bodrum kattan alıyoruz. Bir problem görürsek o zaman diyoruz ki burada problem var daha detaylı incelememiz lazım. Check-up gibi düşünün önce basit taramadan geçersiniz bir problem görülürse detaylı taramaya geçilir onun gibi bir check-up yapıyoruz onun sonucunda diyoruz ki betonun sınıfı şu şekilde bir problem göremedik veyahut problemi gördük daha detaylı inceleyelim. Ama şöyle bir problem var biz inceledik problem çıktı o zaman bunu devlet yetkililerine bildirmek zorunda kalıyoruz değilse biz sorumluluk altında kalırız. Binanın sağlam olmadığı ispatlanırsa da o binayı boşaltırlar, mühürlerler, ev sahipleri evsiz kalır. İnsanlar bir problem çıkarsa evsiz kalırız diye buna pek yanaşmaz” şeklinde konuştu.
DEPREM BÖLGELERİNDE DENETİM DAHA ÇOK
Yaşanan 6 Şubat depreminin ardından insanların daha çok bilinçlendiğini yapı denetime taleplerin arttığını ancak vatandaşların ücret dahilinde hizmet verildiğini öğrendiklerinde geri durduklarını ifade eden Korkmaz, “İnsanlar üniversiteye başvuruyor, bunu bizim bedava yaptığımızı zannediyor. Siz devletsiniz bizi kontrol edin diyor. Bizim görevimiz eğitim öğretim diğer işler bizim ekstradan ücret aldığımız işler kanunen böyle. Döner sermaye diye bir şey var bu ücreti üniversite alıyor. Ücret çok abartılı bir ücret değil, insanlar bunu duyunca vazgeçiyorlar. Bize çok başvuru oldu biz ücreti söylüyoruz vazgeçiyorlar. Şöyle söyleyeyim bir araba alacaksınız, arabayı ekspere götürüyorsunuz. Eksper iki sene önce benden 2 bin lira almıştı bir arabaya bakmak için onun gibi bir ücret talep etmek zorundayız. Afaki bir ücret talep etmiyoruz şu anda rakamları bilmiyorum ama insanlar onu duyunca vazgeçiyorlar. Bir de en büyük problem bir apartmanda 20 kişi var bir kişi ‘Baktırmayalım, ne gerek var? Apartman yirmi senedir ayakta bir şey olmamış’ diyor. Bu binada 94'ten beri hiçbir şey olmamış ama durup dururken göçtü. Bir problem çıkarsa, bina sağlam çıkmazsa binanın mühürleneceğini bildikleri içinde genelde yanaşmıyorlar. Biz öyle yoğun binaya bakmıyoruz şu anda ben daha çok Hatay'da, Adıyaman'da bakıyorum. Deprem bölgelerine gidip geliyorum. Konya’da binaya bakmıyorum talep olmuyor çünkü” cümlelerine yer verdi.
KOLON KESİLME VAKASI ÇOK AZ
Taşoluk Apartmanı’nın göçmesiyle ilgili ortaya atılan iddiaların şu anda netleştirilmediğini vurgulayan Korkmaz, “Göçen her binaya kolon kesilmiş diye bir yafta atarlar o tamamen yanlış bir düşünce. Bir bina göçtüyse kolon kesildiği için göçmez. Durup dururken kolonu kesilmeden de göçebilir. Ben herhalde 5-6 bin tane binaya bakmışımdır ömrü hayatımda şimdiye kadar sadece 3 kere kolon kesilme vakası gördüm. Öyle çok yoğun yapılabilecek bir şey değil. İnsanların kolon kesildi iddialarını pek dillendirmemesi gerekiyor. Şöyle bir algı oluşuyor bina göçtü niye göçtü kolon kesildi, betonunu kötü yaparsan da göçer kolonu kesmeye gerek yok ki. Taşoluk binası yığma bina zaten orada kolon yok” diye konuştu. •Büşra Köse