Konya’da gezebileceğiniz beş güzel yer

Konya’da gezebileceğiniz beş güzel yer
Konya'ya ilk defa gelenlerin veya hafta sonunu değerlendirmek isteyenlerin görmesi gereken birbirinden güzel beş yer.

MEVLANA MÜZESİ

Mevlânâ Müzesi, Konya'da bulunan, eskiden Mevlâna'nın dergâhı olan yapı kompleksinde 1926 yılından beri faaliyet gösteren müzedir. "Mevlana Türbesi" olarak da anılır. Yeşil Kubbe yani Mevlana'nın türbesi dört kalın sütun (fil ayağı) üzerine yapılmıştır. O günden sonra farklı tarihlerde çeşitli eklemeler yapılmasıyla yapı genişlemiştir. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe'ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır.

Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin bahçesinde yer alan I.Selim tarafından yaptırılan şadırvanın göbeğinin Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği söylenir. Ücretsiz olmadan önce, bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı'na en çok gelir getiren ikinci müzeydi.Mevlana hakkında menkıbelerin anlatıldığı Ahmed Eflaki'nin kitabı "Arifler'in Menkıbeleri"nde Mevlana'nın babası için türbe yaptırmak isteyen devrin sultanına "gök kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin" dediği rivayeti yer alır. Türbe, Mevlana'nın ölümünden sonra inşa edilmiştir.

ÇATALHÜYÜK

Çatalhöyük, Orta Anadolu'da, günümüzden 9 bin yıl önce yerleşim yeri olmuş, çok geniş bir Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ yerleşim yeridir. Doğu ve batı yönlerinde yan yana iki höyükten oluşmaktadır. Doğudaki Çatalhöyük (Doğu) olarak adlandırılan yerleşme Neolitik Çağ'da, Çatalhöyük (Batı) olarak adlandırılan batıdaki höyük ise Kalkolitik Çağ'da iskan görmüştür. Bugünkü Konya şehrinin 52 km güneydoğusunda, Hasandağı'nın yaklaşık olarak 136 kilometre uzağında, Çumra ilçesinin 11 km kuzeyinde, Konya Ovası'na hakim buğdaylık arazide bulunmaktadır. Doğu yerleşimini, en son Cilalı Taş Devri sırasında ovadan 20 metre yüksekliğe kadar ulaşan bir yerleşim birimi oluşturmaktadır. Ayrıca, batıya doğru da ufak bir yerleşim birimi ve birkaç yüz metre doğuya doğru da bir Bizans yerleşimi bulunmaktadır.

Höyükler kabaca 2 bin yıl kesintisiz iskan edilmiştir. Özellikle neolitik yerleşimin genişliği, barındırdığı nüfusu, oluşturduğu güçlü sanat ve kültür geleneği ile son derece dikkat çekicidir. Yerleşimde 8 bin üzerinde insan yaşadığı kabul edilmektedir. Çatalhöyük'ün diğer neolitik yerleşimlerden temel farkı, bir köy yerleşmesini aşıp kentleşme evresini yaşamakta olmasıdır. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu yerleşimin sakinleri, ilk tarımcı topluluklardan da biridir. Bu özelliklerinin bir sonucu olarak 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne eklendi. UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmesine karar verildi.

KONYANÜMA PANORAMA

Konyanuma Panorama, 13. yüzyıl Konya'sının sosyal yaşantısını gösteren bir müzedir. Hz. Mevlana'nın bedestende yapmış olduğu sema bu panoramada yer almaktadır. Panorama müzesi, tarihi medreseler, camiler, surlar, askerler, sultanlar ve farklı milletlerden insanların heykellerini ihtiva eder. Konyanüma Türkiye'nin tamamlanmış ikinci tam panorama müzesi özelliğini taşımaktadır. Konya, Selçuklu Devleti'ne başkentlik yapmış zengin ve kozmopolit bir şehirdir. Müzenin alt katında yağlı boya tabloları ile Hz. Mevlana'nın hayatından kesitler verilmiştir. Müzenin avlusunda ise farklı şehirlerden mevlevihanelerin olduğu minyatürler vardır. Konyanüma Panorama Müzesi siz değerli misafirlere hizmet vermek için hazırdır.

2017 yılında Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmıştır. Müze Hz. Mevlana’nın tüm hayatını ve 13.yy Konya’sını konu almaktadır. İki bölüm ve bir galeri alanından oluşan müzenin girişte avlu kısmı bulunmaktadır. Avlunun içerisinde günümüzde ayakta kalmış dünya çapındaki Mevlevihanelerin maketleri bulunmaktadır. Ana Mevlevihane Mevlâna Müzesi başta olmak üzere Kahire, Şam, Filibe, Kıbrıs, Lefkoşa, Kilis, Afyon, Kütahya, Eskişehir, Antalya, Tokat, İstanbul, Gelibolu, Gaziantep, Şanlıurfa, Edirne, İzmir ve Ankara bulunan Mevlevihaneler yer almaktadır.
Birinci bölümde Selçuklu Panosu yer almaktadır. Bu bölümde Selçuklu Döneminde yapıların üzerinde bulunan kabartmaları konu almaktadır.
Galeri bölümünde Hz. Mevlana’nın çocukluğundan vefatına kadar geçen dönemdeki olayları konu alan devasa tablolardan oluşmaktadır. Ayrıca içerisinde Camekanlar bulunmakta ve bunun içinde kuklalar yer almaktadır.Panorama Bölümü müzenin üst katında bulunmakta ve müzeyi eşsiz hale getirmektedir. İçerisi 13. Yy da Anadolu Selçuklu Dönemindeki Konya’yı anlatan hatta adeta yaşatan alanlardan oluşmaktadır. Bu bölümde tacirler, sanatkârlar, Anadolu’ya sığınan alimler başta olmak üzere papazlar ve azizler de yer almış ve şehrin hem ırk hem de din çeşitliliği dikkat çekmektedir. Aynı zamanda burası ilk Sema’yı da konu almaktadır. Bu bölüm müzenin en önemli kısımlarından biridir. Aynı zamanda burada çekiç sesleri ve ilk Sema’nın oluşumundaki o ahenk insanlara dinletilmekte ve o an yaşatılmaktadır.

KONYA TROPİKAL KELEBEK BAHÇESİ

Kelebek Evi, Selçuklu'nun en büyük şehir parklarından biri olan Kelebekler Vadisi Parkı içerisine Selçuklu Çiçek Bahçesi ve Macera Kulesi'nin yanına Selçuklu Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. 4 Temmuz 2015 tarihinde açılmıştır.

Londra merkezli çok uluslu mimarlık ve mühendislik şirketi Arup, kelebek evinin mimari tasarımını hazırladı. Kelebek şeklinde tasarlanan ve üzeri cam çatı ile örtülü bina, 2018 Sign of the City Kamu Binaları kategorisinde prestijli Türkiye'nin En İyi Mimari Tasarım ödülünü kazandı. 3,500 m²lik gezi alanları dahil toplam 7,600 m²lik alan kaplar. Türkiye'deki ilk kelebek koruma alanıdır. 1,200 m² kelebek uçuş alanına sahiptir. Soğuk yarı kurak bir iklime sahip olan şehirde tüm yıl boyunca 26 °C sabit sıcaklıkta ve %80 nemde tutulur. Çevre, 150'den fazla türe ait 20.000'den fazla tropikal bitkiye ve 45 türe ait yağmur ormanı habitatlarından binlerce tropikal kelebeğe yaşam alanı sağlar. Kelebeklerin tırtıl larvasından pupaya ve son olarak ergin evresine kadar tüm yaşam döngüleri gözlemlenebilir.

Tropikal bitki uzmanı ve altı hortikültürden oluşan bir ekip, kelebeklerin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için, serada tropikal bitki örtüsünün yetiştirilmesi ile ilgilenir. Bitkilerin bakımında zararlı organizmaları kontrol altına almak için doğal veya geleneksel yöntemler uygulanmaktadır. Çünkü pestisit kullanımı kelebekler için bir tehdit oluşturmaktadır. Diğer personeller olan biyolog ve veteriner hekimler isekelebek evinin bakımı ve korunması için çalışır.Tesiste ayrıca Kelebek Müzesi, Böcek Müzesi ve Doğa Eğitimi Sınıfı bulunmaktadır. Kelebek evi ayrıca öğrenciler için mantarlar, kuşlar, böcekler ve özel talep üzerine sürüngenler ve diğer ilginç canlılar üzerine bilimsel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Kelebek bahçesi 09:30 - 17:30 saatleri arasında ziyarete açıktır, ancak pazartesi günleri kapalıdır. 47 numaralı şehir otobüsü hattı ile ulaşım sağlanabilir. Kelebek evi, yılda ortalama 350.000 turist çeker. 2018 Kasım ayı başlarında ziyaretçi sayısı açılışından bu yana 1,5 milyonu aşmıştır.

SİLLE KÖYÜ

Arkeolojik verilere göre bölgede yerleşimin tarihi Neolitik Çağ'a kadar uzanmaktadır. Yerleşimin isminin kökeni konusunda çeşitli açıklamalar vardır. İlki Yunan mitolojisindeki Silen (Silene)' den geldiğidir. Yine 'Silenos', kaynayıp, coşarak köpürüp akan su kelimesinden türediği de kabul gören bir açıklamadır.

Roma ve Bizans döneminde, Kudüs yolu üzerinde yer aldığı için önemli bir dini merkez olmuştur. Hristiyanlığın ilk yıllarında havarîlerden AzizPaul ve arkadaşlarının Konya’ya geldikleri, dinlerini yaymaya çalıştıkları, baskılar karşısında da Sille civarındaki dağlara çekildikleri bilinmektedir. Dünyanın en eski ve en büyük manastırlarından biri olan Ak Manastır ("Hagios Khariton Manastırı", "Deyr-i Eflâtun") burada olup yaklaşık 800 yıl kesintisiz hizmet vermiştir. Ak Manastır Konya'da yaşayan Mevlevi dervişlerince de ziyaret edilmiş ve bahçesinde küçük bir de mescit yaptırılmıştır. Karamanlı Ortodoksların mübadele öncesi yaşadığı yerleşimdir.

Selçuklu döneminde olduğu gibi Osmanlılar devrinde de tarihi İpek ve Baharat yolları üzerinde olması nedeniyle önemini hiç yitirmemiştir. Osmanlı kaynaklarında Sudirhemi nahiyesine bağlı Sille karyesi ve sonrasında nahiye merkezi oldu. 1907 tarihli kayıtlara göre Silleʹnin 13 mahallesinde Müslüman ve Gayrimüslümler birlikte yaşarken, Karataş ve Ak mahallede yalnız Müslüman, Kilise-i Kebir mahallesinde ise yalnızca Hristiyan topluluk yaşamaktaydı. Cumhuriyet öncesinde nüfusu 18.000'e ulaşmıştır. Yerleşimde 1924 nüfus mübadelesine kadar Hristiyan çoğunluk oturmaktaydı. Macar gezgin Bela Horvarth 1913 yılında Anadolu'ya yaptığı gezisinde tuttuğu notlarda o yıllarda Sille'de 60 adet kilisenin ayakta olduğunu yazmıştır.

Köyde yumuşak volkanik kayalara oyulmuş pek çok küçük kilise, Osmanlı mezar taşları ve günümüze kadar gelebilmiş Archangelos Michael kilisesi ziyaret edilebilir. Kilise, ilk Hristiyan Bizans imparatoru Konstantin'in annesi Helena (Ayia Eleni) tarafından Michael Archangelos adına M.S 327'de inşa ettirilmiştir. 1923 yılında yaşanan mübadele esnasında buradaki Hristiyan inancına sahip nüfus Yunanistan'a gönderilirken, Sille'ye de Kozana ve Florina bölgelerinden Müslüman nüfus getirilmiştir. Özgün yapısı son yıllarda zarar görse de günümüzde köy ve çevresi SİT alanı olarak kabul edilip koruma altındadır.

Sille, Karabuğa Dağları ile Küçük Gevele (Takkeli Dağ) arasında Sille Çayı'nın açtığı vadide yer alır. Güneydoğusundan Yazır Fayı geçen yerleşimin denizden yüksekliği 1115 metredir. Akarsulara yarılmış plato yüzeyinde bulunan Sille'nin çevresinde Küçük Gevele (1643 m), Büyük Gevele (1709 m), Kaynaka Tepe yer alır. Sille Çayı'nın Konya Ovasına ulaştığı noktada birikinti konisi bulunur.Sille Çayı; K-G doğrultusunda Sille'yi ikiye böler. Çay düzensiz rejime sahiptir. Üzerine sulama ve taşkın koruma amaçlı Sille Barajı inşa edilmiştir. Çevrede kaynak suları bulunur: Şükran Pınarı, Güllü Pınarı, Manastır Pınarı, Tünel Pınarı, Çandıra Pınarı.

Bitki örtüsü; dalık alanda çam ve meşe ormanları, vadide kavak, söğüt ağaçları ve antropojen bozkır hakimdir. İklimi, yazlar kurak ve sıcak, kışlar kar yağışlı ve sert geçen karasal iklimdir. Turistik bir bölge olarak kullanılmaktadır.