Şeb-i Arus: Maneviyatın ve Geleneğin İzinde!

Şeb-i Arus: Maneviyatın ve Geleneğin İzinde!
 Muhabir
Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu bu yıl "Muhabbet Vakti" temasıyla düzenlenen Mevlana'nın 751. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenlerinin heyecanını yaşıyor. Topluluk Müdürü Özhan Gültepe, Sema Ayin-i Şerif'in manevi atmosferini anlattı.

Hz. Mevlana’nın Rabbine, kavuşma gecesi olarak gördüğü ve "Düğün Gecesi" olarak adlandırdığı Şeb-i Arus’un Konya’da oluşturduğu manevi iklim hakkında değerlendirmede bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü Özhan Gültepe, yaklaşık 30 yıldır sema icra ediyor. 13 yaşında sema ile tanışan Gültepe, Sema Ayin-i Şerif’i ve Mevlevilik kültürünü anlattı. Gültepe, “Mevlevilik kurumunun içerisinde semaya baktığımızda aslında sema Mevlevilikte fazla yer işgal eden bir konumda değil. Ama günümüzde en önemli unsur haline gelmiş durumda. Esasında Mevlevilik dediğimiz zaman bir dergâh yaşantısı akla gelir. Onun bir sürü merhaleleri işleyişi vardır ve çok tafsilatlı bir konudur. Semayı Mevleviliğin bir töreni gibi düşünebiliriz. Biz semaya Ayin-i Şerif diyoruz mukabele diyoruz. Sema Mevlevilik içerisinde kapsam olarak küçük bir yeri işgal eder ama bugün en önde en görünür olan güncel tabiriyle vitrinde olan bir şey olduğu için akla ilk semazenlik geliyor. Asıl manevi meseleler geri kalan kısımda çok daha fazladır. Aslında bunların hepsi bir bütün. Mevleviliğin zikri semadır. Her tarikatın bir zikri bir ayini bir töreni kendine göre bazı usulleri meşkleri olur. Mevlevilikte de bu semadır ama kapsam olarak yine söylüyorum semadan ibaret bir şey değildir” diye konuştu.

aa-26359956.jpg

SEMA: RUHUN RUHA SELAMI!

Sema sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, yüce yaratıcıya olan aşk ile insanın harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan-ı Kâmil” e doğru yönelişini ifade ederken klasik anlatıda belirli disiplinler içeriyor. Semanın klasik anlatıda 7 bölüm olduğuna dikkat çeken Gültepe, “Sema Nâ’t-ı Şerif'le başlar. Nâ’t-ı Şerif Peygamber Efendimizi öven bir melodili şiirdir akabinde Ney Taksimi olur. Ney, Nefhai İlâhiyye’yi temsil eder yani ilahi nefes gibi Allah-u Teâla’nın kendi ruhundan diğer yarattıklarına üflediği ruhtur. Ardından bir Sultan Veled Devri olur. Musiki olarak bir eşref icra edilir. Sultan Veled Devri’de 3 tür olarak icra edilir. Sonrasında da selamlara geçilir. Devr-i Veledi’den sonra semazenler hırkalarını çıkartırlar. Birinci selam, ikinci selam, üçüncü selam ve dördüncü selam olmak üzere 4 bölümde beyaz tennureleriyle semayı icra ederler. Daha sonra da tekrar yerlerine gelirler. Herkes hırkasını giyer ve Kur'an-ı Kerim tilaveti okunur. Ondan sonra da dualarla gülbanklarla mukabele sona ermiş olur” ifadelerini kullandı.

1731499476191.jpg

MEVLEVİ MUSİKİSİ BİR BÜTÜNDÜR!

Mevlana Celaleddin-i Rumî, Mesnevî’ye musikiyle başlar. İlk kelimesi ‘Dinle’ olarak başlayan Mesnevi, Mevlana’nın görüşleri etrafında şekillenmiş olan Mevleviliği musikiyle yoğurmuş ‘Sema Mukabelesini’ musikiyle bütünleştirmiştir. Sema İcra edilirken Musikinin bir bütün halinde ilerlediğini belirten Gültepe, “Mevlevi Ayin-i Şerifi bir bütündür ve bunun kendi içinde bağlantılı şekilde hiç durmadan birinci selamı ikinci selamı Peşrev'den, Devri Veledi’den başlamak üzere hepsi bir akış içerisinde ilerler. Biterken son Peşrev son yörükle beraber en son dördüncü selamın sonunda bir enstrüman taksim eder. Sonra da Kur'an-ı Kerim'in başladığı anda bütün semazenler durur, herkes postuna geçer ve onu dinlemeye başlar. Mevlevi Musikisi çok kapsamlı bir konudur. Yaklaşık 50 civarında farklı makamlarda Mevlevi Ayin-i Şerif bestesi var. O gün mukabelede hangi Ayin-i Şerif icra edilecekse o zaten bir bütün halindedir. Oradaki selamlar birbirini takip eder şekilde o musiki ona göre bestelenmiştir. Bu bir formdur” dedi.

foto-16125186140.jpg

SEMA ASLINA EN UYGUN ŞEKİLDE İCRA EDİLİYOR!

Sema mukabelesinin yöneten postnişinin her ritüelinin ayrı bir anlam taşıdığını söyleyen Gültepe, “Postnişin bütün semayı idare ediyor. Bu işin manevi anlamındaki Şeyh efendisidir. Kırmızı postta durur ve bütün Sema'yı musikiyle beraber oradaki meydanı idare eder. Hem görsel maddi olarak hem de manevi olarak görünen ve görünmeyen boyutlarıyla semayı yönetir. Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu alanında ilk kurulmuş ihtisas topluluğudur. Şeklen baktığımız zaman burada yapılan sema geleneğe uygun aslına en uygun şekilde icra ediliyor. Bizim topluluğumuzun kuruluş maksadı da bu. Elbette burası resmi bir kuruluş ama geleneksel usuller de devam ettirilmeye çalışılıyor. Bugünkü yapılan sema mukabelesi 300-500 yıl öncesinin orijinal haline en yakın şekilde gelenek aktarılarak gelmiştir ve bu şekilde icra ediliyor buna çok dikkat ediliyor. Sema esnasındaki semazenlerin sayısı net değil. Bu biraz meydanın genişliği ile de alakalı Mevlana Kültür Merkezi’ndeki Şeb-i Arus törenlerinin icra edildiği meydanda yaklaşık 36 semazen sema edebiliyor. Musiki heyetiyle beraber bu sayı 70-80'leri bile bulabilir. Bizim topluluğumuzda semazenler ve müzisyenlerle beraber 64 tane sanatçı personelimiz var” şeklinde konuştu.

sema-foto5.jpg

VAKİT: ‘MUHABBET VAKTİ!’

Muhabbet vakti olarak belirlenen Şeb-i Arus törenlerine günler öncesinden hazırlanmaya başladıklarını ifade eden Gültepe, “Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu olarak çalışmalarımız zaten sanat sezonu boyunca devam ediyor. Şeb-i Arus törenlerinden hariç görevlerimiz yurt içinde ve yurt dışında devam ediyor. Topluluk olarak her daim bu işle iştigaliz ve her zaman hazır bir vaziyetteyiz. Ama Şeb-i Arus törenlerinin hazırlığı ve heyecanı daha ayrı sürüyor. Şu an topluluğumuz musiki tarafıyla semazenlik tarafıyla hazırlıklarını sürdürüyorlar. Şeb-i Arus’un hem duygusal anlamda hem de o maneviyat yüklü görevi bir başka. Provalarımız şu anda devam ediyor. Heyecanla herkes bütün personelimiz törenleri bekliyor” diye konuştu.

yzreht2ywobekomsuvlododtx9aql59fyzmbkvpa.jpg

SEMAZENİN ARAYIŞI BİTMİYOR!

Semazenlik eğitimlerinin süreyle kısıtlı olmadığını kişinin devamlı öğrenmeye açık olması gerektiğini vurgulayan Gültepe, “Semazenlerin semayı öğrenmek için bir çark eğitimi var. Biz teknik olarak yarım çark, tam çark böyle merhale merhale devam ediyoruz ve bunun yanında da gerekli olan bilgilerin de edinilmesi gerekiyor. Yani bir nevi hem semazen adayının kendisini yetiştirmesi gerekiyor hem de hocaları tarafından bir müfredatı var. Yavaş yavaş, kısım kısım yetişiyor. Süre olarak çok merak ediliyor ve soruluyor buna zaman biçmek yanlış anlaşılıyor. Bu sefer şöyle oluyor ‘Altı ay bu işe devam eden hemen semayı öğrenir’ maalesef öyle bir şey değil. Çark eğitimi 6 ay bir sene arasında kıvam buluyor ama bunun görsel ve manevi tarafıyla beraber yetişmesi elbette her işte olduğu gibi kişilere bağlı. Bir semazenin kıvamını bulması en az iki üç senede ancak oturur. Ama motamot çark hareketini ve dönüş görseli olarak hiç dışarıdan belli olmayacak şekilde her şey mütenasip; elleriyle, kollarıyla, başıyla, ayağıyla olması yaklaşık bir yılda halledilebilen bir durum. Ama dediğim gibi işin asıl meselesi onu özümsemek. O öğretiler doğrultusunda normal sosyal hayatınıza da bir şeyler katmasıyla ilerliyor ve bu ilerleyiş zaten hiç bitmiyor. Ben semaya başlayalı 30 yıl olmuş hala bir şeyler öğreniyoruz. Hala kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. O arayış bitmiyor” dedi.

foto-16125188460.jpg

İNSAN HEP DEVAM ETSİN İSTİYOR!

Bir semazenin dönerken ne hissettiği sorusuna verilecek yeterli bir cevabın olmadığını söyleyen Gültepe, “‘Sema nedir?’ sorusuna cevap vermek bireysel anlamdaki yaşadığınız duyguları anlatmak biraz zor. Yıllardan beri çok soruluyor ‘Sema ederken ne düşünüyorsunuz?’ diye bunu merak etmek çok doğal bir şey ama orası çok özel bir alan ve onu anlatmak çok güç. Açık konuşmak gerekirse sahte kelimelerle anlatmamız lazım. Böyle bir şey değil. Mahrem bir alanınız gibi düşünün. Ama genel itibariyle elbette ki bir safa; bir zevk hali. Hissettiğiniz duygular o andan ibaret kalmasın diye bir yakarış hali. İnsan hep devam etsin istiyor ama öyle olmuyor çok keyifli bir an. Geri kalan kelimelerin hepsi bir şey söylemek için olur” cümlelerine yer verdi.

konya-mevlana-muzesi-1-kopya.jpg

HZ. MEVLANA DÜNYANIN DÖRT BİR TARAFINDA ANILIYOR

Sema Ayin-i Şerif’e ünü sınırları aşan hayranlığın Hz. Mevlana'nın kendisinin şanından kaynaklandığını ifade eden Gültepe, “Sema yurt içinde ve yurt dışında çok ilgi görüyor. Çocukluk yaşlardan beri biz bu sahanın camianın içerisindeyiz ve bu sayede de çok fazla yurt içinde yurt dışında göreve gittik ve gördük ki çok seviliyor. Anlamakta ve anlatmakta çok zorlanıyoruz insanlar yüzyıllardır ilgiyle takip ediyor. Bu manevi atmosferin şahıslarla ya da bizim işimizi çok iyi yaptığımızla da alakası yok. Şöyle düşünüyorum bu tamamen Hz. Mevlana'nın kendisinin şanından manevi saltanatından kaynaklanan bir durum. Bunu çok yakinen yaşıyoruz. Her zaman da buna şükrediyoruz. Bu hakikaten muazzam bir şey. Dünyanın dört bir tarafında bu iş yapılıyor ve insanlar o kadar ilgiyle izliyor ki ve bundan kendine bir şeyler anlamlandırıyor ve belki de kendi hayatını tamamen değiştirecek şeylere vesile oluyor. Biz bunlara da çok şahit olduk. Bu güzelliğin bu muazzam sahanın içerisinde bulunmak bizi her zaman çok mutlu ediyor ve buna da çok şükür ediyoruz” şeklinde konuştu.

img-3280.jpg

TOPLULUĞUMUZ YOĞUN BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIYOR!

Sema eğitimiyle ilgili diğer illerden talep oluştuğunu ancak zaman ve koşullar uygunsa eğitim verildiğini dile getiren Gültepe, “Topluluğumuzun ana programı sema mukabelesi ama bunun yanında Türk Tasavvuf Müziği konserlerimiz oluyor. Türk Müziği, Klasik Türk Müziği konserlerimiz oluyor. Bunlar her ay periyodik olarak devam ediyor. Bu alanda da topluluğumuz yoğun bir şekilde icralar yapıyor. Bizim sanat kurulumuz var diğer illerden sema eğitimi ile ilgili talep olursa değerlendiririz. Topluluğumuzun sanat yönetmeni var. Eğer amacı kapsamı oradaki ortamı vesaire kriterleri uygunsa bunda faydalı olacağına kanaat getirirsek böyle bir iletişim işbirliği halinde olabilir. Ama çok fazla yapılan bir şey değil” şeklinde konuştu.

-Büşra KÖSE