Konya kara hasret kaldı!

Konya kara hasret kaldı!
 İnternet Editörü
Konya, bu kış mevsiminde alışılmadık bir sessizlik içinde. Kar, yerini alamadığı gibi, yağmur da gökyüzünde kaybolmuş durumda. Uzmanlar ise bunların bir kuraklık sinyali olduğunu vurgularken böyle giderse Konya’nın susuz kalabileceğini söylüyorlar

Konya, tipik kış manzaralarından uzak bir dönem geçiriyor. Kar yağışının yılın bu dönemlerinde etkisi aldığı Konya merkezde henüz kayda değer bir yağış gözlenmedi. Bunun yanında soğuk havanın etkisiyle hissedilen hava kuruluğu, doğadaki su döngüsünü olumsuz etkiliyor. Bu durum, çiftçiler için endişe kaynağı olurken, şehirdeki su kaynaklarının durumu da merak konusu. İnsanlar, havanın ne zaman yüzlerini güldürecek bir kar ya da yağmurla buluşacağını umutla bekliyor. Doğanın dengesi için yağmurun, karın ve güneşin bir arada olması gerektiğini hatırlamak, bu bekleyişin anlamını derinleştiriyor. Konuyla ilgili Konya’nın Sesi Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Çevre Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı İlker İrioğlu, “Konya’da iklim değişti. Yağışlar azaldı. Çocukluğumuzdaki kar yağışını artık görmüyoruz. Herkesten duyduğumuz bu sözler, Konya’da ve ülkemizde son 40 yılda çokça duyduğumuz iklim değişikliğinin bir sonucudur. Konya merkezi, coğrafi yapısından dolayı ilçelerine göre yağışı az alıyor. Beşeri sebeplerden dolayı dünyaya verdiğimiz tahribatlarla ise yaşadığımız iklim değişikliğinin sonucu yağışlar azalıyor, kuraklık yaşanıyor, zaman zaman aşırı yağışlarla seller meydana geliyor. Kuraklık ve sel tezat görülse de aslında iklim değişikliklerinde birlikte gördüğümüz sonuçlardır” diye konuştu.

“KONYA ÇÖLDEYMİŞ GİBİ SUSUZ KALABİLİR!”

Konya’nın da bulunduğu İç Anadolu ikliminin karasal iklim olduğunu kaydeden İlker İrioğlu, bu iklimde yazların sıcak ve kurak, kışların soğuk ve yağışlı geçtiğini aktardı. İrioğlu, “Konya’da 1929-2023 yılları arasında yapılan ölçüm sonuçlarına göre en yüksek sıcaklık 40,9 derece, en düşük sıcaklık -28,2 derece olarak ölçülürken, ortalama en yüksek sıcaklık 18 derece olmuştur. Ölçüm sonuçlarına bakıldığında, birden bire çöl iklimi yaşayacağız sonucunu çıkaramayız. Bilim adamlarının ölçüm ve incelemeleri dünyamızın son yüzyılda 1 derece daha ısındığıdır. Bu durum geleceğimiz için büyük bir sorun. Tedbirler alınmazsa torunlarımız ve onların çocukları için gelecek iyi olmayacak. Bununla birlikte alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, su kaynaklarını bu kadar bol harcamaya devam edersek önümüzdeki 10-20 yıl içerisinde Konya sanki çöldeymiş gibi susuz kalabilir. Korkarım ki yıllardır Konya havzasına su taşımak için yaptığımız projelerle taşıyıp getirecek su da bulamayacağız. Onun için kaynaklarımızı korumaya ve en az tüketen toplum olmaya daha çok önem vermeliyiz” diye konuştu.

whatsapp-gorsel-2025-01-07-saat-17-30-52-13cf7999.jpg

“BİLİM ADAMLARI UYARMIŞ, GEÇ KALDIK”

Çevre ve iklim açısından bundan 40-50 yıl önce endişelenildiğini anımsatan İrioğlu, bilim adamlarının bu konuda çok fazla uyarıda bulunduklarını belirtti. İrioğlu, “Artık biz o aşamayı geçtik. Kirlenmiş ve faaliyetlerimizle daha çok tehdit altında olan dünyamızda yaşıyoruz. İklim değişikliğinin etkilerini bizzat görüyoruz. Bu sebeple daha hızlı bir şekilde daha kötüye gitmemek için tedbirler alma zamanımız geldi. Şu an hâlâ almamız gereken tedbirler zorumuza gidiyor. Belki pahalı buluyoruz. Örneğin gri su toplama sistemlerinin yapılması ihmal ediliyor. Halbuki yağmur sularını ve kullanım sonucu oluşan gri suları tekrar kullanabilmek için şebekeler tesis etmeliyiz. Bir gün temiz su bulamadığımızda atık suları arıtmak için şartlar daha da zor olacak. Bol sanıyoruz ama dünyadaki suların sadece yüzde üçü kullanılabilir tatlı sudan oluşuyor” şeklinde konuştu.

“KONYA’DA ÇOK SU TÜKETEN TARIM BİTKİLERİNDEN KAÇINILMALI”

İrioğlu, konuyla ilgili bazı tavsiyelerde bulunarak şunları söyledi: “Tüm dünyada olduğu gibi Konya’da da iklim değişikliğinin etkilerini görüyoruz. Sıcakların artması, yağışların azalması, kuraklığın artması gibi etkileri yaşıyoruz. Doğal kaynakların insanların faaliyetleri ile hem hızlı tüketilmesi hem de kirletilmesi bu süreci hızlandırıyor. Doğal kaynaklarımızı, suyumuzu, havamızı sınırsız gibi tüketmemeliyiz. Tüketimlerimizi azaltmak, üretimi azaltır. Böylece kaynakları ve ham maddeleri az kullanmakla beraber üretim sırasında oluşan su, hava kirliliği, atıklar azalmış olur. Toplu taşımayı kullanarak araç kullanımı azalırsa hem trafik rahatlaması hem de egzoz emisyonlarını azaltırız. Isınma ve sanayide temiz enerjiye, doğal gaza hızla geçilirse emisyon kirlilikleri azalır. Konya’da tarımda çok su tüketen tarım bitkilerinden vazgeçilmeli. Karapınar bölgemizde yeraltı sularının hızlı tüketimi su kaynaklarımızı tükettiği gibi obruk oluşumlarının da en büyük sebebidir. Sonuç olarak tasarrufa önem vermeliyiz.” •TUBA KAYA