Konya İçin Kırmızı Alarm Zilleri Çalıyor!
Yağışların azlığı ve kuraklık Türkiye'yi etkilemeye devam ediyor. Tarımın başkenti olarak bilinen Konya Ovası'nda ise başta Karapınar ilçesi ve çevre ilçeler ile illerde yer altı su kaynaklarının kullanımı arttıkça obrukların oluşumu her geçen gün çoğalıyor. Konya Ovası’nda iklim değişikliği ve şuursuz tarımsal sulama nedeniyle yer altı su seviyesinde geçtiğimiz aylarda 20 metreye kadar düşüşler kayıtlara geçti. Konya'da 2022 yılı sulama sezonunda, 2 milyon 300 bin 140 dekar tarım arazisi sulandı. Arazilerde sulama yapılan kayıtlı kuyu sayısı 40 bin civarındayken, bu rakamların 3 katı kadar ise kayıt dışı sulama kuyusu bulunuyor. Kayıt dışı kullanılan kuyuların takibi yapılamaması ve vahşi sulama sonrası yer altı su kaynaklarında 50 metreye kadar çekilme meydana gelirken, Ovanın kuzey bölgesinde ise 400 metreye kadar açılan kuyulardan su çıkmadığı belirlendi.
“KURUMLARA EYLEM PLANI OLARAK ÇEŞİTLİ GÖREVLER DÜŞMÜŞ VAZİYETTE”
AFAD'ın Konya’da obruk riski araştırmaları projesinin sonucu çalıştayın yapıldığını anlatan Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Bütün kurumlardan, paydaş kurumlardan, katılımcıların olduğu en sonunda eylem planları oluşturuldu. Eylem planları içerisinde obruk oluşumuna neden olabilecek olan doğal jeolojik faktörleri kontrol edemiyoruz. Yani litolojidir, kayaların türü yeraltı suyunun yapısı bunları kontrol edemiyoruz. Kontrol edilebilecek tek bir şey var yeraltı su kullanımı. O nedenle kurumlara eylem planı olarak çeşitli görevler düşmüş vaziyette. Örneğin AFAD bu işi kamuoyuna tanıtırken öte yandan Devlet Su İşlerimiz tarımla ilgili bütün kurumlarımız, kuruluşlarımız suyun daha tasarruflu ve verimli kullanımıyla ilgili çözümler üretmesi gerekiyor. Burada havza içerisinde çok yoğun bir şekilde bulunan kontrolsüz bir şekilde açılmış olan kuyuların sayısının azaltılması ve bunların kayıt altına alınmasıyla ilgili bir takım radikal adımlar atılması gündemde şu anda” dedi.
“YEREL SUYUNA ULAŞMAK İÇİN 500 METRELİK KUYULAR KAZILMAYA BAŞLANDI"
Bölge içerisinde zaten uzun zamandır devam eden bir kuraklık yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Arık, “Bu kuraklık oldukça can yakıyor. Sene içerisinde yine bir havza içerisinde yeraltı sularımızdaki düşümler devam etti. Kimi yerlerde yerel suyuna ulaşmak için 500 metrelik kuyular kazılmaya başlandı. Bu ciddi bir sorun. Çözüm için de yerel suyu kullanımı kontrol altına alınması lazım. Burada tabii Tarım Bakanlığımızın ilgili tarımla ilgili kurumlarımızın, kuruluşlarımızın, çiftçilerimizin mutlaka önlem alması gerekiyor. Bu noktada havzanın su varlığına göre tarımsal üretim modellerine geçilmesi, havzadaki bu yoğun yerel suyu talebi olan bitkilerin zaman içerisinde belki daha su tüketen bitkilerin eğrilmesi, havzada su talebi yüksek tarımsal faaliyetlerin yanında hayvancılık faaliyetlerinin de daha çok küçükbaş hayvancılığa doğru özendirilmesiyle ilgili birtakım tedbirler alınması gündemde. Bununla birlikte bölge içerisinde yer yoğun kullanacak olan çiftçilerimizin de daha bilinçli sulamaları için, eğitim çalışmaları, bunların teşvik edilmesi ya da yönlendirilmesiyle su kullanımının hem azaltılması, hem de meclis sokağının tasarruflu olması çalışmalar yürütülüyor” ifadelerini kullandı.
“BU NOKTADA DA HERKESE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR”
Havzalar arası su transferi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Arık, “Bölge içerisinde zaten bir transfer projesi mavi tünel projesi herkes biliyor. projeyle ovaya girecek olan 400 milyon metreküplük bir suyumuz var. Bunun önemli bir bölümü Büyükşehir Belediyemizin içme suyu olarak kullanılacak. Geri kalan kısmı da tarım kesiminin faydasına sunulacak. Onun dışında Yukarı Göksu Odası'ndan bir başka su projesiyle yine Beyşehir bölgesinden gelecek olan yine o bölgeden gelecek olan önemli bir su kaynağımız var. Bunun dışında komşu havzalarda bulunan su fazlasının özellikle ihtiyaç dışı zamanlarda ovaya aktırma gibi birtakım çalışma yapılmış olmasına rağmen şu anda çok projeler ortaya çıkmıyor. Dolayısıyla havza kendi içerisinde, kendi iç dinamikleriyle dengeye gelmek durumunda. Yağış son dönemlerde oldukça yetersiz olarak geliyor. Bunun tersine sıcaklık yüksek, buharlaşma yüksek, su kaybımız yüksek bu nedenle mevcut suyumuza göre adım atmamız gerekiyor. Bu noktada da herkese önemli görevler düşüyor” şeklinde konuştu.
“YER ALTINDAKİ BU SU VARLIĞIMIZ SONSUZ BİR KAYNAK DEĞİL”
Konya'da 1960'lı yıllardan itibaren yeraltı su kaynaklarının kullanılmaya başlandığını belirten Prof. Dr. Arık, “Havza içerisinde yerel suyun yoğun kullanılmaya başlandığında 1970’li yıllardan itibaren süreç sürekli yerel suyun aleyhine işledi. İlk yıllarda, yılda birkaç santimlik düşümler çok dikkate alınmıyordu ama özellikle 1980’den sonra gözle görülür düşümler yaşanmaya başladı. 2000’li yıllardan sonra bu artık metrelerle ifade edilmeye başlandı. 2015 yılından itibaren yıllık birkaç metrelik düşümler bazı yıllar kuyulardaki mevsim başı ve mevsim sonu ölçümlerde neredeyse 20 metrenin üzerinde düşümler ortaya çıktı. Bunun anlamı şu; biz yaklaşık 70 yıllık periyod boyunca sürekli su kullanıyoruz. Yer altındaki bu su varlığımız sonsuz bir kaynak değil, söylediğimiz gibi yağışlardan dolayı ciddi bir su azlığı yaşıyoruz. Mevcut potansiyeli kullanıyoruz. O nedenle Konya Kapalı Havzası'nın bazı bölgelerinde artık yeraltı suyu da bulunamıyor. Kuyu kazılmasına rağmen o nedenle bölge içerisindeki yağışların da artması için belki tedbirler alınması gerekiyordu ama esasen mevcut suyumuzun daha dikkatli, verimli ve tasarruflu kullanılması gerekiyor. Yani kabaca özetlemek gerekirse 70’li yıllardan, günümüze Havza içerisindeki yerel suyu düşümü toplamda 50 metrenin üzerinde ortalama olarak. Bu Konya Kapalı Havzası boyutunda düşündüğümüz zaman Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde'yi kapsıyor oldukça büyük bir su potansiyeli demektir. Yerine de koymamız şu aşamada, şartlarda oldukça güç olduğu için bir mevcut varlığımızı, dikkatli kullanmak gerekiyor” diye konuştu.
Kaynak:İHA