Her Doyuran Baba Değil!
Ebevenylerin çocuğun ilk öğretmeni olduğunu söyleyen Uzman Aile Danışmanı Miyasenur Duysak, “Aile, bir çocuğun, yaşamındaki deneyimlerinin, gelişiminin ve her şeyden önce toplumsal anlamda kimlik kazandığı önemli bir ortamdır. Bu sebeple anne ve babalar çocukların hayatına yön veren onların duygusal, fiziksel ve sosyal ortamlarını destekleyen ilk öğretmenleridir. Çocuğun ebeveynleriyle kurduğu ilişki onun nasıl bir birey olacağının da önemli ölçüde belirleyicisidir. Bu yüzden sağlıklı aile aynı zamanda sağlıklı bir toplum demektir” dedi.
ÇOCUK GELİŞİMİNDE BABA GERİ PLANDA KALIRSA
Çocuğun baba ile olan ilişkisinin hayatının her döneminde etkili olduğunu belirten Duysak, “Özellikle insan yaşamının ilk yıllarına bakıldığında anne ve baba arasında güvenli bağlanmanın gerçekleşebilmesi o çocuğun ilerleyen dönemdeki hayatı için de bir basamak oluşturmaktadır. Annelik ve babalık birbirini etkileyen ve aynı zamanda birbirinden etkilenen bir süreçtir. Bu yüzden tamamlanmak ve desteklenmek ister. Babanın çocuğuyla arasında kurduğu ilişki, birbirleriyle geçirdikleri kaliteli zaman o çocuğun bilişsel düzeyi içinde önemli bir anlam ifade etmektedir. Yapılan çalışmalar, babanın geri planda kalmasıyla okul başarısı arasında bir bağlantının olduğunu göstermektedir. Buna göre, babalarıyla daha sağlıklı ilişkiler gösteren çocukların akademik başarılarının yüksek olduğu, okula adaptasyon sürecinde daha az sorun yaşadıkları ve zeka seviyelerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu yüzden çocuğun gelişiminde babanın geri planda kalmaması için babalar önemli görevler düşmektedir. Baba ve çocuğu arasında güvenli bağın oluşabilmesi için ortak paylaşımlar arttırılmalı ve her iki tarafa da sorumluluk yüklenmelidir. Etkileşimin güçlendirilmesi adına baba ve çocuk dostu etkinlikler düzenlenmeli bu etkinlikler fiziksel aktivitelerle desteklenmelidir. Her şeyden önce ataerkil toplumun bakış aşısından çıkılmalıdır. Çocuk bakımı yalnızca annenin sorumluluğu altında olan bir süreç değildir. Anne ve baba ortaklaşa olarak bu süreci götürmeli ve birbirlerini desteklemelidir” şeklinde ifade etti.
ÇOCUĞUN KARAKTER GELİŞİMİNDE BABANIN ETKİSİ
Baba ile çocuk arasındaki ilk 7 yılda kurulan ilişkinin önemli olduğunu vurgulayan Miyasenur Duysal, “Karakter kişilik yapısının önemli bir temsilidir. Bu yüzden çocuk dünyaya gelmeden önce genetik kodlarla belirlenir ve çocukluk döneminde tamamlanmış olur. Çocuk gelişimi açısından fazlaca kullanılan “7 Çok Geç” sloganı bu sebeple çok doğru anlamda kullanılmaktadır. Bu yüzden yaşamın ilk 7 yılında karakterin oturulması için yatırım yapılmalıdır. Çocuğun karakter gelişimiyle ilgili yapılan somut çalışmalara bakıldığında “ karakter gelişimininde” babanın kritik bir öneme sahip olduğu görülmüştür. Ebeveynlerin en önemlisi de babaların çocuklarıyla birlikte etkili ve güzel bir biçimde vakit geçirebilmesi, birlikte paylaşımlarda bulunarak evde güven ortamının sağlanması onların sosyal, bilişsel ve duyusal gelişimlerine katkı sağladığı gibi aynı zamanda mizaçlarına da etki ederek karakter gelişimlerine olumlu katkılarda bulunmaktadır. Babanın çocuğuna karşı olan tavır ve tutumları onun sağlıklı bilişsel düzeye sahip bir birey olabilmesi için çok önemlidir. Babanın çocuğuna karşı yapıcı bir tavır sergilemesi ve çocuğunda o evde bir birey olmasının sağlanması çocuğa olumlu bir karakter olarak geri dönüş sağlayacaktır. Aile içerisinde ve sosyal ortamda, babanın çocuğuna karşı takındığı tavır ve tutumları karakterinin oluşmasını sağlayan faktörlerden biridir. Babalarıyla daha çok iletişim halinde olan ve onlarla paylaşımları olan çocuklar diğer çocuklara nazaran daha avantajlıdır” ifadelerini kullandı.
KURAL KOYAN BABA MI? OYUN OYNAYAN BABA MI?
Babaların hem kural koyması hem de oyun oynaması gerektiğini vurgulayan Duysak, “Bir evin içinde de “sınır” kavramının belirgin olması o evde kuralların olduğu anlamına gelmekedir. Ancak bu kurallar katı ve aşılamaz gibi gözükmemelidir. Kuralların ve sınırların olduğunu hissettiren baba aynı zamanda oyun oynayan baba anlamına da gelebilir. Bu yüzden bu ikisinin ortaklaşa birlikteliğiyle bir çocuğu yaklaşılmalı denge faktörü göz ardı edilmeden çocuğa yaklaşılmalıdır” diye açıkladı. -Buse Aşcı