Aileyi Tehdit Eden Her Şeyden Sorumluyuz!

Aileyi Tehdit Eden Her Şeyden Sorumluyuz!
 Muhabir
Konya Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Platformu tarafından düzenlenen Ufuk Turu sona erdi. Programda konuşan STK Platformu Başkanı Adem Ceylan aile ile ilgili programların artması gerektiğinin altını çizdi.

Konya Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Platformu tarafından düzenlenen 18’inci Ufuk Turu 4 günlük yoğun programın ardından yayınlanan sonuç bildirgesi ile sona erdi. STK Platformu Başkanı Adem Ceylan ‘Dijital Çağda Aile’ temalı 18.Ufuk Turu’nun 40 farklı ilden 300 sivil toplum temsilcisi ve farklı disiplinlerden 28 akademisyenin katkısı ile gerçekleştirildiğini ifade etti. 7 farklı oturumda dijital çağda ailenin değişimi, dönüşümü, beklentileri ve çözüm önerilerinin farklı disiplinlerden sunumlarla tartışmaya açıldığını ifade eden Ceylan şu ifadeleri kullandı:
‘Dört günlük program neticesinde bazı sonuçlar ve öneriler ortaya çıkmıştır. Bunları sıralamak gerekirse, dijital çağda ailenin maruz kaldığı sorunların çözümü sadece bireylere yüklenmemeli; kanun koyucular, sivil toplum üyeleri ve akademisyenler belirli bir ekosistem oluşturmak suretiyle çözümün paydaşları olmalıdır. Siyaset, akademi ve sivil toplum alanlarından konu ile ilgilenen uzmanların bakanlık oluşturduğu bir komisyon kurulmalı ve bu komisyon düzenli olarak aileye ilişkin süreçleri, sorunları ve çözüm önerilerini raporlamalı, nihayetinde bu raporlar politika yapıcılara sunulmalıdır. Batı medeniyetinin bir ürünü olan modern/dijital dünyaya ilişkin sorunlarımızın çözümü sorunun kaynağı olan perspektifte aranmamalı; bunun yerine kendi inanç, kültür ve değer havzamıza başvurmak suretiyle çözümler üretilmelidir. Aileye sivil bakış zorunluluk haline gelmeli, aileye devlet müdahalesi temkinli ve tedbirli olmalıdır. Devlet geleneksel ve yeni medya araçları başta olmak üzere aileye tehdit oluşturabilecek kanalların, mecraların ve oluşumların denetimi konusunda daha duyarlı olmalıdır. Aileyi ve aile değerlerini doğrudan tehdit eden dijital platformlar ve uygulamalara ilişkin yasal tedbirler alınmalı, bu noktada uluslararası örnekler takip edilmelidir. Ailenin aktörleri olan eşler arasındaki ilişkiler sadece haklar değil aynı zamanda sorumluluklar üzerinden tanımlanmalı, dijital çağda dönüşen roller bu perspektifle yeniden değerlendirilmelidir. Dijital çağda dönüşen aile rollerinin tanziminde toplumsal eşitlik ideolojisi değil adalet merkezli bir anlayış benimsenmelidir. Sosyal hak adı altında sunulan cinsel sapkınlıkların zorbalığa dönüştürülmesine ve aileyi işgal etmesine müsaade edilmemelidir. Aile üzerindeki kamu düzeni baskısı azaltılmalı ve aile hukuku sözleşme hukuku perspektifiyle geliştirilmelidir.”

AİLE İLE İLGİLİ PROGRAMLAR ARTIRILMALI

“Çocuk ve gençler için dijital ortamlara alternatif ya da dijital ortamlara ihtiyaç üretmeyecek muhitler oluşturulmalı ve bu konuda yerel yönetimler aktif rol üstlenmelidir” diyen Ceylan, “12.6284 ilga edilmeli, şiddet olgusuna çok boyutlu ve bütüncül yaklaşan yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 13.Dijital çağda aileye ilişkin sorunlar karşısında karamsarlığa ve çözümsüzlüğe düşmemeli özellikle politika yapıcılar, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileri soğuk kanlılıklarını korumak suretiyle önleyici tedbirler üzerine tutum üretmelidir. Dijital dünyaya ilişkin yaşanan mahremiyet, internet sadakatsizliği vb. sorunlara dair inanç dünyamızın yönlendirici olabilmesi için, ilgili kurumlar özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı problem odaklı tavırlar üretmelidir. Dijital medya okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı kendi kültür dünyamıza göre ders, seminer ve akademik toplantılarla yaygınlaştırılmalıdır. Mahremiyete dair ilke ve sınırlar fiziki ve dijital dünya ayrımı yapılmaksızın gözetilmelidir. Din İşleri Yüksek Kurulunun fetva sitesi güncellenmeli ve bu sitede aileye ve sorunlarına ilişkin gençlere hitap edecek düzeyde müstakil bir alan oluşturulmalıdır. Aileye, aile içi rollere, cinsiyete ve ailenin problemlerine ilişkin malumatın ötesine geçen dijital platformlar kurulmalı, bu platformlarda inanç ve değer dünyamızdan beslenen doğruluğu teyit edilmiş bilgiler sunulmalı, bu konuda ilgili kurumlar koordineli bir şekilde çalışmalıdır. Politika yapıcı ve kanun koyucu kurumlar kendi ürettikleri yayınlarda Batı merkezli perspektiften uzaklaşmalı, kendi kültürümüze ve değer dünyamıza başvuran politikalar geliştirmelidir. Aileye ve diğer toplumsal meselelere ilişkin akademinin, sivil toplumun ve politika uygulayıcıların bir araya gelerek istişareler yaptığı ve öneriler ürettiği toplantılar, sempozyumlar, çalıştaylar periyodik hale getirilmelidir” ifadelerini kullandı. Program aile fotoğrafı ve sertifika takdimi ile son buldu. •Gülşen Çopur

Kaynak:Konya'nın Sesi