Ahşapla Geçen 42 Yıl...

Ahşapla Geçen 42 Yıl...
 Muhabir
42 yıldır marangozluk ve mobilya sektöründe çalışan Şeref Gültaş, Rival Ahşap Mobilya atölyesinde ustalığını sürdürüyor. Yıllardır emek verdiği işini zanaat olarak gören Şeref Usta, ahşapla geçen 42 yılını Konya’nın Sesi Gazetesi’ne anlattı.

Rival Ahşap Mobilya sahibi Şeref Gültaş, 42 yıldır marangozluk yapıyor. Babasının yönlendirmesiyle marangozluk mesleğine adım attığını anlatan Gültaş, “1982'den beri marangozluk işinde çalışıyorum. Çıraklık dönemi, kalfalık dönemiyle başladım. Baba tercihiyle bu işe adım attım. Eskiden babalar nereye verirse çocuklar o yönde iş kurardı. Babamda bana ya kunduracı ya da marangoz olacaksın dedi bu mesleği tercih ettim. O gün bugündür mücadeleye devam ediyorum. Askere gidinceye kadar marangozlar sanayisinde Veli Çetin ustanın yanında çalıştım. Askerden sonra Kaşınhanlı İsa Togay ustanın yanında çalıştım. 10-11 yıl kadar da Kombassan Mobilya atölyesinde çalıştım. 2004 yılında da Rival Ahşap Mobilya dükkanını açtım” dedi.

Atölyesinde üretilen işleri anlatan Gültaş, “Faaliyetlerimizin hepsi ahşap üzerine komple merdiven, kapı, dekorasyon işleri, mobilya üretimi, mutfak, vestiyer, yüklük gibi ev ihtiyaçlarından oluşuyor. İsteğe göre üretim yapıyoruz. Ekonomik şartlar ve eleman sıkıntısı bizi zorluyor, ayakta durmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

‘YETİŞEN ELEMAN YOK’

Sanayi sektöründe eleman sıkıntısının yaşandığını ifade eden Gültaş, “Yetişen eleman olmadığı ve okullar 12 yıla çıktığı için bütün mesleklerde eleman sıkıntısı yaşanıyor sadece bizim mesleğimizde değil. Genel olarak yetişen eleman yok. Bu yüzden vasıflı usta bulmak zor. Eski çalışanlarda zaten bırakıp gidiyor. Yeni yetişen elemanda olmadığı için eline matkap, çekiç, keser alan ben ustayım diye piyasaya çıkıyor ama üretime hiçbir katkısı olmuyor. Tarifle iş yapıyor. Eski ustaların veya işletme sahiplerinin yönlendirmesiyle, çabalarıyla çalışıyorlar. Eleman konusunda zor bir dönemdeyiz. İş için gelen adamda ustalık yok. Ben ustayım diyor usta maaşı istiyor. Sanayi sektöründe işi sıkışık olan esnaflar 2-3 ay geçici bir süreyle, istenen meblağı yüksek rakamı ödemek zorunda kalıyor. Mecburiyet karşısında işe alıyor. İş bitince de eleman işine yaramadığı için işten çıkarıyor. Ama devamlılığı olan ustalarımızda işten çıkartma olayı yok çünkü işi biliyor devamlı ihtiyaç var. Sanayi düzeni böyle” ifadelerini kullandı.

‘YAPTIĞIN İŞE DEĞER VERECEKSİN’

Yaptığın işi önce kendin beğeneceksin diyen Şeref Usta, “Ahşap işiyle uğraşmak zevkli bir şey. Yaptığın işi seversen işinde başarılı olursun. Önce kendi yaptığın işi kendin beğeneceksin. Daha sonra müşterinin beğenip beğenmemesi sorunu ortaya çıkıyor. Sen beğendikten sonra müşteri zaten beğenir. Bu atmosferde yapılan işlerde bir sıkıntı olmuyor. Ama sen kendin beğenmediğin zaman müşteri de o işi beğenmiyor. Yaptığın işi kendine yaparmış gibi yaparsan bu prensipte çalışırsan hiçbir sıkıntı yaşamazsın. Biz bu işi zanaat olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

‘İŞ ALANI DARALIYOR’

Ahşaba alternatif ürünler türediğini ve bu durumun iş alanını daralttığını belirten Gültaş, “Konya'da inşaat sektörü çok geliştiği için şu anda fabrikasyon üretimler had safhaya ulaştı. Küçük çaplı işletmelerde genelde tadilat ve değişiklik istekleri olan müşterilerin ihtiyaçlarına cevap veriyoruz. Büyük çaplı işlere giremediğimiz için daire kapıları, mutfak, vestiyer, toplu yapılan inşaatlarda eksik yapılan işlerden kaynaklı mobilya yaptığımız dönemlerde yoğun oluyoruz. Ahşabın alternatifleri olan PVC ürünler, kompozit ürünler mesela demir ürünlerinden de ahşaba uyarlı malzemeler türediği için meslekte iş alanı biraz daha daralıyor. Onun için çeşitli alternatifler, üretimler, ekonomik yönden biraz daha cazip olan işler yaparak insanların ihtiyaçlarına cevap verebilmek için çaba sarf ediyoruz” dedi.

‘SEKTÖRDE USTA BULMAK ÇOK KIYMETLİ’

Vatandaşın tamir için usta bulamadığı konusunda değerlendirmede bulunan Gültaş, “Genelde piyasada esnafların tadilat, tamirat işleri için dükkanı kapatıp gitme olayı biraz külfet maliyeti oluşturuyor. Piyasada seyyar adı altında çalışan montaj elemanlarımız var. Bu tarz montaj elemanlarını müşterilere yönlendiriyoruz onlar serbest çalıştıkları için belli bir ücret karşılığında anlaşıp ihtiyaçlarını görüyorlar. Müşterinin 3-4 saatlik bir işi oluyor giden usta serbest çalıştığı için bir yevmiye ücret talebinde bulunuyor o da maliyeti yükseltiyor. Çünkü usta o gün işinden geri kalacağını düşünüyor. Başka yerde iş yapsam daha fazla para alırım diye düşünüyor. Müşteriye bunu anlatmakta sıkıntı çekiyoruz. Ekonomik şartlarda mazot fiyatları da çok yüksek olduğu için bir insan bir yere, montaja veya tadilata kendi arabasıyla gitse yakıt masrafı da ister istemez insanların boynunu büküyor. Esnafı ölçü için çağıran müşteriye uzak mesafeler için esnaf ‘Gelip beni al, işe bakalım geri dükkana bırak’ diyor çünkü işi alıp almayacağı belli değil. Bunu da herkes karşılamadığı için sıkıntı oluyor” ifadelerini kullandı.

‘ZAMLAR ESNAFIN BOYNUNU BÜKÜYOR’

Pandemi döneminde yurt dışına ihracat arttığı için iç piyasada malzeme bulma sorunuyla karşılaştıklarını anlatan Gültaş, “Malzeme bulmakta günümüzde pek sorun yok. Koronavirüs döneminde malzemelerde biraz sıkıntı yaşandı. Hatta Türkiye dışından Türkiye’ye malzeme siparişi verenler oldu. O dönemde yurt dışına ihracat daha fazla yapıldığı için iç piyasaya malzeme verilmedi. Onun haricinde şu anda malzeme bulmakta bir sorun yok. Ama malzemelere gelen zamlar, kiralara gelen zamlar, elektrik, su, vergi, işçi maliyetleri, devlet kademesindeki artışlar ister istemez her boyutta düşündürüyor” dedi.

‘DEVLETİN POLİTİKASI İŞLERİ AZALTTI’

Devlet politikası gereği ödemelerde taksit kısıtlaması ile yapılan işlerin azaldığını aktaran Gültaş, “Devletin politika şartlarına göre kredi kartlarına yapılan taksitlere yüzde 10, yüzde 15'e varan vade farkı uygulaması yapılıyor. Bu da iş yaptıracak olan insanların tercihini ileriki zamana atıyor. Müşteri işi kredi kartıyla yaptırırsa 10 bin liralık bir işe 11-12 bin lira para ödemesi gerekiyor. Müşterinin ekonomik boyutta nakit vermesi zaman alıyor. Bugünün şartlarında mobilya sektöründe bile tek çekimde vade farkının alındığı bir dönemde yaşıyoruz. Daha önce böyle bir şey yoktu. Kredi kartına talep çok fazlaydı. Taksitli işler 9 taksitten aşağı değildi. Vade farkı olmadığı için iş yaptırırken kimse pek fazla zorlanmıyordu. Kredi kartı harcamaları, taksitlerin düşmesi son seçimlerden sonra başladı. Bu da müşteriye yansıyor” diye konuştu.

‘MÜŞTERİLERİMİZLE İLİŞKİMİZ GÜVENE DAYALI’

Müşterileriyle ilişkisinin karşılıklı güvene dayalı olduğunu söyleyen Gültaş, “Müşterilerle olan ilişkilerimizde öncelik güven ilişkisine dayalı. Bugüne kadar yapmış olduğumuz alışverişlerimizde evrak, çek senet olayları olmadı. Ama kredi kartı bizim için çekten senetten daha önemli. Müşteri kredi kartını çektiği zaman o borcundan kurtuluyor bizim de bu ay ödeme geldi, öbür ay ödeme gelmedi, taksit ödendi mi ödenmedi mi diye bir endişemiz olmuyor. Sadece nakit sıkıntısına sebebiyet veriyor. Hepsini karta çektiğimiz zaman, malzeme alırken, dükkandaki çalışan işçinin maliyetleri, elektrik, su gibi giderlerimizi karşılamada zorlandığımız dönemler oluyor. Bazen müşteri geliyor, ben bütün ödemeyi kartla yapacağım diyor. Hiç nakit ödeme yapmak istemiyor. Bu bize sıkıntı veriyor” dedi.

İşin yetişme durumunda müşterilerle bazen ortak noktada buluşamadıklarını söyleyen Gültaş, “Eleman sıkıntısı olduğu dönemlerde gelen işleri yetiştiremeyeceğimiz için işi vereceğimiz süre uzun oluyor bu durum iş kaybına sebebiyet veriyor. Maliyeti yüksek eleman çalıştırarak müşterilerin ihtiyacını karşılamaya uğraştığımız zaman bize masrafı fazla oluyor. Ödeme kısmı müşterilerle söz üzerine yapıldığı zaman bazen müşteri bir ay ödemezse herhangi bir yaptırım, caydırıcı bir karar olmadığı için aksamalar oluyor. Bu geçmişe dönük bir alışveriş sistemi olduğu için insanlar bu ay ödeme durumu yoksa idare etme pozisyonuna giriyor. Ödeme 2-3 ay aksadığı zaman sıkıntı doğuyor. Onun dışında müşterilerle sorun yaşamıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘STAJ SÜRESİ UZATILMALI’

İşletmelerin sanat okullarından gelen stajyerlere ihtiyacı olduğunu ve staj süresinin yetersiz kaldığını ifade eden Gültaş, “Eleman noktasında sıkıntı çekiyoruz stajyer bari çalıştıralım diye düşünüyoruz. Bazı işletmeler stajyer alabiliyor, bazı işletmeler alamıyor. Bize her sene bir tane stajyer geliyor. Gelen stajyer ‘Ben bu işi yapmayacağım abi’ diyor. ‘Madem yapmayacaksın niye buraya geldin?’ diyoruz. ‘Mecbur okula gittiğim için, okulu bitirmem lazım bende bu bölümü seçtim’ diyor. Anlatıyoruz; bir tornavida tutmak, bir matkap tutmak, bir çivi çakabilmek veya bir evde bir dolap kapağını ayarlayabilmek herkesin gündelik hayatında olan ihtiyaçlarıdır. Bu işi öğrenmesen bile bunları öğren kendine faydası olur diyoruz. Gelecekte her işe usta çağırmamak adına bile olsa bir şeyler öğrenmesi lazım. Ama bunu yeni nesil gençlere anlatamıyoruz. İlk dönemlerde bunu çok sıkıntı olarak görüyoruz. Sene sonuna doğru o da anlıyor bir şeyler öğrenmesi gerektiğini ama okul bitiyor. Bir yılda çocuk hiçbir şey görmüyor okulda belki bir şeyler anlatıyorlar ama uygulamalı olarak bir şey görmediği zaman okuldaki gördüğü ders ezberde kalıyor. Madem bu çocuklar yetişecek, en az üç yıl meslek dallarında staj görmesinin daha makbul olacağını düşünüyoruz. Çünkü çocuklara anlatıyoruz zaman teknolojik çağı, CNC çağı. Kendinizi geliştirirseniz, sektörde yetişen usta yok yarının aranan ustaları siz olacaksınız. Ustalık kıymete binecek. Bizlerden geçti artık ama sizler için bunlar elzem diye söylüyoruz” dedi.

‘USTA SIKINTISI HER YERDE’

Yurt dışında yaşanan usta sıkıntısından dolayı Avrupa’ya iş yaptıklarını belirten Gültaş, “Avrupa'da usta bulamadıkları için biz yeri geliyor buradan iş gönderiyoruz. Neden? Usta yok, fiyatlar çok yüksek. Kanada'ya, Fransa’ya ve Almanya’ya mobilya gönderdik. Türkiye yurt dışı piyasasına göre biraz daha ekonomik ama Türkiye şartlarında fiyatlarımız müşteriye pahalı geliyor. Biz kendimiz esnaf olarak dışarıda başka bir iş yaptırdığımız zaman her şeyin pahalı olmasından dolayı muzdaribiz. Bizde müşterimize daha ekonomik, daha uygun şartlarda iş yapmayı isteriz ama şartlar bunu gerektiriyor. Konya’da yeterince mobilya, ahşap sektöründe esnafımız var. Çok cazip fiyat verenler çok yüksek fiyat verenler arasında ortada hak adalet dengesinde bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Müşterinin parasını alıp müşteriyi uzun vadede sözünde durmayıp mağdur etmektense sözümüzü yerine getirerek müşteri memnuniyetini ön planda tutuyoruz” şeklinde konuştu.

-Büşra GÜLTAŞ