Toksik Kavramı Aileye Etki Ediyor! En Çok Çocuklar Etkileniyor...

Toksik Kavramı Aileye Etki Ediyor! En Çok Çocuklar Etkileniyor...
 İnternet Editörü
Toksik ilişki, toksik arkadaşlık derken şimdi de toksik ebeveynlik kavramı ile dünya karşı karşıya. Peki, toksik ebeveynlik nedir, belirtileri neler, çocuklara zararları var mı?Uzmanlar toksik ebeveynliğin çocuklara istem dışı zarar verdiğini açıklıyor...

Toksik ilişki, toksik arkadaşlık derken şimdi de toksik ebeveynlik kavramı ile dünya karşı karşıya. Peki, toksik ebeveynlik nedir, belirtileri neler, çocuklara zararları var mı? Uzmanlar toksik ebeveynliğin çocuklara istem dışı zarar verdiğini açıklıyor. Peki, toksik ebeveynlik çocuklarda nasıl bir etki bırakıyor? Çocuk Gelişim Uzmanı Burcu Çiçek Yağcı, konu hakkında Konya’nın Sesi’ne özel açıklamalarda bulundu.

Son dönemde oldukça yaygınlaşan “toksik” kavramı iş, arkadaşlık, ilişki derken şimdide aile yapısına kadar girdi. Bunlardan biri de “toksik ebeveynlik” kavramı. Toksik ebeveynlik, neredeyse bütün çocukların maruz kalıp ileride kendileri de ebeveyn oldukları zaman çocuklarına yaşattığı bir durumdur. Ebeveynlerin çocuklarını hala kendinin bir parçası , bir uzantısı gibi görmesi onlara birey olarak davranmamaları onlara” kendi olma” fırsatı vermemesi olarak değerlendirilebileceğini belirtiyor. Çiçek Yağcı, “Toksik ebeveynlik aslında yeni çıkan bir kavram değildir. Önceden de hep var olan ama yeni tanımlanan bir kavram olarak düşünülebilir. Önceki dönemlerde de çeşitli ve yaygın olan aile tutumları söz konusuydu” dedi.

TOKSİK EBEVEYNLİK NEDİR?

Toksik ebeveynliğin çocuklarını hala kendinin bir parçası , bir uzantısı gibi görmesi onlara birey olarak davranmamaları onlara” kendi olma” fırsatı vermemesi olarak açıklanabileceğini ifade eden Çocuk Gelişim Uzmanı Burcu Çiçek Yağcı, “Toksik ebeveynlik, neredeyse bütün çocukların maruz kalıp ileride kendileri de ebeveyn oldukları zaman çocuklarına yaşattığı bir durumdur. Ebeveynlerin çocuklarını hala kendinin bir parçası , bir uzantısı gibi görmesi onlara birey olarak davranmamaları onlara” kendi olma” fırsatı vermemesi olarak açıklanabilir. Bu davranışları gösteren ebeveynler çocuklara yöneltilen soruları kendileri cevaplama eğiliminde olurlar. Hatta bu çocukların ileride nasıl bir insan olacağına hangi mesleği yapacağına bile karar verirler. Bir nevi çocuklarını “ kendi yaralarının yara bandı” olarak görebilirler. Bunu açıklayacak olursak anne ya da baba kendi hayatında yapamadıkları olamadıkları neyse onu çocuğa yaptırmak isteyerek duygusal tatmine erişmiş olurlar. Bunu yapmaya çalışırken de çocukların bir birey olduğunu onların duygu düşünce istek ve hedeflerini ,hayatta kendi gibi olabilme isteklerini elinden aldıklarının farkına bile varmazlar” şeklinde konuştu.

GEÇMİŞ ZAMANDA TOKSİK

EBEVEYNLİK VAR MIYDI?

Toksik ebeveynliğin yeni bir kavram olmadığının altını çizen Çiçek Yağcı, “Toksik ebeveynlik aslında yeni çıkan bir kavram değildir. Önceden de hep var olan ama yeni tanımlanan bir kavram olarak düşünülebilir. Önceki dönemlerde de çeşitli ve yaygın olan aile tutumları söz konusuydu. Bu tutumlar: Demokratik Anne Baba Tutumu. Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumu. Aşırı Baskıcı Anne Baba Tutumu. Çocuk Merkezli Tutum. İlgisiz ve Kayıtsız Tutum. Dengesiz ve Kararsız Tutum. Güven Verici, Destekleyici, Hoşgörülü Tutum. Bu tutumlar son dönemlerde eğitim düzeyinin artışına ve sosyal medya kullanımına bağlı olarak daha çok sorgulanır hale gelmiştir. Önceden de var olan toksik tutumlar demokratik ve güven verici destekleyici haricindeki tutumlardır” ifadelerini kullandı.

‘HAYATTAKİ EN ÖNEMLİ DİNAMİK: AİLEDİR’

Toksik ebeveynliğin nasıl aşılması gerektiği konusunda önerilerde bulunan, “Bu konuyu aşmak kendimizin ve yetiştirdiğimiz bireylerin psikolojik olarak sağlıklı olması adına ilk olarak empati kurabilir ve mükemmeliyet çıtasını çok yüksek tutmadan çocuklarımızı tanıyarak olduğu gibi kabul ederek, kendi özellikleriyle doğru alanlara yönlendirerek, konuşarak, dinleyerek ve en önemlisi duygusal bağ kurarak, duygularını önemseyerek adım atmak gerekiyor. Unutmamalıyız ki hayatımızdaki en temel sorunların kaynağında ailevi dinamikler yatıyor. Daha sağlıklı bireyler yetiştirmeye çabalarken her şeyden çok sevdiğimiz çocuklarımızı güzel bir şekilde hayata hazırlamak bizlere de iyi gelecek, sağlıklı bir ruh halinde mutlu olmayı sağlayacaktır. Ve son olarak çocuklarımıza “yara bandımız” gibi davranmak yerine onları bir birey olarak görüp sevgi hoşgörüyle yaklaşmak bizim düsturumuz olması gerekiyor” dedi.

Kaynak:Konya'nın Sesi