CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: SON 20 YILDA BİR ASIRLIK YOL KATETTİK
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sayıştay'ın 160. Kuruluş Yıl Dönümü Programı'nda konuştu.
"Sayıştay'ımızın üstlendiği sorumlulukları hakkıyla yerine getirdiğinden şüphe duymuyorum"
Sayıştay'ın bu gurur gününden sizlerle olmaktan memnuniyet duyuyorum. Ülkemize samimiyetle hizmet eden herkesi şükranla yad ediyorum. TBMM adına görev yapan Sayıştay'ımızın üstlendiği sorumlulukları hakkıyla yerine getirdiğinden şüphe duymuyorum. Sayıştay, her bir vatandaşımızın hakkını, hukukunu gözeten bir faaliyet gösteriyor.
"Sayıştay, hukuk devletinin temel taşlarından biridir"
Sayıştay her bir vatandaşımızın hakkını, hukukunu gözeten bir faaliyet yürütmeye çalışıyor. Binlerce yıllık devlet geleneğimizin denetim boyutunun temsilcisi olan bu kurumumuz hukuk devletinin temel taşlarından biridir. Denetimin özünü oluşturan şeffaflık ve hesap verebilirlik, modern demokratik devlet sisteminin en önemli vasıfları olarak tüm dünyada kabul görmektedir. Biz de yönetim anlayışımızın özünü oluşturan 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesini hayata geçirirken bu anlayışı geliştirecek reformlara ağırlık verdik. Bu çerçevede Sayıştay'ımız sahip olduğu birikim, kendine verilen yetkiler ve üstlendiği misyonla kamu yönetim sistemimizde gerçekten de kilit bir role sahiptir. Sayıştay, hiçbir kamu kurumunun rakibi veya ikamesi değil, denetlediği her kamu kurumunun faaliyetlerini hukuka uygun yürütmesine rehberlik eden bir yardımcısıdır. Burası kendisi doğrudan hesap soran değil, hesap sorulmadan önceki hazırlıkları yapan, çalışmaları yürüten, malzemeleri hazırlayan bir kurumdur.
"Sayıştay'ı çıkardığımız kanunlarla daha da güçlendirdik"
Anayasamıza göre yargı yetkisiyle donatılmış Sayıştayımızı 2006 ve 2010 yıllarında çıkarttığımız yasalarla daha da güçlendirdik. Sivil-askeri tüm kamu kurumlarını, kamu iktisadi teşekküllerini, belediye şirketleri dahil kamu kaynağı kullanan her kuruluşu Sayıştay denetimi kapsamına alarak hukuk devleti ilkesine bağlılıklarını ispatladık. Sayıştay mensuplarının özlük haklarında 2006 ve 2014'te gerçekleştirdiğimiz iyileştirmelerle, sizlerin çalışma şartlarını da düzelttik. Mesleki güvencelerinizi tahkim etmek suretiyle denetim faaliyetlerinizi her türlü etki ve baskıdan uzak bir şekilde yapabilmenizi sağladık. Denetimden asla kaçmadığımızın, korkmadığımızın, çekinmediğimizin en somut örneği Sayıştay Kanunu'nda ve Sayıştay mensuplarının özlük haklarında yaptığımız işte tüm bu değişikliklerdir.
"Demokrasi ve kalkınmada son 20 yılda bir asırlık yol katettik"
Sayıştay'ın 160'ıncı ve Cumhuriyet'imizin 99'uncu kuruluşunu yaşadığımız şu günlerde akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin inkar edemeyeceğine inandığım bir gerçek vardır. Bu gerçek de Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma sürecinde geçtiğimiz 20 yılda bir asırlık yol kattettiğidir. Eğitimden sağlığa güvenlikten adalete, ulaştırmadan enerjiye, spordan sosyal desteklere, diplomasiden savunma sanayiine kadar her alanda bu devrimlerin somut neticelerini görmek mümkündür. Dünyanın pek çok yerinde bize bu kadar böylesine devasa atılımları nasıl gerçekleştirdiğimizi soruyorlar. Hatta sormakla kalmayıp heyetler göndererek bizzat kurumlarımız nezdinde inceleme yaptırıyorlar. Tabii süreç böyle hızlı olunca yeni yöntemler, yeni usuller, yeni araçlar ihtiyacı da ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçtikten sonra da Sayıştay'ın denetim alanını genişletmeyi sürdürdük.
"Türkiye'nin yıkıcı değil yapıcı çalışmalara ihtiyacı vardır"
Biz birilerinin sürekli yaptığı gibi hakim savcısından polisine, üst düzey bürokratından memuruna kadar tüm kamu görevlilerini tehdit ederek kendi siyasetçimize alan açmaya asla çalışmadık, çalışmayız. Biz sorumluluklarımızı yerine getirirken devlet geleneğimizin adabına, ahlakına, usulüne aykırı bir söz söylememeye, bir tutum sergilememeye azami dikkat gösteriyoruz. Anayasal güvence altında kamu hizmetini yürütmekle görevli insanları tehdit etmek ve gücünü milli iradeden alan iktidara direnmeye çağırmak faşist ve darbeci zihniyetin yansımasından başka bir şey değildir. Kamu hizmetlerinin, yatırımların, üretimlerin, istihdamın tıkanmasından kimin fayda göreceğini düşündüğümüzde izlenen taktiğin gerisindeki sinsi amaç kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Yalan ve yanlış bilgilerle kamuoyunun meşgul edilmesinden daha tehlikelisi eksik ve çarpıtılmış bilgilerle bu işin yapılmasıdır.
"Türkiye'nin yıkıcı değil, yapıcı yaklaşımlara ihtiyacı vardır"
Türkiye'nin yıkıcı değil, yapıcı yaklaşımlara, bakış açılarına, argümanlara, siyasi projelere, küresel analizlere ihtiyacı vardır. Ağzından çıkan sözden de sergilediği davranıştan da haberi olmayan mazur tipler, ne bizim ne kamu görevlilerinin muhatabı değildir. Bunları milletimizin engin ferasetine havale ediyoruz. Biz, işimize bakacağız. Cumhurbaşkanından memuruna kadar yönetim sorumluluğu üstlenen herkesle birlikte ülkeye daha hangi eserleri, insanımıza daha hangi hizmetleri kazandırabileceğimizin gayreti içinde olacağız. Dünyanın ve bölgemizin köklü bir değişim sancısı içinde olduğu bir dönemde hepimize düşen görev, kısır tartışmalarla vakit kaybetmek değil, Türkiye'yi hedeflerine ulaştıracak adımları kararlılıkla atmaktır. Sayıştayımızın her bir mensubunun da bu anlayışla hareket ettiğine ve edeceğine yürekten inanıyorum.