CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Niğde'de partisinin grup toplantısında konuştu: (2)
NİĞDE (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisinin devlet yönetiminde iki kırmızı çizgisi vardır, vatan ve bayrak. Vatanı ve bayrağı ile sorunu olmayan herkesin başımızın üstünde yeri vardır." dedi.
Kılıçdaroğlu, Niğde Kültür Merkezi'nde partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, bütün kadınlara bir sözü olduğunu, Türkiye'de hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini söyledi.
Aile Destekleri Sigortası'nı getireceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, çiftçiye mazotu ÖTV'siz ve KDV'siz vereceklerini anlattı.
Kılıçdaroğlu, Aile Destekleri Sigortası kapsamında köylerde, kırsalda gençlerin ve kadınların sosyal güvenlik primlerini devletin ödeyeceğini, bu kişilerin zamanı gelince de emeklilik hakkına kavuşacaklarını belirtti.
Şu ana kadar üzüme dolar karşısında en düşük değerin verildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, kendilerinin doğrudan üreteni destekleyeceklerini, kaynağı doğrudan üretene vereceklerini ifade etti.
EYT konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, EYT'lilerin sorunlarını ülkeyi yönetenlere defalarca söylediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, hükümetin EYT sorununu çözeceğini söylediğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çöz kardeşim. Aradan yıllar geçti hala 'çözeceğiz' diyorlar. Bunlar çözemezler. Bunlar Türkiye'nin hangi sorununu çözdüler? Bir sorununu çözdüler ama malı götürme konusunda bunlardan mahir kimse yok. Her şeyi berbat ediyorlar. Biz altı lider bir araya geldik, demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz. Liyakati yeniden inşa edeceğiz. Sevgiyi, beraberliği, birliği yeniden inşa edeceğiz. Bakın o kadar ayrımcılık yapıyorlar ki şehitler arasında ayrımcılık yapıyorlar. 15 Temmuz şehidi, Kıbrıs şehidi, terör şehidi. Birisi fazla para alıyor, birisi az para alıyor, birisi para almıyor. Gaziler arasında ayrım. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda göreceksiniz, şehitler, gaziler arasında asla hiçbir ayrımcılık yapmayacağız. Şehit bizim şehidimiz, gazi bizim gazimizdir. Cumhuriyet Halk Partisinin devlet yönetiminde iki kırmızı çizgisi vardır, vatan ve bayrak. Vatanı ve bayrağı ile sorunu olmayan herkesin başımızın üstünde yeri vardır."
- "Hepimiz vatanımızı ve bayrağımızı seviyoruz"
Suriye konusunda da açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, daha önce "Suriye'de bizim ne işimiz var?" sorusunu sorduğunu anlattı.
"Suriyelilerle niye kavga ettik?" diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Suriye'de 33 askerimiz şehit edildi, vuran Rusya'ydı. Devleti yöneten Erdoğan 33 şehidimizin olduğu hafta nefesi Moskova'da aldı. Bizden özür dilenmesi gerekirken biz onun ayağına gittik. Niçin? Milleti gaza getirdiler, 'asarız, keseriz, gidiyoruz Emevi Camisi'nde 24 saat içinde namaz kılacağız' vesaire. Bir baktık ki 3 milyon 600 bin Suriyeli bize gelmiş. Biz gidecektik, onlar buraya gelmiş. Şimdi 'göndermeyeceğiz şunu, bunu' diyorlar. Bu kardeşiniz söz verdi, en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi, onların özgür iradeleriyle kendi ülkelerine göndereceğiz. Buranın, Orta Anadolu'nun, Türkiye'nin güçlü bir milliyetçi damarı var, bunu biliyorum. Çünkü hepimiz vatanımızı ve bayrağımızı seviyoruz. Vatanımız ve bayrağımız için yapmayacağımız hiçbir şey yoktur. İki değer bir anlamda hepimizin ortak değeridir."
- "Devlette liyakat esastır"
Dış politikanın milli olması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, çünkü Türkiye'yi ilgilendirdiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, geldikleri noktada dış politikanın milli değil, şahsi hale getirildiğini öne sürerek, şunları kaydetti:
"Bizim devletimizin geleneğinde, devletten bir yetkili bir yabancı ile konuştuğunda mutlaka onun tutanağı tutulur ve devletin arşivine konulur. Devlette devamlılık vardır, yeni gelen iktidar daha önceki iktidarlar neleri görüştüler onlara bakarlar ve ona göre politika geliştirirler. Şimdi dış politikada gidip konuşuyorsunuz, Biden'la, Putin'le konuşuyorsunuz, Dışişleri Bakanlığından kimse yok. Niçin yok? Bu bakanlığı biz ne için kurduk? 'Ben varım ya' diyor. Hepimiz faniyiz. Orada senin ne konuştuğunu biz nereden bileceğiz. Hangi vaatlerde bulunduğunu nereden bileceğiz. Şahsileştirilen bir dış politika sadece bugün değil, yarın da bize büyük zararlar verir. Dış politikanın kendine özgü bir dili vardır. Diplomatik dil denir buna. Dış politikada başka bir ülkeye hakaret edilmez. Başka bir ülkeye hakaret ettiğiniz zaman işi toparlayamazsınız. İçeride kavga edebiliriz, birbirimize ağır laflar edebiliriz ama bir araya gelir barışırız. Dış politikada söylediğiniz bir söz ilgili devletin bütün vatandaşlarını kapsadığı için, o ülkenin vatandaşları da itiraz ederler. Dış politikadaki bir yanlışlık derin izler bırakır. O nedenle dış politikada büyükelçiler sıradan insanlar değillerdir. Büyükelçi olmak için en alttan başlayıp en yukarıya kadar 15-20 yıl dış politikada ve değişik ülkelerde deneyim kazanmak demektir. Şimdi bir soru, rüşvet alandan büyükelçi olur mu? Rüşvet alandan büyükelçi tayin ederseniz, tayin ettiğiniz ülkede o adamın rüşvetçi olduğu bilinir. Siz o adamın devletin sırlarını parayla satmayacağını nereden biliyorsunuz? Devlette liyakat esastır. Eğer siz liyakati atar rüşvetçiyi büyükelçi tayin ederseniz düne kadar dış politika konusunda tek bir yazı yazmamış, tek bir makale okumamış insanları büyükelçi tayin ederseniz, Türkiye'yi zor duruma sokarsınız."
- "Mısır'la ilişkilerimizin bozulması bizim aleyhimizedir"
Mısır'ın Orta Doğu'nun kilit taşı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Mısır'la ilişkilerimizin bozulması bizim aleyhimizedir. Doğu Akdeniz Gaz Forumu kuruldu, yedi devlet var orada. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti orada yok. Neden? Akdeniz'e en büyük kıyısı olan ülkelerden biri biziz. Ne kadar büyük şeyler kaybettiğimizi biliyor musunuz ama onların hepsini Allah'ın izniyle telafi edeceğiz. Bütün kaybettiğimiz alanları geri alacağız. Uzlaşmayla, diplomatik dille, Türkiye'nin büyüklüğünü, saygınlığını, köklü bir devlet olduğunu, geleneklerine sahip olduğunu, bütün ülkelere, komşularımıza eşit mesafede olduğunu, hiç kimseyle kavga etmek gibi bir niyetimizin olmadığını anlatarak, herkesi kucaklayarak yeniden Türkiye'yi ayağa kaldırmak zorundayız. Aksi halde çok şey kaybederiz."
(Sürecek)