Kılıçdaroğlu: Teröre karşı durmak insanlık görevidir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Meclis'in yeni döneminin hayırlı olmasını diledi.
CHP olarak görüşü, kimliği ve inancı ne olursa olsun, adalet ve huzur isteyen herkesin yanında olacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bundan bütün vatandaşlarımın emin olmasını istiyorum. Bizde ayrılık gayrılık yoktur. Bu çatı altında adalet olsun istiyoruz. Vatandaşın beklediği yasaların çıkmasını istiyoruz. Bu çatı altında 'Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda (TMSF) yolsuzluk yapanlar hakkında, soruşturma ve kovuşturma açılamaz.' diyen bir kanunun çıkmasını asla istemiyoruz. Adalet, hak istiyoruz." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, geçen pazar günü Ankara'da terör saldırısı olduğunu ve iki polisin yaralandığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kayseri'de şehit edilen veteriner kardeşimize de Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu ülke terörden çok çekti. Teröre karşı durmak hepimizin ortak görevidir. Terör nereden gelirse gelsin, teröre karşı mücadele etmek de bir insanlık görevidir. O nedenle teröre karşı ortak tepki vermek, vatandaş olarak hepimizin temel görevlerinden birisidir. Pazar sabahı Sayın İçişleri Bakanı'nı aradım, olay hakkında bilgi aldım. Öncelikle ivedilikle müdahale eden ve teröristlerin amacına ulaşmasına engel olan, yaralanan ve orada görev yapan ve yaralanmayan bütün emniyet mensuplarına da teşekkür etmek bizim görevimizdir. Onlara yürekten teşekkür ederiz. İçişleri Bakanı'nı uyuşturucu baronlarıyla ve çetelerle yaptığı mücadele dolayısıyla tebrik ediyorum."
Dün akşam kendisini çok üzen bir haber aldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Yusuf Kerim, 6 yaşında. Yusuf Kerim amansız bir hastalığa yakalanmıştı, hastalandığı süre içinde annesi hapisteydi. Ben, '6 yaşındaki bir çocuk annesinden ayrılamaz.' dedim. Nihayet anneyle buluşturdular. Yusuf Kerim, dün vefat etti. Ona da Allah'tan rahmet diliyorum." ifadesini kullandı.
"FERMUAR SİSTEMİ GETİRECEĞİZ"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin "bir sorunlar yumağı" ile karşı karşıya olduğunu herkesin bilmesi gerektiğini dile getirerek, kime sorulursa sorulsun bir derdi olduğunu söyledi. "Dar bir grubun derdi olmadığını" ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Ülkemizin huzuru için hepimiz ortak mücadele vermek zorundayız. Kadın erkek eşitliğinin mücadelesini vermek zorundayız. CHP olarak biz üzerimize düşeni mutlaka yapacağız. Kadın erkek eşitliğinde CHP olarak bir devrim yapacağız, kadın erkek eşitliğini sağlayacağız, fermuar sistemi gelecek; bir kadın, bir erkek olacak. Eğer bu ülkenin yarısını kadınlar oluşturuyorsa, neden siyasette kadınlar az. Onların önündeki bütün engelleri kaldıracağım; kararlıyım, kurultaya götüreceğim, sizden destek istiyorum. Toplumun her kesiminin bu adaletten yararlanması gerek. Siyasete geliyoruz, kadınlar en arkada bir yerde duruyor, seslerini çıkaramıyorlar, çıkardıkları zaman başka şeyler oluyor. Dolayısıyla bunu bitireceğim. Bir kadın devrimini gerçekleştireceğiz. CHP'nin tarihine baktığımızda büyük devrimlerin, büyük dönüşümlerin imzası CHP'ye aittir. Kurtuluş Savaşı'nı yapanlar, Kuvayı Milliye'yi kuranlar, daha sonra TBMM'yi kuranlar Cumhuriyet Halk Partililerdir."
Kadın ve erkeğin eşit olmasına rağmen fiiliyatta bu durumun geçerli olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunu hayata geçireceklerini tekrarladı.
Siyasetçilerin ülkenin sorunlarını çözmek için yola çıktığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Eğer siyasetçi belli bir makama geldikten sonra zenginleşmişse bilin ki o topluma hizmet etmiyor; kendisine, ailesine ve dar bir gruba hizmet ediyordur. Siyaset, zenginleşme aracı değildir. Siyasette zenginleşme olmaz. Siyasette köşeyi dönme olmaz. Kim köşeyi dönüyorsa, dün yüzükten bahsedip bugün 13 uçakla geziyorsa bir sorunumuz var demektir. Siyaseti de düzenleyeceğiz inşallah." değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bu Meclis'e ben 'Gazi Meclis' demiyorum. Niçin? Gazi Meclis, Milli Kurtuluş Savaşı'nı veren ve Milli Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Meclis'tir. Bu Meclis, saraydan alınan talimatla, AK Parti ve MHP milletvekillerinin el kaldırıp indirdiği, 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığı bir Meclis'tir." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, bunu da açıkça millete şikayet ettiğini söyledi.
Söylediklerini çok ağır bulanlar olacağını, aslında çok ağır konuşmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Buradan 'Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nda yolsuzluk yapanlar hakkında soruşturma ve kovuşturma açılamaz' diye kanun çıktı. Dünya tarihinde bir ilktir. Yolsuzluğu meşrulaştıran, yolsuzluk yapanlar hakkında soruşturma açılmasını engelleyen bir kanun TBMM'den geçti. Dünya tarihinde bir ilktir. Bu nedenle CHP'nin bu süreçte görevi sıradan bir görev değildir. Verdiğimiz mücadele, sıradan bir mücadele değildir. Ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan bir iktidara, bir yönetime karşı mücadele ediyoruz." dedi.
"SİYAH TAŞLARDAN KORKMA"
Bir Japon atasözünde "Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma, beyaz olanlardan kork." dendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, TBMM'nin açış konuşmasında yeni, demokratik, sivil bir anayasa yapmaktan söz ettiğini hatırlattı.
Erdoğan'ın gerçekten adaletten ve demokrasiden yana olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bu Japon atasözünden yola çıkarak anayasayı anlatacağım. 'Düşünce ve kanaat hürriyeti' Anayasa 25'inci madde. 'Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti' Anayasa Madde 26. 'Bilim ve sanat hürriyeti' Anayasa madde 27. Allah aşkına bana söyler misiniz, düşüncesini açıkladı diye hapishaneler dolu. Ne diyor? 'Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.' Bu insana verilen bir haktır. 'Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın, yani devletin müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.' Gazeteci, vatandaş ağzını açıyor, doğru içeri. İnsanlık hakkını kullanan, Anayasa'nın verdiği yetkiyi kullanan birisi hapisteyken, bu Anayasa askıda demektir. Merdan Yanardağ, avukatlar niye içeride? 80-85 yaşındaki emekli paşalar niye içeride? Gazeteciler niye içeride? Aydınlar niye içeride? Düşüncelerini açıkladılar diye. Erdoğan, gerçek anlamda demokratik, gerçek anlamda bir sivil anayasa falan istemiyor. Onun kafasında başka şeyler var. Buradan yola çıkarak 'acaba biz muhalefeti nasıl kandırırız? Milleti nasıl kandırırız?' arayışı içinde. Ama unutma, biz diğer siyasal parti gibi gelip senin önünde biat eden, koşulsuz davranan kişiler değiliz. Biz aklımızı kullanan, yeteneklerimizi kullanan, ülkemizi düşünen, insanımızı düşünen bir siyasi gelenekten geliyoruz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi değiliz."
Kılıçdaroğlu, devletin basım ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alması gerektiğini kaydetti.
Devlet bankalarının sadece belli kanallara ve gazetelere reklam verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, RTÜK'ün ise "tam bir infaz kurumu" olduğunu savundu. Basın İlan Kurumunun da aynı şekilde çalıştığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Demek ki Anayasa'da yer alan basın hürriyetinin gereği yerine getirilmiyor." ifadesini kullandı.
Anayasa'ya göre, "herkesin, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve yürüyüş yapma hakkına" sahip olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, Cumartesi Anneleri'ni örnek verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu anneler ellerine silah, sopa almadılar. Sadece ve sadece 'bizim evlatlarımızın mezarı nerede?' dediler. Yargıladılar bunları, Anayasa Mahkemesi 'bunlar haklı' dedi. Ama her cumartesi, Cumartesi Anneleri'ne ters kelepçe vurulur ve bunlar gözaltına alınır. Bir anneye ters kelepçe vurmak adalet midir? Anne, annedir. Neden ters kelepçe? Bana demokrasiden, sivil anayasadan söz ediyorlar, hukuktan söz ediyorlar. Sen onu benim külahıma anlat. Hayatın gerçeği çok farklı" diye konuştu.