Sondakika:Sudan'da 4. ayına giren iç savaşın kısa vadede sonlanması beklenmiyor
Başkent Hartum'da 15 Nisan'da başlayan ve başkentin çevresiyle ülkenin güneyi ile batısındaki şehirlere de yayılan çatışmalar nedeniyle binlerce kişi hayatını kaybetti, 3 milyondan fazla kişi yerinden edildi.
Son yıllarda sürekli darbeler, ekonomik ve siyasi krizler, insan hakları ihlalleri ile anılan Sudan’daki iç savaşla ilgili gelecekteki muhtemel senaryoları derlendi.
HDK'nin çatışmayı başlattığını söyleyen ordu, yaşananları isyan olarak nitelendirirken HDK ise ordunun kontrolünün, eski rejim yanlılarının ve İslami Hareket mensuplarının elinde olduğunu iddia ederek, demokrasi ve özgürlük için savaştığını dile getiriyor.
Her iki taraf da kendisini haklı gördüğü ve elindeki imkanlara güvendiği için diğer tarafı kolayca alt edebileceğine inanıyor. Varılan ateşkes anlaşmaları, tarafların eylemlerini meşru görmeleri, uluslararası baskılar ve yaptırım tehditlerinin caydırıcılıktan uzak olması nedeniyle sürekli ihlal ediliyor.
Uzun çatışmalar devleti çöküşe götürebilir
4’üncü ayına giren iç savaşın akıbetiyle ilgili 6 senaryo dillendiriliyor. Bunlardan kazananın olmadığı ilk senaryoda, çatışmaların daha uzun bir süre devam etme olasılığının, iç savaşın Sudan'ın farklı eyaletlerine yayılmasıyla devleti çöküşe sürüklemesinden endişe ediliyor.
Ordunun Hartum'da kontrolü tamamen sağladığının varsayıldığı senaryoda ise çatışmaların HDK'nin merkezi olarak kabul edilen batıda Çad sınırındaki Darfur'a taşınma ihtimali yüksek.
Bu senaryonun aksine Hartum'da ordu değil de HDK'nin zaferle çıkması ve başkenti ele geçirmesi durumunda, doğu ve kuzey yönlü yayılan şehir savaşları senaryosu devreye girebilir.
Gözlemcilere göre, Hartum'un HDK'nin eline düşmesi, ülkenin 18 eyaletindeki ordu güçlerine iki seçenek bırakacak. Ya ordu HDK'ye teslim olacak ya da eyaletlerde daha geniş bir savaş patlak verecek.
Ülkenin bölünmesi senaryosu
Ülkede merkezi yönetim ile güneydeki ayrılıkçıların yıllar süren çatışmaları sonunda 2011'de Güney Sudan'ın bağımsızlık kazanması örneği, batı merkezli yeni bir bölünme senaryosunu akıllara getiriyor.
Mevcut çatışmalar, yıllardır silahlı mücadele yürüten Darfur, Güney Kurdufan ve Mavi Nil eyaletlerindeki ayrılıkçıların da bölünmeyi bir çözüm olarak düşünmesine yol açabilir.
Ülkenin güneyindeki Güney Kurdufan ve güneydoğusundaki Mavi Nil eyaletleri ile batıdaki Darfur'da barış anlaşmasına katılmayan ve geniş toprakları kontrol eden silahlı hareketlerin varlığı, bu senaryonun olasılığını artırıyor.
Tarafların uluslararası baskılara boyun eğme ihtimali
Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği, Batılı devletler ile komşu ülkelerin baskıları ve ciddi yaptırım tehditlerinin tarafları kalıcı ateşkese zorlaması, ardından savaşı tamamen sonlandırması da olası senaryolardan biri.
Hesaba katılmayan faktör: Halkın tepkisi
Son senaryoda ise yıllardır süren ekonomik ve siyasi krizler, darbeler ve son olarak iç savaşla hayatları altüst olan, her şeylerini kaybeden ve ülke geneline yayılan protestolar sonucu yüzlerce can feda edilerek kazanılan Aralık 2018 devrimini çaldıran Sudan halkının öfkesinin sokaklara taşması, iki askeri gücün çatışmaları sonlandırması için baskı araçlarından birisi olarak görülüyor.
Ordunun kontrolündeki bölgelerde gösteri, protesto, grev gibi çeşitli eylemlerle HDK'nin mevzilendiği noktalarda da çeşitli protesto yöntemleriyle halkın gidişata etki edebileceği göz ardı edilmiyor.
Mevcut durumda halkın bir kesimi ordunun, bir kesimi HDK'nin yanında yer alırken, bir kesim de mevcut komuta kademesi ve fikir yapısıyla iki taraftan da memnun değil. Gelinen noktada Sudan'da milli birlik ve beraberlik bilincinin ve vatanın bütünlüğü kavramının toplumda tam olarak yer edemediği anlaşılıyor. Halk baskısının ülkeye barışı getirebilmesi için toplumun genelinde savaşın sona erdirilmesine dair bir istek ve fikir birliği oluşması elzem görünüyor.
Son tahlilde geride büyük bir yıkım bırakan, 3 milyondan fazla kişiyi yerlerinden edip 3 binden fazla kişinin hayatına mal olan iç savaş, ABD-Suudi Arabistan, Doğu Afrika bloku Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ve Mısır’ın diyalog ve barış için girişimlerine rağmen başkent başta olmak üzere özellikle batıdaki kentlerde sürüyor.