Milli İradenin Zaferi: 15 Temmuz

Milli İradenin Zaferi: 15 Temmuz
 Muhabir
15 Temmuz 2016'da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından düzenlenen hain darbe girişiminde 8. yıldönümünde Türkiye Harp Malulü Gazi Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Süleyman Ege, 15 Temmuz hain darbe girişimini Konya’nın Sesi Gazetesi’ne anlattı.

15 Temmuz Darbe Girişimi veya 2016 Türkiye Askerî Darbe Teşebbüsü, darbe metninde yer aldığı isimle Yurtta Sulh Harekâtı, 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan askerî darbe girişiminin 8 yıldönümün de Türkiye Harp Malulü Gazi Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Süleyman Ege, “Hain darbe girişiminin sekizinci yıldönümünü anıyoruz. 15 Temmuz hain darbe girişiminde 251 şehidimiz, 2193 tane gazimiz var. Bu gazilerimizin hepsi de ölümü göze alarak meydanlara çıktı. Aslında milletimizin tamamı o gece gazidir. Çünkü millet o gece Cumhurbaşkanımızın kent meydanlarına inin talimatından sonra ailesiyle helalleşip meydanlara indi. Geri dönmeyi asla düşünmediler. Tıpkı Çanakkale Savaşı'ndaki bir ruhla bu hain darbe girişimini engellemeye çalıştılar. Bunun arkasında da bir başkasının olduğunu bilerek kendilerini feda etmeye çalıştılar. Bu darbe girişimi bizim geçmiş tarihimizde yaşadığımız 27 Mayıs, 12 Eylül veya 28 Şubat postmodern darbe diye adlandırılan darbelerden farklı bir durumu vardı. Bizim siyasi tarihimizde Osmanlı'ya da dönersek, yaklaşık 250- 300’e yakın bir demokrasi arayışımız var. Bu demokrasi arayışlarımız da gerek Osmanlı İmparatorluğu dönemin de bu tür hadiseler yaşanmıştır. Siyasi tarihimizde bir anayasayla halkın toplumsal sözleşmesini kabul etmeyen bir grup vardır. Hala da ona karşı da girişimler olmuştur, olmaya devam etmektedir. Bu 250- 300 yıla yakın bir süreçtir. Ama son yaşadığımız süreci biz sadece 15 Temmuz'la ilişkilendirerek hata yaparız ve bundan ders almasak da bu tür hadiselere tekrar karşılaşırız” şeklinde konuştu.

whatsapp-image-2024-07-14-at-15-50-00-1.jpeg

“BEDELLERİN EN BÜYÜĞÜNÜ 15 TEMMUZ’DA ÖDEDİK”
Yaşadığımız coğrafya sebebiyle büyük bedeller ödediğimizi belirten Ege, “15 Temmuz hadisesini sadece bir grubun veya işte şimdiki adıyla FETÖ'nün gerçekleştirdiği bir hadise olarak görmek de yanlış çünkü onların arkasında bugün dünyanın en güçlü devletleri veya istihbarat örgütleri olduğunu bizler biliyorduk. Şu anda kamuoyu da öğrenmiş oldu. Nasıl PKK'nın arkasında bugün dünyanın en güçlü devletleri ve istihbarat örgütleri varsa FETÖ'nün de arkasında bunların olduğunu bizler biliyorduk. 15 Temmuz'da herkes bir ders aldı diye düşünüyoruz ve almamız gerekiyor çünkü bu yaşadığımız coğrafyada özellikle Türkiye'nin bulunduğu coğrafya baktığınızda Hem Afrika ile hem Asya ile hem Avrupa'yla ilişkisi olan, tarihsel süreçte kökleri olan, kültürel bağı olan, dinsel bağı olan bir şekilde ilişkili olan bir ülkeyiz ve bir dönem o coğrafyaların birçoğunda hükmetmiş bir milletiz. Dolayısıyla bu bizim geçmiş tarihte hükmettiği coğrafyalarda bugün ateş ve barut kokusu var. Bugün Suriye -Irak, Rusya-Ukrayna savaşı, iki yıl önce Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaşlarına baktığımızda Türkiye'yi ateş çemberinin ortasında. İşte bu ateş çemberinde yaşamanın da bir bedelleri var. Bu bedellerin en büyüğünü biz 15 Temmuz'da ödedik ve halen de ödemeye devam ediyoruz. Geçtiğimiz hafta, bir hafta önce biz bir şehidimizi son şehidimizi Ereğli'de toprağa verdik. 15 Temmuz denince tabii ki toplu bir şehit, toplu bir mücadele gerçekleşti ama biz mücadeleye bugün de devam ediyoruz” dedi.

“15 TEMMUZ TÜRK MİLLETİNİN ZAFERİ”
15 Temmuz darbe girişimin sadece belli bir grubun değil tüm Türk milletinin zaferi olduğunu söyleyen Süleyman Ege, “15 Temmuz aslında savaş tarihçilerinin isimlendirdiği tabirle dördüncü nesil savaş yöntemlerinden bir tanesi ve biz 40 yıldan beri bu dördüncü savaşın tam göbeğindeyiz. Biz hedef ülkeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ülkesiyle, milletiyle bu 4. nesil savaştaki unsurların hedefiyiz. Bunlar bir dönem yargıyı kullandılar, bir dönem medyayı kullandılar, bir dönem sosyal medyayı kullandılar, bir dönem hukuku kullandılar. Bir dönem de silahı kullandılar. Zaten silah her zaman bir şekilde bize yöneltilmiş durumda. Bu dördüncü nesil savaşın unsurlarından bir tanesi. 15 Temmuz, ondan önce 7 Şubat krizi var. O başka bir yöntemi, yani hukuk yoluyla devleti dize getirme yöntemiydi. Onda başarılı olamadılar. Ondan öncesinde Ergenekon, Balyoz süreçleri yine yargı yoluyla devleti bir şekilde dinamit eklemek, devletin seyrini sarsmak, yönetimi sarsmaktı. Hedefteki insan kim olursa olsun, bizi yöneten insan kim olursa olsun o önemli değil. Türkiye'deki yanlış mantalite bana göre şu. Yani 15 Temmuz'un belli bir grubun zaferi gibi algılanması. Bu Türk milletinin zaferidir. O gece biz hepimiz yaşadık. Tarihimizde yaşamadığımız, tarihimizde görmek istemediğimiz hadiseler oldu. Kendi polislerimiz, özel grup komutanları bombalandı. Kendi uçaklarımız da kendi vatandaşımıza silah sıkıldı. MİT Müsteşarlığı bombalandı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalandı, Genelkurmay Başkanlığı bombalandı, Emniyet Genel Müdürlüğü yerle bir edildi. Bakın bunu düşman hiçbir düşman kuvveti yapamazdı ama içimizden birileri yaptı. Bunu sorgulamamız lazım. Bundan ders almamız lazım” ifadelerini kullandı.

whatsapp-image-2024-07-14-at-15-50-00.jpeg

HER GÖRÜŞTEN İNSAN MÜCADELE ETTİ
15 Temmuz'da kadın, çoluk çocuk demeden her görüşten insan mücadelenin içerisinde olduğunu belirten Ege, “Gençliğimizde Çin'in Tiananmen meydanında bir üniversiteli genç tankların önünde durdu. Bütün dünya medyası bu genci böyle kahraman ilan ettiler. Bir tane genç de orada tankın önünde durdu, tankları durdurdu. O böyle bir sembol resim olarak hafızalarımızda kalmıştı.15 Temmuz'da kadın, çoluk çocuk demeden her görüşten insan mücadelenin içerisinde oldu. Bunun belli bir zümreye veya belli bir kanata yapıştırılması bizi böler. 15 Temmuz hepimizin yaşadığı kara bir geceyi aydınlığa çıkardığımız bir geceydi. Burada tabii ki başta devletine bağlılık yemini etmiş kamu görevlileri olmak üzere bütün milletimizin hakkı ödenmez. Çünkü o gece biz iç savaş tehlikesi atlattık. Velev ki sokağa çıkan insanların karşısında karşıt grupta birisi çıksaydı olay başka şekillenirdi. Dolayısıyla ben de onu diyorum ki sokağa çıkan da o meydanları dolduran insanların da hakkı ödenmez. Sokağa çıkmayıp da bu devlet bunun gereğini yapar. ‘2 tane eşkıyaya, 2 tane teröriste bu devletin anahtarları verilmez’ deyip sabaha kadar suhuletle bekleyip takip eden insanlarımızda hakkı ödenmez diye düşünüyorum. Dolayısıyla buradaki temel yanlışlardan bir tanesi tabii ki devletimiz bunu sahiplenecek ama milletimizin de sahiplenmesi gerekir. 15 Temmuz bir siyasi tartışmanın odağı olmaktan çıkartılması gerekir. Bir siyasetin konusu olmaktan çıkartılması gerekir. 15 Temmuz milli irade konusudur. Milli iradenin zaferidir. Milli irade de bir araya gelindiğinde hiçbir kuvvetin yenemediği iradedir. Cumhuriyetimizi, milletimizi korumak için hayatını feda etmiş tüm şehitlerimiz başta olmak üzere 15 Temmuz'da hayatını kaybetmiş 251 şehidimiz başta olmak üzere hepsine rahmet diliyoruz. Bütün gazilerimize de. O gün meydanlara çıkan, canlarını feda etmek için meydanlara çıkan bütün gazilerimize de Allah'tan sağlık ve afiyet diliyoruz. Hepsine minnettarız” diye konuştu.