Konyalı Gazi Süleyman Oğuz Yaşadıklarını Anlattı! 'Bizim İçin Artık Savaş Başladı'

Konyalı Gazi Süleyman Oğuz Yaşadıklarını Anlattı! 'Bizim İçin Artık Savaş Başladı'
Türkiye yılardır terörle mücadelesini başarıyla sürdürüyor. Yurt içi ve sınır bölgelerinde düzenlenen çeşitli operasyonlarda, binlerce hain terörist etkisiz hale getirilmeye devam ediliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri kahramanca mücadelelerini sürdürürken...

Türkiye yılardır terörle mücadelesini başarıyla sürdürüyor. Yurt içi ve sınır bölgelerinde düzenlenen çeşitli operasyonlarda, binlerce hain terörist etkisiz hale getirilmeye devam ediliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri kahramanca mücadelelerini sürdürürken Türkiye'nin farklı şehirlerinde düzenlenen operasyonlarda yaralanan gazilerimiz Konya’nın Sesi’ne özel yaşadıkları süreci Ramazan boyunca anlatmaya devam edecek.

Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Elbab’da görev aldıkları bölgeye açılan savaş sonrası atılan bomba sebebi ile yaralanan Gazi Süleyman Oğuz, gazetemize özel yaşadığı o anları bizlerle paylaştı. Oğuz, “Gözümü açtım ve binanın o an köşesine roket atıldığını binanın kalan kısmının ise çöktüğünü gördüm. Ortalığın toz duman olması sebebi ile hiçbir şey göremedim. O an silahımı aradım elime aldım. Pencereyi kırarak dışarıya kendimi attım” ifadelerini kullandı.

‘BİZİM İÇİN ARTIK SAVAŞ BAŞLIYORDU’

Tunceli Merkez 4. Komando Tugayı’nın ilk görev yeri olduğunu belirten ve yaşadıklarını anlatan Gazi Süleyman Oğuz, “1990 yılında Konya’da doğdum. Asker olmak benim için bir onurdu. Komando Uzman Çavuş alımı olduğunu öğrendim ve hemen başvurdum. Asker olmak için arabamı mallarımı ve geriye kalan neyim varsa sattım. 2014 yılında Ankara’ya sınava gittim ve kazandım. Normal askerliğimizi Erzurum’da yaptığım dönemde üniformanın asaleti beni o kadar etkilemişti ki bu durum tekrar vatanıma görev yapma bilincini bende uyandırdı. Branş olarak komandoluğu seçmemiştim fakat bu geldi. Ailem gitmememi istedi. Bana bunun üzerine ‘Komando demek bir operasyonun en önünde giden kişi demektir’ dediler. Ben ailemi dinlemedim. Annem hakkını helal etmedi. Ama ona gerekli açıklamayı yaptım. Ve annemden habersiz evden kaçarak Ankara’ya gittim. Bütün işlemler sonucu ilk görev yerim Tunceli Merkez 4. Komando Tugayı oldu. Başa gelen çekilir dedim ve gittim. İlk olarak Elazığ’a oradan Tunceli’ye gitmek için helikopteri bekledik. Ben tanksavar nişancısı olarak Tunceli’ye atandım. 2016 yılında bize üç aylığına Suriye sınırına göreve gidileceği söylendi. Fakat bizler bu durumun üç ay olmayacağını biliyorduk. Biz altı ay boyunca sınır hattı güvenliğini sağladık. Fırat Kalkanı Harekâtı emri verildi ve ilk Suriye’ye Tunceli Tugayı girilecek dendi. Savaş başlıyordu. Komutanımız gelerek herkesin ailesi ile vedalaşmasını onlardan helallik istemesi gerektiğini söyledi” açıklamalarında bulundu.

SAVAŞA UYKUDA YAKALANDIM!

Nasıl gazi olduğunu detayları ile anlatan Süleyman Oğuz, “El-Bab ile Türkiye sınırının arası 50 km kadar. Bu arada küçük küçük köyler var ve her bir köyde teröristler vardı. Bizim karşımızda PKK/YPG yoktu. Bizim o süreçte DEAŞ Terör Örgütü vardı. Bu teröristlerin diğer teröristlerden farkı ise elinde mühimmatı olmasa bile üzerine koşarak cihat yaptığını düşünerek ölüme koşar. Biz bunları gördükçe arkadaşlarımızla nasıl şehit oluruz acaba diye düşünmeye başladık. O gün geldi çattı. 8 Şubat 2017 tarihinde nöbet değişimi sırasında köhne bir ev vardı oraya giderek uyumaya çalıştım. O bina bizim zırhlı aralarımızın gözükmesini engelliyordu. Biran silah sesleri gelmeye başladı. Hava aydınlanmaya başladı. Silah seslerinin uzaktan geldiğini anladım. Gözümü açtım ve binanın o an köşesine roket atıldığını binanın kalan kısmının ise çöktüğünü gördüm. Ortalığın toz duman olması sebebi ile hiçbir şey göremedim. O an silahımı aradım elime aldım. Pencereyi kırarak dışarıya kendimi attım o esnada omzumu kırmışım. Çatışmanın sıcaklığı ile kırıldığını hissetmedim. 30-40 kişilik bir terör örgütü ile karşı karşıyaydık. Bizlerin ondan daha fazla sayımız olmasına rağmen hepimiz teyakkuzda beklemediğimiz için uykuda yakalandığımız oldu. Her yerden mermiler geliyordu. Birinin beni çağırdığını duydum. Bölük Komutanımız beni yanına çağırdı. Yanına ölmeden vardım. Benden roket mermisi istedi ve roket atmam gerektiğini belirtti. Roket ile üç atış yaptım. Galiba hepsi öldü dedik. Sonra bir anda canlı bomba geliyor diye bir ses geldi. O beş saniye içinde kendimi yere attım. Sonrasını hatırlamıyorum” şeklinde konuştu.

KONYALILAR GAZİSİNE SAHİP ÇIKTI!

Konya’ya geldiğinde yüzlerce kişinin onu beklediğini ifade eden Oğuz, “Gözümü açtığımda zırhlı bir aracın içinde bana müdahale ediliyordu. Her yerimde bir acı hissediyordum. Uğultular geliyordu. Kulaklarımdan işitme kaybı, vücudumun sağ tarafında şarapnel parçaları ve sol tarafımın neredeyse tamamında kırıklar meydana gelmişti. Kilis Devlet Hastanesi’ne getirildim. Birkaç gün sonra kendime geldim. O sırada aileme haber verilmişti. Ailem de geldi. Uyandığımda ilk işim arkadaşlarıma ne oldu diye sormak oldu. Biz o gün iki şehit on bir gazi vermişiz. Ben o yaşıma kadar babamın ağladığını ilk defa o gün gördüm. Ailem zaten perişan oldu. Ailem beni Konya’ya getirmek istediklerini söyledi. Çünkü oraya sürekli yaralı ve şehit geliyordu. Sınır Hattı Komutanı’ndan gerekli izin ve belgeleri tamamlayarak Konya’ya helikopter ile götürülmeye hazırlandım. Helikopterde ki doktora bir telefon gelmiş ve benim için Selçuklu Tıp Hastanesi’nde oda hazırlandığını söylemişler. Halbuki helikopter beni Meram Devlet Hastanesi’ne götürecekti. O an karar vermemizi istediler ve Selçuklu Tıp’ı bir karar ile seçtim. O hastaneden kimseyi tanımıyordum. Helikopterden indiğimde beni yüzlerce Konyalı kardeşim karşılamıştı. Konya o an Gazisine sahip çıktı diyebilirim. Özel hazırlanan odaya girerken 70-80 yaşlarında bir teyze elinde koli bandı ve Türk bayrağını odama bantlamaya çalışıyordu. O teyze gitti. Gelen hemşirelere o teyzenin kim olduğunu sordum. Böyle bir yaşlı teyze olmadığını söylediler. Teyzeye hastanede aradılar ve bulamadılar. Gelen güvenlik amirine kameralara bakmalarını istediğimi söyledim. Kameralara tek tek bakıldı fakat benim odama o bayrağı bırakan teyzenin hiçbir görüntüsüne ulaşılamadı. Ama o teyzenin getirdiği bayrak benim hala evimde” ifadelerini kullandı.

‘HER TÜRK OĞULU ASKER OLMALI’

“Oğullarımın SAT Komanda olmalarını çok istiyorum. Onlarında bu mesleği yapmaları için elimden geleni yapacağım. Benim çocuklarım vatanı nasıl koruması gerektiğini bilmeli” şeklinde konuşan Oğuz, “Altı ay tedavi gördüm ve eve gönderilmek istediğimi söyledim. Fizik tedavi ve psikolojik tedaviler sonrasında şehir şehir gezdim. En sonunda hakkım olan memuriyet için başvuruda bulundum. Konya Adliye’sinde idari personel olarak görev almaktayım. Burada ki müdürlerim ve çalışma arkadaşlarımı çok seviyorum. Görev yerimdeki amirim ‘Hastane için benden izin alma dilersen bende seninle hastaneye gelirim” ifadelerini kullanıyor. Allah ondan razı olsun. Benim ikiz erkek çocuklarım var. Oğullarımın SAT Komanda olmalarını çok istiyorum. Onlarında bu mesleği yapmaları için elimden geleni yapacağım. Benim çocuklarım vatanı nasıl koruması gerektiğini bilmeli. Bilmiyorsa öğrenmelidir. Sınırda bizi koruyan askerlerimizin neler yaşadığını bilmeden öğrenmeden vatan sevgisi hiçbir insanda oluşmaz. Her Türk evladı askeri havayı almalıdır” dedi. •Gizem Başar

Kaynak:Konya'nın Sesi