Konyalı Gazi Mehmet Akçay Yaşadıklarını Anlattı! 'Yeşil Tepe Kana Bulandı'

Konyalı Gazi Mehmet Akçay Yaşadıklarını Anlattı! 'Yeşil Tepe Kana Bulandı'
Türkiye yılardır terörle mücadelesini başarıyla sürdürüyor. Yurt içi ve sınır bölgelerinde düzenlenen çeşitli operasyonlarda, binlerce hain terörist etkisiz hale getirilmeye devam ediliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri kahramanca mücadelelerini sürdürürken...

Türkiye yılardır terörle mücadelesini başarıyla sürdürüyor. Yurt içi ve sınır bölgelerinde düzenlenen çeşitli operasyonlarda, binlerce hain terörist etkisiz hale getirilmeye devam ediliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri kahramanca mücadelelerini sürdürürken Türkiye'nin farklı şehirlerinde düzenlenen operasyonlarda yaralanan gazilerimiz Konya’nın Sesi’ne özel yaşadıkları süreci Ramazan boyunca anlatmaya devam edecek.

Şırnak Yeşil Tepe’de terörle mücadele operasyonları esnasında teröristler tarafından döşenen mayınlara basarak bacağını kaybeden Gazi Mehmet Akçay, gazetemize özel yaşadığı o anları bizlerle paylaştı. Akçay, “Hepimiz bu yola şehit olma şiarıyla çıkıyoruz fakat kimilerimize nasip oluyor kimilerimize olmuyor. Bize gazilik nasip oldu. Aslında bu büyük bir ruh. Bugün sağlığım yerinde olsa vatani göreve çağırsalar yine giderim” ifadelerini kullandı.

YEŞİL TEPE KANA BULANDI!

Gazilik sürecinde neler yaşadığını paylaşan Gazi Mehmet Akçay, “1974 yılında Konya’da doğdum. Evli ve bir çocuk babasıyım. 17.07.1998 tarihinde PKK’nın kuruluş aşamasındaki mağaraların bulunduğu mevkide mayına basma sonucu gazi oldum. Bizim taburumuz ise yol güzergahında bu mağaraların ön tarafında bir yerdeydi. Yeşil Tepe dediğimiz yol güvenliğinin sağlandığı bir alan bulunmakta. Sınıra kadar olan yol üzerinde taburlar bulunur. Bizim zamanımızda bu taburların görevi ise sabah sekizde yolu açar akşam sekizde yolu kapatır. Bunun sebebi ise sivillerin daha sağlıklı ve güvenli bir yol kullanmasıdır. Sabah bu alan için üç tane tim çıkar. Elli kilometre sonrasında diğer taburdan bir tim gelir. Selamlaşma sonrasında yolu arar ve sağ-sol tepelere ayrılırız. Akşam burada işimiz bittikten sonra tabura kadar gelir ve yol kapama dediğimiz sisteme geçeriz. Bizim birim ise operasyon timiydi. Operasyondan geldiğimiz de akşam saat yedi sularında yağmur yağmaya başladı. Taburun ilerinde bir diğer tim Yeşil Tepe dediğimiz mevkide termal kameralar sayesinde ısı gördüklerini dile getirdiler. Akabinde diğer tim tepeye doğru harekete geçti. Bunun ise yabani domuz olduğu belirlendi. Ertesi gün Şırnak’tan arama-tarama timi geldi. Tepeye çıkarak kontrol ettiler. Bizden giden tim ise zıt tepeye giderek koğuşlandı ve aramalarına devam etti. İkinci gün ise bize görev verildi. Bizim time yeni gelen arkadaşlar vardı. Yeni gelen arkadaşlarımızı büyük operasyonlardan ziyade küçük operasyonlara alışmaları için götürürüz. Arkadaşlarımız alışsın diye timde bulunan silahlar ile atış yapmalarını sağladık” şeklinde konuştu.

‘ARKADAŞLARIMI PATLAMA

SONUCU KORUMAYA ÇALIŞTIM’

Mayına bastığını fark etmeyen, taciz ateşine maruz kaldığını ifade eden Mehmet Akçay, “Benim timde görevim ‘Öncü’ olarak adlandırdığımız timin önünde yürüyen kişisiydim. O sırada görevdeki arkadaşlarımız ile ne yapacağımızı konuşup görev paylaşımı yapıyorduk. Akşam üstü saatlerinde dağın sağ sırtından üst tarafa geçerken sırtın tam ortasında iki kat bina yüksekliğinde havalandım ve yere düştüm. Ben vurulduğumu zannettim. Sağ omzumdan vurulduğumu düşünmeye başladım. Arkadaşlarıma mevziden çıkmamaları gerektiğini ifade ettim. Mayına basma ve havaya uçtuğum andan itibaren şuurumu hiç kaybetmedim. Taciz ateşine maruz kaldığımı düşündüm. İbrahim arkadaşım yanıma gediğinde gözünün hep ayağıma odaklandığını fark ettim. O esnada İbrahim’e mayına mı bastığımı sordum. İbrahim ben onaylayarak ‘Evet, Toprağım mayına bastın’ dedi. O anda boğazımda bulunan bandanayı çıkararak bacağıma turnike yaptım. İleride Kayserili asteğmen habercisi vardı. Yanıma geliyordu. Ona gelmemesi gerektiğini söyledim. Bütün arkadaşlarım mevziden çıkarak yanıma gelmeye çalıştı. Fakat başka mayınların olabileceğini düşünerek arkadaşlarımı alandan uzak tutmaya çalıştım” açıklamalarında bulundu.

‘BEYNİMDE ŞİMŞEKLER ÇAKTI’

Hastane sürecinde neler yaşadığını dile getiren Akçay, “Yaşanılan felaketten beş altı dakika sonra helikopter geldi. Helikopter iniş yapmadan beni helikopterin içine koydular. On dakika olmadan Şırnak Tümen’e indim ve ambulans beni bekliyordu. Ameliyathane ben gelene kadar hazırlanmıştı. O ana kadar bende bir şuur kaybı yaşanmadı. Olayın verdiği sıcaklıkla olsa diye düşünüyorum. Ameliyattan sonra bir gün boyunca yoğun bakımda kaldım. Sol tarafımda beni bekleyen bir er vardı. Ondan su vermesini rica ettim. Kollarımı ve bacaklarımı bağladıkları için kalkamıyordum. Yanımdaki er su veremeyeceğini ifade etti. Bunun üzerine hiç olmazsa pamuk ile dudaklarımı ıslatmasını istedim. Mayının patlaması ile şarapnel parçaları yüzümde ve vücudum da kan pıhtılaşmaları meydana geldi. Bursalı arkadaşım benimle birlikte helikoptere binmişti. Onu sordum. İki gündür kapıda beni beklediğini söylediler. Onu çağırmalarını rica ettim. Beni alıp tekerlekli sandalye ile dışarı çıkarmasını istedim. Bileklerimde olan ipleri çözdüm bir şekilde. ayağımı çözerken ayağımın olmadığını fark ettim. Çetin geldiğinde bir anda tekerlekli sandalyeye binmem herkesi şok etti. Göndermek istemediler. Fakat duramadım. Ayağımın üzerindeki ağırlığı kaldırıp birden sandalyeye oturduğumda ayağımda bir boşluk hissettim. O an beynimde şimşekler çaktı. Acilin kapısında beni ameliyat eden doktor ile karşılaştım ve beni direkt odasına çağırdı. Odasına gittiğimde beni bir gün daha yatırmak istediğini söyledi. Ben ise kalmak istemediğimi buradan çıkmak istediğimi söyledim. O zaman ayağımdaki bandajın çıkması gerektiğini ifade etti” dedi.

‘AİLEME AYAĞIMI KIRDIM DEDİM’

“Amcamı arayarak operasyona giderken ayağım kaydı ve ayağımı kırdım dedim. Burada biraz kaldıktan sonra Ankara’ya geleceğimi beni orada görebileceklerini söyledim.” şeklinde konuşan Akçay, “Yaşadığım bu süreçte aileme haber vermem gerektiği söylendi. Sebebi ise askeriye ile ilişkinin gazi olduğun anda bitiyor olmasıdır. Beni odaya aldıklarında hemşire kıyafet verdi. Elimi yüzümü yıkamak istedim. Kaldığım oda da sekiz kişiydik. Bu oda da kaldığım süreçte aileme haber vermek için ısrarlar başladı. Biraz daha toparlandıktan sonra aileme kendim haber vermek istediğimi dile getirdim. Şırnak’ta bir hafta kaldım. Sonrasında Diyarbakır’da yüz yataklı bir askeri hastane var. Oraya getirildim. Burada mecburuz aileye haber etmek konusunda. Yoksa ailemizin kapısına askerler gidip ‘Oğlunuz gazi oldu’ diyecek. Ailem bu şoku yaşamasın diye amcam aklıma geldi ve onu aradım. Amcama operasyona giderken ayağım kaydı ve ayağımı kırdım dedim. Burada biraz kaldıktan sonra Ankara’ya geleceğimi beni orada görebileceklerini söyledim. Patlama olayından beni aradılar. Aslında olay benim bir mayına basmam değilmiş. Orada yirmi adet mayın ile seri şekilde döşenmiş. Allah’a şükür ediyorum ki sadece benim yara almam ile atlattık” ifadelerini kullandı.

GAZİLİK VE ŞEHİTLİK ANLATILMAZ YAŞANIR!

Sağlığı yerinde olsa tekrar vatani görevini yapmak istediğini belirten Akçay, “Bu sürecin sonunda da Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)’ne sevkim yapıldı. Ayağımın iyileşmesi uzun bir süre aldı. Biz askerde kendi aramızda hep şaka yapardık kimse kimsenin mayınına basmasın diye. Bende Allaha şükürler olsun ki kendi mayınıma basmışım. GATA’da kendimi psikolojik olarak ailemle karşılaşmaya hazırladım. İlk görüşmek için ailedeki erkeklerin beni görmesi istedim. Erkeklerin daha güçlü durabileceğini düşündüm. Ailemi hastane koridorunda karşıladım. Beni gördüklerinde şok oldular. Koridor uzun bir koridordu. Ben koridorun sonunda koltuk değnekleri ile ayakta onları beklerken onlar ise üzüntülerinden kapı boşluklarına saklanmaya başladılar. Baktım koridorda kimse kalmadı. Ama sonrasında bana çok moral oldular. Keşke sağlığım yerinde olsa yine de vatani görevimi yapmak isterim. Şehitlik ve gazilik büyük bir mertebe fakat bunu yaşamayan anlayamaz. Her şehit haberinde midemin ağızımdan çıkacağını hissediyorum. O an bu kardeşlerimin aileleri nasıl dayanıyor diye hep düşünürüm. Allah şehit olan kardeşlerime rahmet ailelerine sabır diliyorum. Şehitlik ve gazilik mertebesi anlatılmaz yaşanır” dedi. •Gizem Başar

(Gazimizin askerlik fotoğrafı bulunamadığından sitemize eklenememiştir)

Kaynak:Konya'nın Sesi