Konya'da onun yanından herkes geçiyor ama kimse ne olduğunu bilmiyor!

Konya'da onun yanından herkes geçiyor ama kimse ne olduğunu bilmiyor!
 İnternet Editörü
Mevlâna Müzesi'nin yanında, kaldırımdaki tek mezar, hem yerli hem de yabancı turistlerin dikkatini çekiyor. Birçok Konyalı, bu mezarın yanından geçmiş olmasına rağmen içinde yatan kişi hakkında pek bilgi sahibi değil. Peki bu yalnız mezarda kim yatıyor?

Konya, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri olarak birçok türbe ve mezarlık barındırıyor. Mevlâna Türbesi’nin yakınındaki bu kaldırımdaki bir mezar ise yanından geçenler tarafından merakla karşılanıyor. Bu mezar, Konya'nın ilk belediye başkanı Aşık Şemi'ye ait.

MEZAR NEDEN KALDIRIMDA?

Şem-i'nin mezar yerini değiştirmek istemişler. Fakat mezar taşı kırılınca vazgeçmişler. Yıllardır o mezar ile ilgili efsaneler anlatılır. O mezarı oradan hep kaldırmak istediler ama kaldıramadılar. Şem-i ölmeden önce defin olacağı mezarın yerini kendi belirlemiş. Ve öldükten sonra da oraya defnolunmuş. Bir defa mezar kaldırılmış. Türbenin içine nakledilmiş. Fakat mezarı yerinden oynatanlar büyük sıkıntı içine girmiş. Bu neden ile tekrar yerine gömülmüş.

AŞIK ŞEM'Î KİMDİR?

Farklı kaynaklarda doğum ve ölüm tarihleri (1772, 1784; 1834, 1841) değişiklik gösteren Âşık Şem’î, Konya'nın Piresat Mahallesi'nde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ahmet olan Şem’î, dönemin ünlü helvacılarından Mehmet Ağa'nın oğludur. Ataları, Pir Esat oğlu Hacı Hüseyin Ağa'ya kadar uzanmaktadır.

Şiire olan ilgisi, genç yaşlarda baba mesleğinden daha fazla dikkatini çekmiştir. Anlatılanlara göre, atalarından birinin adı olan "Şem’î" mahlasını almıştır. Okur-yazar olup olmadığına dair bazı şüpheler bulunsa da, kendisinin aruz ölçüsüyle pek çok şiir yazdığı ve ölümünden sonra yirmiden fazla basılan bir divanı bulunduğu için bu konuda tereddüt edilmemelidir. Tezkirelerde, hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığımız altı Şem’î'den söz edilmektedir; ancak kendisi bir tezkirede (Fatin) yer almasına rağmen bu sayı içinde sayılmamıştır.

0c5cc565-2b94-4a93-a3ab-69ef89825dc2.jpg

Genç yaşlarından itibaren İstanbul'a birkaç kez gitmiş, burada âşık meclislerine katılmış ve yeteneğini göstermiştir. Dönemin sultanı Üçüncü Selim'in huzurunda saz çalıp şiirler okuduğu, şöhretinin bu sayede yayıldığı rivayet edilmektedir. İstanbul'da kalmasını isteyen Sultan’a rağmen, Konya’ya dönmeyi tercih etmiş ve burada Çarşı Ağalığı unvanını almıştır. Şem’î, "Mevleviyim, Mevleviyim, pirimiz Molla-yı Rûm" mısrası ile Mevlevilikle olan bağını ifade etmiştir. Ayrıca hac görevini yerine getirmek için kutsal toprakları da ziyaret etmiştir.

Torunu Emine Hanım da bir âşık olup, Atatürk’ün Konya’ya gelişi nedeniyle yazdığı şiirle tanınmıştır.

Şem’î’nin belirli bir eğitim aldığı söylenebilir; hece ile yazdığı şiirlerinde daha sade bir dil kullanmıştır. Aruz ölçüsüyle yazılan şiirlerinin çoğu, musiki meclislerinde sıkça okunan eserler arasında yer almıştır. En bilinen şiirlerinden biri "Konya" redifli eseridir.

İstanbul'da olduğu gibi, Konya'da da âşıkların gittiği kahvehanelerde vakit geçirmiş, dönemin ünlü âşıklarıyla tanışmıştır. Silleli Sururî’nin hocası olma ihtimali zayıf görünse de, onun etkisinde kaldığına dair görüşler bulunmaktadır. Aşık Ömer'in etkisinin de onun şiirlerinde yansımaları görülmektedir. Şem’î’nin Divân-ı Şem’î'sinin yirmi sekiz ayrı baskısı yapılmıştır ve bu sürecin zorlukları arasında beğenilmeyen mısralar için izin alınması, defterin kaybolması gibi sebepler bulunmaktadır.

Mezarı, Mevlâna Türbesi'nin Üçler Mezarlığı'na bakan tarafında, yaya kaldırımının üzerindedir. Aşık Şem’î'nin sülalesi günümüzde “Şemiler” olarak bilinir. TUBA KAYA