Konya’da Hâlâ Çözülemeyen Sır: Bu Yapının Altında Ne Var?

Tarihin derinliklerinde pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim şehir Konya, yüzeyinin altında sakladığı sırlarla da merak uyandırıyor. Selçuklulara ve Karamanoğulları'na başkentlik yapmış, Osmanlı döneminde önemli bir merkez olmuş bu tarihi kent, vaktiyle iki kat surla çevrili, güçlü bir savunma sistemine sahipti. İç ve dış surları ile 12 kapısı bulunan Konya'nın Bizans döneminden devraldığı yapılar üzerine inşa edildiği biliniyor. İşte bu tarihi katmanların arasında, günümüzde dahi varlığı tartışma konusu olan gizemli bir tünel efsanesi dolaşıyor.
Eski Yunancada "yukarıda bulunan şehir" anlamına gelen Akropolis olarak adlandırılan ve günümüzde Alâeddin Tepesi olarak bilinen iç kale, Bizans döneminde tapınakların, hazinelerin ve çeşitli önemli yapıların bulunduğu stratejik bir noktaydı. Bizanslıların savunmaya verdiği önem düşünüldüğünde, bu tür yerleşimlerde yer üstü yapılarının yanı sıra yer altı tünellerinin de inşa edilmiş olması muhtemel görünüyor. Konya'nın Selçuklular tarafından fethinin ardından Bizans'tan kalan surlar ve ana yapıların kullanılması, bu tünel düşüncesini daha da güçlendiriyor.
Alâeddin Tepesi’nde yer alan ve Alâeddin Cami’nin aşağısında bulunan eskiden Su Deposu olarak kullanılan yapının girişindeki kapı bugün hala gizemini koruyor. Kimileri buranın bir kanalizasyon şebekesi olduğunu düşünürken, bazıları ise iç kaleden Üçler Mezarlığı’na kadar uzanan gizli bir geçite açılan kapı olduğuna inanıyor. Çoğu araştırmacı yer altında bir tünelin varlığını kabul etse de, amacının savunma mı yoksa kanalizasyon mu olduğu konusunda kesin bir fikir birliği bulunmuyor. Sonuç olarak, Konya'nın altındaki bu gizemli tünelin varlığına dair kesin bir kanıt bulunmaması, konunun bir efsane olarak dilden dile dolaşmasına neden oluyor.
Vatandaşların gizemli bulduğu yapının girişinde yer alan levhada şu ifadeler yer alıyor:
“Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 20.09.2013 tarih ve 1570 sayılı kararı ile 1. Grup yapı olarak tescil edilen Ferit Paşa Maksemi, II. Abdülhamit döneminde (1898-1902), Avlonyalı Mehmet Ferit Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Eserin ustası Edirnekapılı Ali'dir. 20. Yüzyılın başlarında Konya'nın su sorununu çözmek amacıyla Çayırbağı suyunun şehrin çeşmelerine dağıtılması maksadıyla yaptırılmıştır. 9 Mayıs 1903 yılında bir tören düzenlenerek Maksemin açılışı yapılmıştır. Gösterişli kesme taş cephesi ile dikkat çeken Maksemin suyunu dağıttığı ve birlikte yapıldığı batıda bulunan deposu 500 metreküplük bir hacme sahip iken, 1947 yılında 250 metreküp iki depo daha eklenerek bu hacim daha da arttırılmıştır. Doğu-batı yönünde 2,05 x 9,25 metre ölçülerinde planlanan tonoz örtülü Maksem, moloz taş ve kesme taş malzemeden yapılmıştır. Maksem zemininde depodan çıkan ve doğu yönüne doğru uzanan 2 adet pik döküm demirden yapılmış boru yer almaktadır. Bu borular ile Konya genelinde ilk etapta 50 çeşmeye su dağıtılmış iken zamanla bu sayısı 150 çeşmeye kadar çıkmıştır. Eser 1954 yılında tamamen kullanım dışı bırakılarak maksem işlevini yitirmiştir. Eserin restorasyonu Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından 2022 yılında yaptırılmıştır.”
Ayrıca yapının üzerinde yer alan kitabede dönemin padişahına övgüler ve yapılış amacı anlatılıyor.