Konya’da deprem sigortası geri plana atılıyor

Konya’da deprem sigortası geri plana atılıyor
 Muhabir
Son yıllarda deprem Türkiye’nin birincil gündem maddesi haline geldi. Özellikle 6 Şubat’ta yaşanan Asrın Felaketi depremlerin ardından vatandaşlar deprem sigortasına yöneldi. Peki Konya’da deprem sigortası önemseniyor mu? İşte uzmanından açıklamalar...

Deprem, son 60 yıl içerisinde ülkemizde en sık rastlanılan afet türü. Üstelik depremler, yapısı gereği, sadece bulunduğu bölgeyi değil, ülkeyi de ekonomik olarak sarsabilecek şiddette oluşuyor. Neredeyse tamamı deprem bölgesi sayılan ülkemizde için bu risk kaçınılmaz.

Özellikle geçtiğimiz 6 Şubat’ta yaşanan Asrın Felaketi depremlerin ardından bunun önemi bir kez daha anlaşıldı. Fakat Konya için aynı durum söz konusu değil. Konyalıların Zorunlu Deprem Sigortası konusunda hala hassas bir bilinçte olmadığını ifade eden Nevzat Özkan Sigorta Firma Yetkilisi Hakan Murat Özkan, “İkamet edilen müstakil ya da çok katlı konutlar ile, üzerinde konut bulunan işyerleri Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) kapsamına alınmıştır. Bu kapsam dışında kalan tamamı ticari amaçla kullanılan binalar için ayrıca ihtiyari deprem teminatı alınarak korunma sağlanabilir. Yaptırılması zorunlu olan bu poliçe, ne yazık ki bilinç eksikliği ve gerekli kontrol mekanizmalarının sağlanamamasından dolayı 20 milyon 32 bin adet kayıtlı konuttan, 11 milyon 657 bin 973 tanesinin yaşayan poliçeye sahip olduğunu ve bakıldığında yüzde 58 sigortalılık oranına anca ulaşabildiğimizi görüyoruz. Konya daha vahim bir durumda. Konyalılar hala deprem sigortasına konusunda ilgi göstermiyor. Konya’da deprem riskinin olmadığının düşünülmesi bu konuda en büyük etken. Ama biliyorsunuz Türkiye genel olarak deprem riski olan bir ülke” dedi.

UZMANLARDAN HAYATİ ÖNERİ

DASK poliçelerinin, sigortalanacak binanın bulunduğu adresin bulunduğu deprem bölgesine, bina yapısına ve metrekare cinsinden büyüklüğüne göre alınan primle düzenlendiğini belirten Özkan, “Oluşacak bir deprem hasarı sonrasında, önceden belirlenerek poliçe üzerinde yazan bina metrekare birim fiyatına bağlı bina bedelinin ödenmesi esasına dayanır. Hasar ödemelerinde bina bedeli üzerinden yüzde 2 oranında muafiyet uygulanarak sigortalıya ödeme yapılır. Ancak son günlerdeki betonarme bina maliyetleri çok yükselmiş ve DASK kurumunun öngördüğü bina bedelleri rayiç bedellerin çok çok altında kalmıştır. Sigortalıların deprem sonrası mağdur olmamaları ve binalarının gerçek değerinde teminat altına alınması için ayrıca yangın poliçesi yaptırarak içerisine ihtiyari deprem teminatı ekletilmesini ısrarla öneriyoruz” diye konuştu.

DASK’IN KAPSAMI GENİŞLETİLDİ

“Kahramanmaraş ve çevresindeki illerde etkili olan ve çok büyük yıkıma sebep olan deprem sonrasında, DASK poliçesinin yetersizliği ve uygulamada yaşanan büyük yanlışlıklar sonucu birçok sigortalının mağdur olduğunu gördük” diyen Özkan, “Bunun üzerine harekete geçen SEDDK (Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu) hem DASK yapısında hem de poliçe teminat kapsamında ciddi değişiklikler yapmak için düğmeye bastı. Artık DASK olarak bilinen ve sadece deprem teminatı sağlayan yapıyı değiştirerek, ZAS- ZORUNLU AFET SİGORTASI haline getirerek, içine ülkemizde sıkça yaşanan sel hasarlarını da kapsayacak teminat eklenecek. Ayrıca sadece bina için değil, istenildiği taktirde bina içerisinde bulunan eşyalar için de teminat sağlanacak. Poliçede belirtilen bina maliyet birim fiyatları 2 katına yükseltilmesi bundan sonra enflasyona endekslenerek bina bedelinin enflasyon karşısında erimemesi öngörülmektedir. Tabi bunların sigorta poliçesinin primlerine etkisini göreceğiz” dedi.

KONYA’DA BİLİNÇ ARTMALI

Konya hakkında da konuşan Özkan, “Sigorta konusunda bilinçli olarak hem DASK poliçesini hem de yangın poliçelerini yaptıran az sayıda sigortalıyı tenzih ederek, Konya gibi düşük deprem riskine karşı 80 TL’den başlayıp ortalama 150-200 TL arasında çıkan primlere rağmen, sadece elektrik su aboneliği açtırırken zorunlu olarak istenildiği için DASK sigortası yaptırılmakta olduğuna şahit olmaktayız. SEDDK bu yapısal değişiklik yanında, ulusal olarak bir bilgilendirme ve bilinçlendirme kampanyasına girerek bu poliçenin gerçekten işe yarar ve herkesin katıldığı bir havuz oluşturmak zorundadır. Deprem ve sel felaketi ülkemizin bir gerçeği ve bu gerçeğe görmezden gelerek çözüm sağlayamayız. Hepimiz bu ülkede yaşamakta ve hep birlikte el ele vererek bu zorlukların üstesinden gelmeliyiz. Allah bir daha böyle yıkım ve acıları bizlere yaşatmasın” ifadelerini kullandı. •Büşra Gültaş