Konya o konuda çok hassas! Acilen önlemler alınmalı!

22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla TMMOB Konya İl Koordinasyon Kurulu tarafından Mimarlar Odası Konya Şubesinde basın açıklaması gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı Ahmet Övet, Konya Kapalı Havzası’nda son 30-40 yıldır yağışların azalması, gün geçtikçe sayıları artan belgesiz kuyuların çoğalması, uygun olmayan hidrojeolojik ortamlarda sürdürülen sondaj çalışmaları, ekonomik olmayan / bilinçsiz sulama teknikleri, tarımda hatalı bitki deseni seçimi ve beslenim kanallarının tıkanması ile insan eliyle hidrojeolojik su döngüsünün bozulmasıyla stratejik kaynak olan yeraltı suyunun bittiğini vurguladı. Övet, “Düzensizleşen yağış rejimi ve kentsel alanlarda toprağa ulaşamayan yağmur ve kar, doğal döngüsüne kavuşamıyor ve zaten kısıtlı olan suyumuz kullanılabilir olmaktan çıkarak ne yazık ki gri sular ile birlikte atık olarak değerlendiriliyor. Konya, yarı kurak iklimi nedeniyle su kaynakları konusunda her zaman hassas bir bölge oldu. Ancak son dönemde yağış miktarlarının azalması, yer altı sularının bilinçsiz kullanımı ve tarımda damla sulama gibi verimli yöntemlerin yeterince uygulanmaması sonucu su kaynakları ciddi anlamda azaldı. Konya Kapalı Havzası'ndaki göller ve sulak alanlar kuruma tehdidi altında. Özellikle Akşehir ve Beyşehir gölleri gibi su kaynaklarının çekilmesi, ekosistemi ve tarımı olumsuz etkiliyor. 167 sayılı Yeraltı Suları Kanunu ile yetkilendirilen Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yönetmelikle tanımlanmış olan “Su tahsisi emniyetli rezervi geçtiği ve kritik rezerve ulaştığı zaman bölgede kuyulara ruhsatlandırma yapılamaz” tanımı ile havzamızda bulunan yeraltısuları koruma ve kontrol altına alınmaya çalışılmış ise de günümüzde bu yasanın hiçbir işlevselliğinin olmadığını 35 bin civarında ruhsatlı kuyuya karşılık 100 binden fazla ruhsatsız kuyu varlığı ortaya koymakta ve bu durum havzadaki fiili çekimin emniyetli rezervden çok çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Ruhsatlı kuyuların dışında bir de sayısı 100 bini aşan ruhsatsız kuyu varlığı ve bu kuyuların su çekim miktarı ile tahsis edilen su miktarını oranladığımızda ürkütücü rakamlara ulaştık” diye konuştu.
"DAMLA SULAMA VE KURAKLIĞA DAYANIKLI BİTKİ TÜRLERİNE YÖNELİK EKİM ALANLARININ YAYGINLAŞTIRILMASI GEREKİYOR"
Gelecek nesillerin güvenilir, sağlıklı, ekonomik içme ve kullanma suyuna sahip olabilmesi için acilen etkin önlemler alınması, uygulanması gerektiğinin altını çizen Övet, yeraltı ve yerüstü tüm su kaynaklarını kapsayan, suyun devletin hüküm ve tasarrufu altında, kamu yararına bir kaynak olduğu esasına dayalı, yeni bir “Su Varlığı Yasası”na ihtiyaç olduğunu aktardı. Bunun yanı sıra Havzalar bazında su idaresini sağlayacak yasal düzenlemelere de gerek duyulduğunu belirten Övet, “Bu kapsamda özellikle tehlike çanlarının çaldığı Bölgemizde, Konya Kapalı Havzası Su Yönetim Merkezi’nin kurulması kaçınılmazdır. İçerisinde veri toplama, veri transferi, erken uyarı sistemi, havza gözleme merkezinin de olacağı Havzadaki tüm suyun idaresine ilişkin her türlü bilginin üretilebileceği yeterli donanımlara sahip bir teşkilatlanmanın oluşturulması gerekiyor. Havzamızın gerçeklerine uygun Tarım Politikaları belirlenmeli ve buna bağlı tarım desenleri teşvik edilmeli. Sürdürülebilir tarım uygulamaları hedeflenmeli, damla sulama ve kuraklığa dayanıklı bitki türlerine yönelik ekim alanlarının yaygınlaştırılması gerekiyor.
Biran önce kendi içindeki açmaz durum giderilmeli, su tahsisindeki kritik rezerv tanımı kaldırılmalı, “Kuyu Barışı” düzenlenmeli, mevcut bütün kuyulara ruhsat verilerek kayıt altına alınıp aşırılıktan uzak kontrollü su tüketimi sağlanmalı. Kentsel alanlarda yağmur suyu drenaj sistemlerinin planlanma aşamasında, doğru projelendirilmesi zorunludur. Sulama programının oluşturulabilmesi için öncelikle peyzaj projelerinin tamamlanması gerekiyor. Bu projelere göre yapılacak teknik hesaplamalarla sulama programı oluşturulmalı ve denetimi yapılmalı. Bu nedenle öncelikle kent merkezlerimizden başlayarak peyzaj projelerinin ruhsat vermeye yetkili idarelerce istenmesi ve uygulama kontrolünün de yapılması zorunluluk haline gelmeli. Yapılarda kullanılan su miktarı çeşitli yöntemlerle azaltılmalı, israfın önüne geçilmeli. Binalarda yağmur suyu hasadı ve gri su kullanım sistemleri kullanılarak suyun yeniden kullanılması sağlanmalı. Suyu israf eden ekipmanlar veya yöntemler suyun verimli şekilde kullanılmasını sağlayacak şekilde değiştirilmeli” diye kaydetti.
DIŞARIDAN SU GETİREMEYEBİLİRİZ!
Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Şükrü Arslan ise, su kaynaklarının doğru kullanılmadığını, bir kontrolünün olmadığını her zaman söylediklerini hatırlattı. Bununla ilgili olarak Devlet Su İşleri 4. Bölge Müdürlüğü’nün Konya kapalı havzası, yeraltı suyu tahsisi ve yüzey sularının belli bir çerçevede planladığını ve yeraltındaki suyun tükenmeyeceği şekilde yeraltındaki bir miktar suyun kullanılmasında sakınca bulmadığını aktardı. Arslan, “Bu miktar yaklaşık 2 milyar metreküp civarındaydı. Buna istinaden Devlet Su İşleri birçok çiftçimize, vatandaşımıza yeraltı suyu kullanım ruhsatı verdi. Ruhsatları verirken de tahsis ettiği su miktarını belirledi. Fakat 1996 yılından bu zamana kadar kullanılan yeraltı suyunun debisi hiçbir şekilde kontrol edilmedi. Üreticilerimizden bazıları ruhsatsız bir şekilde su kuyusu açıyor. İlerleyen zamanlarda belki de dışarıdan Konya'ya su getiremeyeceğiz. Konya suyu ile ilgili ciddi ve radikal çalışmalar yapılmalı. Yüzey sularında tahsis yok. Yağış oldu ama az ve bu yeterli değil. Suyumuzu bitirmek üzereyiz” şeklinde konuştu.
TASARRUF ŞART
Çevre Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı İlker İrioğlu da, su kaynaklarının azaldığını ve herkesin tüketime yöneldiğini söyleyerek şunları dile getirdi: “Su en çok da tarımda kullanılıyor. Onun dışında sanayide ve evlerde ise yüzde 30 civarında su tüketimi oluyor. Tarımdan sonra en çok su kullanılan yer sanayidir. O yüzden insanların eşya tüketiminde tasarruflu olması gerekiyor. Biz sadece insanlara dişinizi fırçalarken suyunuzu, çeşmenizi kapatın diyerek istediğimize ulaşamayız. Her şeyde tasarruflu olmalıyız. Ayrıca denetim de çok önemli. Aşırı derecede ruhsatlı ve ruhsatsız kuyu var. Buralarda su çok hoyratça kullanılıyor. Sanırım evlerimizde su kesildiği zaman durumun ciddiyetinin farkında olacağız. O noktalara gelmeden su tüketimini azaltarak sularımızı tasarruflu kullanalım.”
BU YETERLİ DEĞİL!
Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz, suyun insanlık için önemli olduğuna dikkat çekerek suyla ilgili yapılan çalışmaların da önemini vurguladı. Kırkgöz, “Kurak bir yıl geçirdik. Geçtiğimiz aylarda maalesef beklediğimiz yağışları alamadık. Geçen yıla göre yağışlarda yüzde 40’lık ciddi azalma var. Göllerimiz de çekildi. Tabi suyun en çok kullanıldığı alan tarım. Konya bölgesi de maalesef kapalı bir havza ve burada yoğun bir tarım yapılıyor. Ziraat Mühendislerimiz de sahada çiftçilerimizi bilinçlendirme çalışmalarını yapıyor. Sulama periyotlarının ayarlanmasında tavsiyelerde bulunuyorlar. Bu yeterli değil. Daha fazla çalışma yapılması gerekiyor. Çünkü su kaynaklarımız tükendiği zaman bunun geri dönüşü çok zor” dedi.
DOĞRU PEYZAJ DA BU NOKTADA ÖNEMLİ
Peyzaj Mimarları Odası Konya İl Temsilcisi Özcan Kuzu ise, su kaynaklarının tükenmemesi için tasarruf yapmaya çalıştıklarını aktararak bu konuda acil eylemlere giriştiklerinden bahsetti. Kuzu, sözlerine şunları ekledi: “Yeraltı su kaynaklarını besleyen önemli bir akarsuyumuz olmadığı ve bu kaynak sadece yağmur olduğu için, yağmuru çekebilecek çalışmaların yapılması gerekiyor. Bu çalışmalar çok uzun sürüyor. Çünkü ağaçların büyümesi zaman alıyor. Bu yüzden ciddi bir planlama gerekiyor. Bitki deseninin tarımda olduğu gibi kent merkezlerinde de denetlenmesi lazım. Buraya özgü olmayan bitki türlerinin getirilip peyzaj adı altında tasarımlar yapılması yanlış. Dolayısıyla yağmuru çekecek bitkilerle peyzaj yapılmalı.” -Tuba Kaya