Bosna'da Mevlana rüzgarı! Konya'yı yeniden inşa ettik dediler
Konya'da çekimleri yapılan, Mevlana'nın hayatını konu edinen ve TRT'nin mayıs ayında hayata geçip kısa zamanda milyonlarca kullanıcıya ulaştığı dijital platformu tabii'nin öne çıkan yapımlarından "Mevlana Celaleddin-i Rumi" dizisinin dünya prömiyeri 29. Saraybosna Film Festivali’nde gerçekleştirildi.
Büyük İslam âlimi Mevlânâ’nın hayatını konu edinen dizinin ilk bölümü, yapım ekibi ve oyuncu Bülent İnal ve Kaan Yıldırım’ın katılımıyla, cumartesi gecesi Bosnalı izleyiciyle buluştu. Yapımcılığını Kerim Ayyıldız'ın, proje tasarımını Ahmet Okur'un, yönetmenliğini ise Can Ulkay'ın üstlendiği dizinin ekibiyle, hem Bosna’daki atmosferi hem de dizinin bu kadar beğeni toplamasının sebeplerini konuştuk.
“ÖĞRENCİLER ADETA GERÇEK BİR MEDRESEDE DERS GÖRDÜ”
Mevlânâ karakterini canlandıran Bülent İnal, diziye hazırlığı anlatırken “Hat dersi alan, ney çalmak için ders alan oyuncularımız vardı. Öğrenciler adeta gerçek bir medresede ders gördü” ifadelerini kullandı.
Oyuncu Bülent İnal, heyecanlı ve mutlu olduklarını, hem kendilerine hem de projeye çok güzel bir ilgi olduğunu söyledi. Ayrıca tarihi karakterleri ekrana taşımanın zorluğundan şu ifadelerle bahsetti: “En büyük zorluğu onu seven insanları hayal kırıklığına uğratma tehlikesi. Tabii burada yazılan metinler kadar o karakterlere hayat veren oyuncuların yeteneği ve çabası önem kazanıyor. Biz bu konuda çalıştığımız danışmanlarla hem metnin doğru çıkmasına hem de oyuncuların karakterleri özümsemesine yardımcı olmaya çalıştık. Savaş yapacak karakter, günlerce kılıç ve at talimi yaparken sema ve zikir yapacak oyuncular da onun eğitimini aldı. Aynı şekilde yazı yazmak için hat dersi alan oyuncularımız da vardı, ney çalmak için günlerce ders alan oyuncularımız da. Öğrenciler adeta gerçek bir medresede ders görüyordu. Film platosundan çok, gerçek bir 13. yüzyıl evreni içinde buluyorlardı kendilerini, bu da dönemin ve karakterin kimliğine bürünme noktasında sanırım çok faydalı oldu.”
“BİR İNSAN DAHA NASIL ÖLÜMSÜZ OLABİLİR Kİ”
Hikâyeyi hem Türk hem de uluslararası izleyiciye anlatmanın öneminden bahseden Kale Yapım’ın sahibi Kerim Ayyıldız, “Hz Mevlânâ’nın yakından tanındığını bildiğiniz, tarih boyunca Mevleviliğin de önemli merkezlerinden biri olmuş bu coğrafyada ilk dünya gösterimini yapmak bizim için mutluluk vericiydi” dedi. Kendi köklerinin de bu ülkede olduğunu ifade eden Ayyıldız, “Dünyanın farklı yerlerinde farklı insanlar Mevlânâ'nın bir sözünü, bir şiirini belki sadece yüzlerce gazelinden birkaç mısrasını biliyor ve ona göre değerlendiriyor. Bizim öncelikle Mevlânâ'nın hayatını, yetiştiği ortamı, ona bu mısraları yazdıran sancıları, o günün koşullarını anlatmamız gerekiyordu. İnsanlık her devirde barışa, huzura, dostluğa ihtiyaç duymuş. Bir insan düşünün ki ölümü Şeb-i Arus yani sevgiliye kavuşma olarak tanımlamış. Ve ilginç olan bu ölümün üzerinden 750 yıl geçtiği halde insanlar hala aynı coşkuyla ölüm yıl dönümünü yas tutarak değil, coşkuyla anıyor. Bir insan daha nasıl ölümsüz olabilir ki” ifadelerini kullandı.
KONYA’YI YENİDEN İNŞA ETTİK
Proje tasarımını yapan Ahmet Okur ise dizinin dört yıl fiilen çalışılarak ortaya konulmuş bir proje olduğunu söyledi. Konya’da oluşturulan setle ilgili de konuşan Okur, “60 dönümlük bir arazi üzerine 95 bina yapıldı. Bunların 25’inin anıtsal binalar olduğunu düşünürsek TRT Plato Müdürlüğü’nün yaptığı şey olağanüstü bir emek ve destekti. 13. yüzyıl Konya’sını yeniden inşa ettik” dedi.