Ahşabı Sabırla İşliyor! Nasibi Olan Alıyor!
Konya’da Meram Müftülüğüne bağlı Dere Midilli Camii'nde İmam Hatip olarak görev yapan ve 10 yıldır Naht sanatıyla ilgilenen Ahmet Civelek, hat yazma merakıyla başladığı Naht oyma sanatını kıl testereyle ahşaba dantel gibi işliyor. Civelek, “Ortaokul ve lisede hüsnü hat; mürekkebe bandırarak kamış kalemle yazı yazma işleriyle uğraştım. Sonra araya ticaret ve yoğunluk girdi. Görev değişikliği yaparak imamlığa geçiş yaptım. İmamlık yaparken zamanım çoğaldı. Tekrardan bir şeyler yapmak istedim. Boş zamanlarımda yeniden hat çalışmak istedim. Mürekkeple, kamış kalemle bir şeyler yapmak istedim. Bu tarafa yöneldim. Naht ile yapılmış bir eser gördüm. Kapu camide namaz kılmaya gittiğim zaman kapu caminin kürsüsünün arkasındaki eseri yakından incelediğim de ahşaptan yapılmış olduğunu gördüm ve deneme yanılma yöntemiyle başladık arkası geldi” şeklinde konuştu.
PARASI OLAN DEĞİL NASİBİ OLAN ESER ALIR
Eserlerin fiyatlarının 750 liradan başlayıp 18 bin liraya kadar çıktığını belirten Civelek, “10-15 gün işçiliğin yoğunluğuna göre süren çalışmalar var. Yuvarlak olan 15 günlük bir çalışma. Ben genelde yazı çalışıyorum. Hüsnü-hat yazıları çalışıyorum, hat yazısı olarak çalışıyorum. 7 senedir burada standımız var. İlk önce müracaatımızı yaptık. Yaptığımız sanatın bir görselini sunduk yetkililere. Bu stant doluydu boşaldı. Stant boşalınca beni çağırdılar bize yer tahsis ettiler. Burası yaz kış senede 52 hafta açık her cumartesi 19:00’da sema gösterisi var ama Konya'nın haberi yok. Önceden bedavaydı, ücretsizdi. Son yıllarda ücretliye çevirdiler. Şeb-i Arus’a ilgi alaka güzel insanların takdirini alıyoruz. Bizim için satış yapmaktan ziyade insanların beğenisi önemli. İnsanların takdir etmesi bir eser satmaktan daha güzel. Buradan parası olan değil nasibi olan eser alabilir” dedi.
SANATTA SABREDENLER KAZANIR
Naht sanatıyla lise öğrencilerine eğitim verdiğini söyleyen Civelek, öğrencilere sabrı öğrettiğini vurguladı. Civelek, “Tahir Büyükkörükçü İmam Hatip Lisesi’nde gönüllülük esasına dayalı öğrenciler yetiştirdik. O öğrencilerle dört sene çalıştık. Bu sanatta sabreden çocuklar üniversiteye hazırlık aşamasında da sabırlarını gerektiği gibi kullandılar. Bu sanat sayesinde sabrı öğrendiler. Sabır sayesinde de güzel üniversiteler kazandılar. Ben imam olduğum için evde hobi olarak çalışıyorum” diye konuştu.
İNSAN KENDİNE DE ŞEKİL VERMELİ
Naht sanatı hakkında bilgiler veren Civelek, “Naht sanatı Türklerin İslamiyet’e geçişiyle başlamıştır. ‘Naht’ın kelime anlamı yontmak demektir. Türkler yontma alanındaki becerilerini heykeltıraşlık alanındaki becerilerini İslamiyet’ten sonra camilerdeki minber, Mihrap, Kürsü, Kur'an sandukaları, rahleler gibi değişik ahşap çalışmalarında değerlendirmişlerdir. Ceviz, abanoz, ıhlamur gibi ağaçları kullanmışlardır. Selçukluda ve Osmanlı'da Naht sanatı zirveye ulaşmıştır. Günümüzde de Naht sanatıyla uğraşan Sanatkârlar vardır ama yok olmaya yüz tutmuş sanatlar arasında yer alıyor. Naht, ruhsal dinginlik verir. Bütün geleneksel sanatlarımızın hepsi insana sükûnet verir. Sabrı öğretir. Tevekkülü öğretir. Emek ister, olgunlaşma ister. İşlenilen malzemeyle beraber kendini işlemek var. Ahşaba şekil verirken kendimize de şekil vermek önemli” ifadelerini kullandı.
‘HER BİLENİN ÜZERİNDEN BİR BİLEN VARDIR’
Yurt içine ve yurt dışına birçok eser gönderdiğini söyleyen Civelek, “İngiltere, Fransa, Dubai, Katar ve Pakistan gibi ülkelere eser gönderdim. Sanat ne sanat için ne toplum için yapılır, sanat Allah için yapılır. Ben hiç bir zaman bu işi çok iyi biliyorum demiyorum ‘Ve fevka küllî zi ilmin âlim’ ‘Her bilenin üzerinde bir bilen vardır’ Yusuf Suresi 76. ayet. Nahtı benden daha iyi yapanlar var. Bu sanatın olmazsa olmazı sabır. Ağacı işlemek için önce sabretmeniz gerekiyor. Ağacın kurumasını beklemeniz gerekiyor bir ceviz ağacı 2-3 seneden önce kurumuyor. Ve bir eseri işlerken ahşap tam manasıyla testereye teslim oluyor. ‘Gassalin elinde ölü olmak’ diye bir tabir var. Kulun Mevla'nın tasarrufunda Gassalin elinde ölü olması gibi ahşap da Nahhat'ın elinde aynı bir ölü gibi testereye teslim olmuş durumda. Eserlerimi işlerken teslimiyeti öğreniyorum. Stantta en çok ilgi çeken eser sırtında yük olan şerbetçi tablom. Ahzab Suresi 72. Ayette denildiği gibi: “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” İnsanlar sırtlarındaki ağır yükleri biliyorlar, ağır yük altında ezilen insanlar yaşamın sıkıntılarında kendilerini adeta o tabloda buluyorlar” dedi.
-Büşra KÖSE