Erdoğan: Güçlü Türkiye'nin inşası için kolları sıvama vaktidir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKM-Gar-Kızılay Metro Hattı'nın Açılış Töreni'nde konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Rabbimden bir daha şubat ayında yaşadığımız büyük depremler gibi imtihanlar yaşatmamasını diliyorum. İnşallah bu depremin yaralarını en kısa sürede sararak tüm şehirlerimizi afetlere karşı dirençli hale getirmekte kararlıyız. İnsanlarımızın hayatlarını kolaylaştırmaya, çocuklarımıza güvenli, huzurlu, müreffeh bir gelecek hazırlamaya devam ediyoruz. Şehirlerimizi alt yapısı ve üst yapısı ile geliştirmeye yönelik projeleri adım adım hayata geçiriyoruz.
Bugün başketimiz Ankara'nın şehir içi ulaşımı için kritik bir projenin açılışını yapmak üzere bir aradayız. AKM-Gar-Kızılay Metro Hattı Ankara'nın farklı ulaşım ağlarını birbirine bağlayan bu özelliği ile de 3,3 kilometre uzunluğunun ve 3 istasyonunun ötesinde bir öneme sahiptir. Bu metronun muhteşem Gar İstasyonu üzerinden Yüksek Hızlı Tren'e, Başkentray'a ve Ankaray'a aktarma yapabilecek. Adliye istasyonundan yine Başkentray'a geçilebilecek. Kızılay istasyonu üzerinden ise Batıkent, Çayyolu ve Ankaray metrolarına erişilebileck. Bu hattın ülkemize karayolu, vakit, çevre gibi başlıklarda yapacağı katkıların yıllık değeri 9 milyar lirayı bulacak.
Böylece Ankara'ya sadece son 7 yılda daha önce var olan 23 kilometrelik raylı sistemlere ilave olarak Kızılay-Çayyolu ile 16,6 kilometrelik, Batıkent-Sincan ile 15,4 kilometrelik, Keçiören-AKM ile 9,2 kilometrelik bugün de AKM-Kızılay ile 3,3 kilometrelik olmak üzere toplamda 44,5 kilometrelik metro hattını kazandırmış olduk.
Eğer bugün Ankara'da artan nüfusa, araç sayısına ve yerel yönetimin iş bilmezliğine rağmen kayda değer bir trafik sıkışıklığı yaşanmıyorsa gerisinde işte bu metro yatırımları var. Üstelik Ankara'daki son dönemde hayata geçirilen tüm metro yatırımlarını, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız vasıtası ile biz inşa ettik. İstanbul'da da benzer bir durum yaşanıyor. Çünkü bu şehirlerin belediye başkanları kendi şehirlerine hizmet etmek yerine başka hayaller, başka hevesler peşinde koşuyor. Ama biz ülkemizin 81 vilayetinin her biri gibi bu şehirlerimizi de asla sahipsiz bırakmadık, bırakmayacağız.
Metro hatları, Millet Bahçeleri, Kentsel dönüşüm projeleri, yolları, içme suyu ve arıtma tesisleri ile şehirlerimizi Türkiye Yüzyılı'na hazırlamak için gece gündüz çalışıyoruz. Bugün Ankara'da açtığımız günlük 600 bin yolcu kapasiteli metro hattımızı da işte bu yaklaşımla inşa ettik sizlerin hizmetine sunduk. Başkentimizde sadece metro hatlarına yenilerini eklemekle de kalmadık mevcut 108 metro aracına ilave 324 yeni nesil metro aracı daha aldık. Böylece metro hatlarında çalışan araç sayısını 4 katına yükselterek kapasiteyi ve konforu da artırdık. İnşallah önümüzdeki dönemde yeni projelerle, yeni yatırımlarla, yeni eserlerle, yeni hizmetlerle Ankara'yı Türkiye Yüzyılı'na hazırlamayı sürdürüceğiz.
Şimdi buradan soruyorum, 14 Mayıs'ta geleceğimize sahip çıkıyor muyuz? 14 Mayıs'ta kazanımlarımızı daha da ileri taşıyor muyuz? 14 Mayıs'ta Türkiye Yüzyılı'nın inşası için ya Allah bismillah diyor muyuz? 14 Mayıs'ta Türkiye Yüzyılı için doğru adımlarla yola devam diyor muyuz? Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum.
Türkiye'nin her seçimi milli iradenin tecellisinin vesilesi olması bakımından elbette önemlidir. Ama 14 Mayıs milletimizin yeni asrındaki yol haritamızı belirleyecek olmasından ayrıca ehemmiyetlidir. Cumhuriyetimizin ilk asrındaki mücadelemizle tek parti faşizmi, vesayet, darbe, terör, kriz dönemlerini inşallah bir daha geri gelmemek üzere tarihin derinliklerine hep birlikte gömdük. Şimdi Türkiye Yüzyılı ile güvenli, huzurlu, zengin, güçlü, büyük Türkiye'nin inşası için kolları sıvama vaktidir.
Geçtiğimiz 21 yılda ülkemize gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımlarını bundan sonra yapacaklarımızın temeli, girizgahı olarak görüyoruz. Tabi biz bu heyecanla geleceğimize bakarken birileri de Türkiye'yi yeniden 30 yıl 50 yıl öncesine döndürmenin hesaplarını yapıyor. Bay bay Kemal'in başka yapacağı iş yok. Ne yaptı? Ona şu kadar, buna şu kadar, birisine bu kadar yetmez ki, 6'lı masa hepsinden doyması lazım. 7'li masa var o da masanın altındaydı çıktı. Şimdi soruyorum, İP sen ne iş yapıyorsun? Niye durmadan masadan çıktın gittin? Hani sen milliyetçiydin, sen yerliydin, milliydin, bay bay Kemal terör örgütünün parlamentodaki uzantısı ile niçin partisinde değil de parlamentoda görüşmeyi yaptı? Şimdi ne yaptılar, partilerinin adını da değiştirdiler yeni bir isimle ortaya çıktılar. Burada bu projeye gereken dersi 14 Mayıs'ta vermeye var mıyız? Muhalefetin son dönemdeki telaşı işte bu hesabın eseridir.
Bilhassa son 2 ayda istismar edilmedik kavram, ayaklar altına alınmadık değer bırakmadılar. Artık şurada kaldı 35 gün. Kurdukları 7'li masanın etrafındaki her bir parti kendi geçmişlerine, kendi kırmızı çizgilerine dair ne varsa hepsini bir kenara bıraktı hepsini de çiğneyip geçti. Bir yıldır millete umut diye tanıttıkları masaya kumar masası dediler, noter masası dediler tekmelediler. Sonra tıpış tıpış o masaya dönüp tekrar oturdular. Geçmişte CHP'ye yöneltmedik itham bırakmayanlar, Kılıçdaroğlu'nun eteğine dört elle sarıldılar. Bizi beğenmeyip ayrı parti kuranlar 7'li masanın dolgu malzemeliğine razı oldular. Ömürleri boyunca söyledikleri her şeyi yutma pahasına CHP listelerinden adaylık sırasına girdiler.
Bununla da kalmadılar bölücü örgütün siyasi uzantılarıyla ne pahasına olduğunu kendileri dışında kimsenin bilmediği kirli bir ortaklık kurdular. Gerçekten de yürek sızlatan bir tablo ile karşı karşıyayız. Bölücü terör örgütü PKK her gün bir elebaşlarının ağzından 7'li masaya desteğini Kandil'den açıklıyor. Ey benim sevgili milletim, Kandil'den verilen talimatlarla yola giden bu bay bay Kemal'e ve onun yavrularına destek verilebilir mi? Öyleyse daha çok çalışacağız. Demokrasi sandığına bunları gömeceğiz. Tabi şimdi başka şeyler var yetmiyor, dağdan masadaki arıza çıkaranlara da ayar veriliyor. Yetmiyor, seçimden sonra ne yapacaklarını da anlatıyorlar. Neymiş, Selo'yu bırakacaklarmış. Neymiş, terörist başını bırakcaklarmış. Neymiş, şu hukuk devletinde ülkemizde ne kadar içeride hukuken tutuklu veya mahkum olanlar varsa bunları da bay bay Kemal bırakacağız diyor. Yetmiyor, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı da kaldıracaklarmış. Hale bak, ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar, eşek vezir olmuş katır silahtar.
FETÖ tüm mensupları ile 7'li masanın fedailiğine soyunmuş durumda. Mensuplarına cezaevlerinden çıkma, kamuya geri dönme sözü veriyor. Yetmiyor bir de ülkeden ve milletten hesap sorma tehdidinde bulunuyor. Bakıyorsunuz tüm bunlara masada kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Bu aynı yavrular var ya, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kapatacağız diyorlar siz ne işe yarıyor sunuz? Niye orada var sınız? Onun için çok çalışacağız. Diğer terör örgütlerinin durumu da farklı değil. Daha yurt dışından ülkemizdeki seçimlerde muhalefetin kazanması temennisi ile yazılanları, çizilenleri, konuşulanları saymıyorum. Bir de çocuklarımızı, gençlerimizi sapkın akımların mezesi yapmak için yanıp tutuşanlar var. Neydi bu LGBT. AK parti'nin de, Milliyetçi Hareket Partisi'nin de ve diğer Cumhur İttifakı'nın ortaklarının LGBT diye bir derdi yok. Ama şu anda Millet İttifakı denen bu zillet ittifakının böyle bir derdi var. Derdiniz yoksa açıklayın. Niye bugüne kadar açıklamadınız? Niye açıklayamıyor sunuz? Hiç birinin adını vermeme gerek yok. İP'i de Saadet'i de, nereye Deva ise bilmiyorum bunlardan ses var mı? Yok, çünkü bunların öyle bir derdi yok. Bunlar ne millidir ne yerlidir.
Erkek ve kız evlatlarımıza göz diken bu muhalefetin yanında bunlar saf tutmuş durumdadır. Aslında daha söylenecek çok şey var ama inanın içimiz elvermiyor. Bunun adı siyaset değildir, siyaset yapmak değildir. Bunun adı olsa olsa terör örgütlerinin dümen suyuna girmektir. Terör örgütlerine teslim olmaktır. Bunun adı bu güzel ülkeyi siyasi ve ekonomik olarak yeniden küresel emperyalizmin emrine sokmaya çalışmaktır. Bunun adı milletimizin istiklali ve istikbalinin teminatı olan neslimize evlatlarımıza kastetmektir. Soruyorum size bugüne kadar 7'li masadan terör örgütleri ile mücadelenin kararlı şekilde süreceği, huzur ve güven ikliminden taviz verileceği yönünde bir söz duydunuz mu? Terör örgütlerinin başını sınırlarımız ötesindeki inlerinde ezmek için yürüttüğümüz operasyonların devam edeceğine dair bir söz duydunuz mu? Küresel bir proje olan sapkın akımları ülkemizden uzak tutmak için kararlı bir duruş iradesi duydunuz mu?
Hiç birini de duyamazsınız çünkü 7'li masa bunları yapmamanın pazarlığı ile seçime gidiyor. Bu böyle bir proje. Dikkat ederseniz masadakilerin hiç birinin ülkeye herhangi bir eser kazandırmak, milletimize herhangi bir hizmet getirmek gibi bir derdi yok. Şu anda Ana Muhalefetin Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehir belediyelerinin başkanları onlarda değil mi? Onlarda, bir eseriniz olsun, yaptığınız gururla övünülecek bir eserleri var mı? Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de var mı? Yok çünkü masanın böyle bir misyonu yok. Onlara verilen görev başka, onlar yapmaya değil yıkmaya geliyor yıkmaya. Biz yaptıklarımızın üzerine daha fazlasını koymaya geliyoruz. Onlar ülkeyi ileriye taşımaya değil, geriye götürmeye geliyor. Biz Cumhuriyetimizin yeni asrını Türkiye Yüzyılı yapmaya geliyoruz. Fark o kadar açık ki, size daha fazlasını söylemeye gerek duymuyorum.
Ayrıntılar gelecek...