Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'na hitap etti: (3)
NEW YORK (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, Ege ve Doğu Akdeniz'deki haklarını sonuna kadar savunurken, kendi siyasi hesapları uğruna gerginlik stratejisi izleyenlerin oyunlarına da asla gelmeyecektir." dedi.
Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 77. Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etti.
Dünyanın güvenliği bakımından üzerinde dikkatle durulması gereken yerlerden birinin de Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz olduğunu belirten Erdoğan, bu çerçevede Libya'nın istikrar ve refahının başta komşuları olmak üzere tüm bölge için kritik önem taşıdığına dikkati çekti.
Erdoğan, Türkiye olarak Birleşmiş Milletlerin bu yöndeki çabalarını desteklediklerini vurgulayarak "Amacımız, Libya halkının egemenliğini, birliğini, bütünlüğünü koruyarak hak ettiği refah düzeyine erişmesini sağlamaktır. Libya'da adil ve muteber bir seçimin yapılarak, meşruiyetini halktan alan güçlü bir hükümetin iş başına gelmesi, hepimizin katkıda bulunacağı temel hedef olmalıdır." diye konuştu.
Orta Doğu coğrafyasında kalıcı barış ve istikrarın tesisi açısından sona erdirilmesini gerekli gördükleri İsrail-Filistin ihtilafında, iki devletli çözüm vizyonuna güçlü destek verdiklerinin de altını çizen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Kudüs'ün tarihi ve kültürel kimliği ile Harem-i Şerif'in kutsiyetine saygı gösterilmesi, işgal altındaki topraklardaki yasa dışı yerleşim faaliyetlerinin durdurulması, Filistinlilerin can ve mal güvenliğinin sağlanması şarttır. Bölgedeki sorunun, adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme kavuşturulabilmesi için, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulması dışında bir ihtimal yoktur. Türkiye olarak İsrail ile ilişkilerimizi hem kendimizin hem bu ülkenin hem Filistin halkının hem de bölgenin huzuru, istikrarı, geleceği için geliştirmeyi sürdürmekte kararlıyız."
Erdoğan, bu süreçte, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansının kurumsal ve mali kapasitesinin geliştirilerek Filistinli mazlumlara sahip çıkılmasının uluslararası toplumun sorumluluğu olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, İran ile yürütülen Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın küresel ve bölgesel istikrar için taşıdığı önemi daima vurgulayan bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, "İran'ın nükleer programına ilişkin hususların diplomasi ve diyalog yoluyla çözümüne yönelik görüşmelerin en kısa sürede sonuçlandırılarak uygulamaya geçirilmesini bekliyoruz." dedi.
- "Azerbaycanlı kardeşlerimizin daima yanlarında olmayı sürdüreceğiz"
Erdoğan, Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtarmasının, Güney Kafkasya'da kalıcı barışın ve istikrarın temini konusunda, tarihi bir fırsat penceresi açtığını bildirdi.
Türkiye olarak, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yürütülen süreçleri destekleyerek, bu fırsatın değerlendirilmesi için çok önemli adımlar attıklarını belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son günlerde yaşanan çatışmalar bu güzel iklime gölge düşürmüş olsa da iki ülke arasında en kısa zamanda kapsamlı bir barış anlaşması imzalanmasının mümkün olduğuna inanıyoruz. Azerbaycanlı kardeşlerimizin haklarını ve geleceklerini inşa konusunda verdikleri mücadelede daima yanlarında olmayı sürdüreceğiz. Ülkemizi de yakından ilgilendiren bölgedeki ulaştırma bağlantılarının en kısa sürede açılması ise herkesin refahına katkı sağlayacak bir gelişme olacaktır."
- "Türkiye, bu zor günlerinde Afgan kardeşlerini desteklemeyi sürdürecektir"
Erdoğan, neredeyse yarım asırdır işgal, çatışma, terörizm, sefalet gibi sorunlarla boğuşan Afganistan'ın, yine bir sınamadan geçtiğini dile getirerek "Ülkedeki geçici hükümetin, temel insan haklarının korunması doğrultusunda atacağı adımlar, umut verici gelişmelerin önünü açabilir. Türkiye, bu zor günlerinde Afgan kardeşlerini desteklemeyi sürdürecektir." dedi.
Hindistan ve Pakistan'ın, bağımsızlıklarını kazanmalarının üzerinden geçen 75 yıla rağmen aralarında hala güçlü bir barış ve iş birliği tesis edilememiş olmasından üzüntü duyduklarını da ifade eden Erdoğan, "Dileğimiz, Keşmir'de adil ve kalıcı barış ve huzura ulaşılmasıdır. Yakın tarihte yaşanan bir sel felaketi sebebiyle son derece sıkıntılı günler geçiren Pakistan halkına, tekrar geçmiş olsun diyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, afetin ardından başlatılan insani yardım çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini aktararak uluslararası toplumun da Pakistan halkına içinden geçtikleri bu sancılı dönemde destek vermesini beklediklerini söyledi.
Türkiye'nin Rohinga Müslümanlarının anavatanlarına güvenli, gönüllü, onurlu ve kalıcı şekilde geri dönüşleri için desteğinin sürdüğünü belirten Erdoğan, "Çin'in toprak bütünlüğüne, tek Çin anlayışına ve egemenlik haklarına kesinlikle halel getirmeyecek şekilde, Müslüman Uygur Türklerinin temel hak ve özgürlüklerinin korunması hususunda hassasiyet gösteriyoruz." dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin Balkanlar'da barış ve istikrarın güçlendirilmesi, anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözümü için ikili ve çok taraflı platformlarda yoğun gayret sergilediğini vurguladı. Bu anlayışla eylül başında Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan'ı kapsayan bir bölge turu gerçekleştirdiğini anımsatan Erdoğan, "Bosna-Hersek'teki seçimlerin sorunsuz şekilde yapılması ile Belgrad-Priştine Diyalog Süreci'nde ilerleme sağlanması, bölgenin istikrarına katkı verecektir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Güç gösterisi peşinde koşanlar, kendilerini komik duruma düşürmektedir"
Türkiye'nin Ege Denizi'nde ve Doğu Akdeniz'deki tüm meselelerin iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve uluslararası hukuka uygun olarak çözülmesini istediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bölgede, ülkemizle asla denk olmayan siyasi ve askeri seviyesine rağmen, güç gösterisi peşinde koşanlar, kendilerini komik duruma düşürmektedir. Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın sürmesi, tüm tarafların hak ve hukukuna saygı gösterilmesine bağlıdır. Yunanistan'dan, gerginlik ve tahrik siyasetini bir kenara bırakarak, iş birliği ve dayanışma çağrılarımıza kulak vermesini bekliyoruz. Daha önce önerdiğimiz Doğu Akdeniz Konferansı’nın bu amaca hizmet edeceğini düşünüyoruz. Muhataplarımızın, şimdiye kadar bu konuda en ufak bir adım dahi atamaması, kimin barış ve diyalogdan kimin de gerilimden yana olduğunu göstermektedir. Türkiye, Ege ve Doğu Akdeniz'deki haklarını sonuna kadar savunurken kendi siyasi hesapları uğruna gerginlik stratejisi izleyenlerin oyunlarına da asla gelmeyecektir."
- "Uluslararası toplumu, KKTC'yi bir an önce resmen tanımaya davet ediyoruz"
Türkiye'nin Kıbrıs meselesinde de adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılabilmesi için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte hep iyi niyetli ve yapıcı çaba sergilediğine işaret eden Erdoğan, gerçekleri görmek isteyen herkesin, adada iki ayrı devlet, iki ayrı halk olduğunu bildiğini, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü haklarının tescil edilmesinin, adadaki çözümün anahtarı olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Uluslararası toplumu, Birleşmiş Milletler prensipleriyle çelişir şekilde, ambargolarla dünyadan koparılmaya çalışılan Kıbrıs Türklerine yönelik zulme son vermeye ve bir an önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni resmen tanımaya davet ediyoruz." dedi.
Avrupa Birliği üyesi Yunanistan'ın, Ege Denizi'ndeki düzensiz göçmenlere uyguladığı insanlık dışı geri itmelerin yanında, Müslüman Türk azınlığa karşı da hukuki yükümlülüklerini ihlal eden ayrımcı ve baskıcı politikalar izlediğini ifade eden Erdoğan, "Temennimiz, Yunanistan'ın tüm bu sorunlu faaliyetlerine son vermesi, Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası kuruluşların da yapılan insanlık dışı ve hukuksuz uygulamalara sırtını dönmeyi bırakmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğine katkı sağlıyoruz"
Erdoğan, küresel ve bölgesel planda ortaya çıkan her yeni meydan okumanın, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile iş birliğinin değerini bir kez daha açıkça ortaya koyduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Bu yıl NATO'ya katılımının 70'inci yıl dönümüne ulaşan güçlü bir müttefik olarak, gerek diplomasi hamlelerimiz gerekse askeri kabiliyetlerimizle Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğine katkı sağlıyoruz. Avrupalı kimliğimizle kıtanın güvenlik, istikrar ve refahına katkılarımız sürerken en batıdaki Asyalı olarak da 'Yeniden Asya' girişimiyle, bu kıtada da aynı amaçla çalışıyoruz."
Son dönemde küresel düzeydeki sorunların ağırlaşan yansımalarıyla karşı karşıya bulunan Afrika ülkeleriyle dayanışmayı güçlendirecek adımları da birbiri ardına hayata geçirdiklerini anlatan Erdoğan, bu kapsamda 16-18 Aralık 2021'de Afrikalı heyetin geniş katılımıyla 3'üncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'ni gerçekleştirdiklerini söyledi.
Türkiye'nin, kıtanın barış, kalkınma ve refah yolculuğuna eşit bir ortak olarak eşlik etme iradesini her fırsatta gösterdiğinin altını çizen Erdoğan, "Latin Amerika ile de karşılıklı saygı temelinde güçlenen iş birliğimizi, ikili planda ve bölgesel teşkilatlarda kurumsal düzeyde artırmaya devam etme kararlılığındayız." ifadesini kullandı.
- "İslam düşmanlığını da tıpkı antisemitizm gibi bir insanlık suçu olarak görüyoruz"
Erdoğan, uluslararası sistemin çeşitli krizlerle sarsıldığı bu dönemde, insanlığı bekleyen en büyük tehlikelerden birinin de, "birlikte yaşama" iradesinin kaybedilmesi olduğunu belirterek, "Irkçı, ayrımcı, yabancı ve İslam düşmanı tutumlarda son yıllarda yaşanan artıştan derin endişe duyuyoruz." dedi.
BM Genel Kurulu kürsüsünden Yeni Zelanda'da Müslümanlara karşı gerçekleştirilen terör saldırısının yıl dönümü olan 15 Mart tarihinin, 'İslamofobiyle, İslam Düşmanlığıyla Mücadele Uluslararası Günü' olarak ilan edilmesi çağrısında bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, önce İslam İşbirliği Teşkilatında, sonra da Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda alınan kararlarla bu çağrının hayata geçirildiğini söyledi.
Uluslararası toplumun İslam düşmanlığıyla mücadeledeki kararlılığının bir nişanesi olarak gördükleri bu yaklaşımın, fiiliyata da yansımasını canı gönülden temenni ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Daha önce de defalarca vurguladığım gibi İslam düşmanlığını da tıpkı antisemitizm gibi bir insanlık suçu olarak görüyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, Genel Kurul'un 77'nci toplantısının, insanlığın umut ve beklentilerine cevap teşkil edecek başarılara imza atacak şekilde verimli geçmesini diledi.
(Bitti)