CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, PM toplantısının açılışında konuştu: (2)
ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tarihin CHP'lilere yüklediği ciddi bir görev var. Bu görevi beraber yerine getireceğiz. Bizim yaşamımızda korku yoktur. Olamaz zaten. Her CHP'li cesur olmak zorundadır." dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin kuruluşunun 99'uncu yıl dönümü dolayısıyla Genel Merkez'de düzenlenen Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında konuştu.
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan sonra İzmir İktisat Kongresi'ni topladığını anımsatan Kılıçdaroğlu, devletin doğrudan ekonomiye girmesi gerektiğine karar verildiğini söyledi.
Ülkenin kısa sürede demir ağlarla örüldüğünü ve fabrikaların kurulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, çiftçiyi rahatlatmak için Aşar Vergisi'nin kaldırıldığını anlattı.
İnsanlar kendi kutsal kitaplarını okurken anlayabilsinler diye 1925'te Kur'an'ın Türkçe mealinin hazırlanmasıyla ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen bir önergenin kabul edildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Suçluyorlar ya hani, bu tarihi özellikle verdim. Suçlayan insanlarda biraz vicdan olmalı, biraz ahlak olmalı, biraz erdem olmalı, biraz bilgi olmalı." diye konuştu.
1925'te Kayseri'de uçak fabrikasının temelinin atıldığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, 1928'de millet mektepleri açılarak bir yılda 800 bin kadın ve erkeğe okuma yazma öğretildiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, 1928'de küçük bir köy olan Kırıkkale'de entegre savunma sanayinin temellerinin atıldığını, 1929'da topraksız köylülere toprak verilmesi ile ilgili kanunun kabul edildiğini, 1930'da ise kadınların yerel seçimlere girme hakkının tanındığını hatırlattı.
Ülkenin kendi parasını basması için 1930'da Merkez Bankasının kurulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 1932 yılında ise ilk Türkçe hutbenin Süleymaniye Camisi'nde okunduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Diyeceksiniz ki 'Çok mu önemli?' Çünkü bütün hutbeler Arapça okunuyordu ama vatandaş Türkçe biliyor. Şu öngörüye bakar mısınız? Şu inanca bakar mısınız? Şu sevgiye bakar mısınız?" değerlendirmesinde bulundu.
1 Aralık 1933'te ilk 5 yıllık sanayi planının yürürlüğe konulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, 1934'te Kayseri'den kalkan ilk uçağın Ankara'ya indiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "O genç Cumhuriyet, o fakir Cumhuriyet, o inançlı insanlar, o yürekli insanlar bunu yaptılar. 1940'lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisi de Türkiye'dir. 5 Aralık 1934'te kadınlara milletvekili olma hakkı da verildi. İsviçre'den, İtalya'dan, İngiltere'den önce verildi. 1936, Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an meali hazırlatıldı. Tam 9 cilt. Bugün hala bu konuda en yetkin kitaptır, en yetkin çalışmadır. 11 Ağustos 1937, Haliç'te ilk Türk denizaltısının omurgasının yerleştirme töreni yapıldı. Kendi denizaltımızı 1937 yılında yapmaya başladık." ifadesini kullandı.
1940'ta Batman'da petrol bulunduğunu, ayrıca Köy Enstitüleri'nin kurulduğunu, genç Cumhuriyetin 1944 yılında Osmanlı'nın son borcunu ödediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, atılan her adımda tutarlılık bulunduğunu ve devlet geleneği oluşturulduğunu, daha birçok alanda fabrikalar açıldığını, yatırımlar gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, 22 Haziran 1947'de Türkiye'nin 100 milyon dolar Marshall Yardımı aldığına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"22 Eylül 1947, Türkiye Cumhuriyeti'nin 176 ton altını olduğu açıklandı Merkez Bankası tarafından. O Cumhuriyeti düşünebiliyor musunuz? Fabrikalar, yollar, köprüler, okullar, sanayi kuruluşları, savunma sanayi, demir çelik işletmeleri, Etibanklar, Sümerbanklar, bunların tamamı yapıldı. Osmanlı'nın borcu son kuruşuna kadar ödendi ve devletin hazinesinde 176 ton altın var. 27 Ocak 1954, Köy Enstitüleri kapatıldı. 14 Temmuz 1958, IMF'ye ilk niyet mektubu verildi, 4 Ağustos 1958, Türkiye moratoryum ilan etti. Bugün bu tarihi bilmeniz gerektiği için bu kadar ayrıntıya girdim. Okullarımızda bizim tarihimiz çocuklarımıza doğru öğretilmiyor. Verdiğimiz mücadele de doğru öğretilmiyor. Ekonomik bağımsızlığınızı sağlayamazsanız Türkiye'yi büyütemezsiniz. Emperyal güçlerin talepleri doğrultusunda iş yaparsanız başınız hep belaya girer. Genç arkadaşlarım şunu unutmasınlar, hiçbir emperyal güç, ateşi kendi eliyle tutmaz, maşa kullanır. Bugün geldiğimiz noktada emperyal güçlerin mevcut yönetimi nasıl kullandığını çok iyi biliyoruz."
- "Her CHP'li cesur olmak zorundadır"
Tarihin kendilerine yüklediği ciddi bir sorumluluk olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu görevi şu anda beraber yerine getireceğiz. Bizim yaşamımızda korku yoktur. Olamaz zaten. Her CHP'li cesur olmak zorundadır. 'Cesuruz' diyeceksiniz. Hiçbir güce boyun eğmeyeceğiz. Boyun eğemeyiz biz. Kuvayimilliye ruhunun Cumhuriyet Halk Partililerin genlerinde olduğunu, bütün arkadaşlarımın bilmesini isterim. Bizim mücadelemiz bir hak mücadelesidir, bağımsızlık mücadelesidir. Aynı zamanda bir halk mücadelesi. O nedenle genç arkadaşlarım, üstlendiğiniz görev sıradan bir görev değildir." şeklinde konuştu.
Cumhuriyet'in 100'üncü yılına girdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Bizi tarih yeniden göreve davet ediyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Her birinizin tarih karşısında sorumluluğu var. Öyle, 'Geldiler bize baskı kurdular, biz geri adım attık.' bizim kitabımızda yoktur o. Biz öyle görmedik, öyle duymadık. Öyle işitmedik, öyle de yaşamadık. Mücadeleyse sonuna kadar mücadele, kararlılıkla mücadele. Bu kararlı mücadelemizi sürdürmek zorundayız. Birileri beşli çeteleri, kendi medyasını harekete geçirebilir. Yolsuzluk yapanları harekete geçirebilir. Haramileri harekete geçirebilir. Onların yedi düveli dahi gelse bir adım, bir santim dahi geri adım atmayacağız. Her türlü hakaret, her türlü iftira yapıldı. Linç girişiminde bulunuldu. Kurşunlar atıldı, öldürülmek istendik ama dikkat edin tek geri adım atmadık. Çünkü biz Mustafa Kemal'in öğretisinden geliyoruz. Bu ülkeye bağımsızlığı sağlayacağız ve bu ülkeyi büyüteceğiz. Yine her fabrika bu ülkede bir kale olacak.
Bizim temel özelliklerimizden birisi de hiç kimsenin kimliğini sorgulamayız, inancını sorgulamayız, yaşam tarzını sorgulamayız. Ona insan olarak bakarız, onun var olan bütün sorunlarını çözme konusunda da her türlü çabayı gösteririz. Biz bu anlayışla ülkemizi yönetmek istiyoruz. Bizim bir başka görevimiz daha var. Vatandaştan toplanan her kuruş verginin hesabını topluma vermeyi onurlu bir görev kabul ederiz. Beytülmale el uzatmayız, kul hakkı yemeyiz biz. Kul hakkı yiyenlerin din propagandası yaptıklarını gayet iyi biliyoruz. Haramilerin ne yaptığını da biliyoruz. Çetelere hangi imkanların sağlandığını da biliyoruz. Türkiye'yi gerçek anlamda demokrasiye kavuşturacağız. Yani Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız."
- "Kalkınma mücadelemiz aynı şekilde örnek alındı"
Kurtuluş Savaşı sırasında verilen bağımsızlık mücadelesinin mazlum ülkeler tarafından da örnek alındığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyeti kurduktan sonra da bütün mazlum milletlerin cumhuriyet kurduğunu görüyoruz. Bizim kalkınma mücadelemiz aynı şekilde örnek alındı. O nedenle tarihin bize yüklediği sorumluluğun ne kadar ağır olduğunu bilmek zorundayız ve bu sorumluluğun gereğini yapmak zorundayız. Bizler bunu yaptığımız takdirde genç Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görevimizi yapmış olacağız." dedi.
Siyasetin zengin olma alanı değil halka hizmet etme alanı olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Eğer siz halkınıza hizmet etmeyip de cebinizi dolduruyorsanız, onları siyaset arenasından tasfiye etmemiz lazım. Tasfiyeyi kim yapacak? Demokratik yollarla halkımız yapacak. Anlatacağız bunu gittiğimiz her yerde, herkese anlatacağız. Herkesle konuşacağız, her kapıyı çalacağız, inançla anlatacağız. Sevgiyle anlatacağız. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulların doğru olmadığını anlatacağız. Eğer bu ülkenin gençleri geleceklerini dışarıda arıyorlarsa bir sorunumuz var demektir. Gençlere söyledim, bir daha söylüyorum, sizin hayallerinizin tamamı benim hedefim olacaktır. Bir şeyi daha unutmayın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün genç Türkiye Cumhuriyeti'ni emanet ettiği grup gençler, başkası değil sizlersiniz. Ve sizler o mirasın sahiplerisiniz. O mirası büyütmek zorundasınız."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından partiye üye olan gençlere rozetlerini taktı. Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.
(Bitti)