'Asrın felaketini' deprem uzmanları değerlendirdi

'Asrın felaketini' deprem uzmanları değerlendirdi
'Asrın felaketi' olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremleri, alanında uzman isimlerle konuştu.

'Asrın felaketi' olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremleri, alanında uzman isimlerle konuştuk.

ABD'de deprem uzmanları, Kahramanmaraş merkezli, 10 ili etkileyen depremlerin yüzeye çok yakın meydana gelmesi ve fayın türü nedeniyle oldukça şiddetli olduğunu söyledi.

ABD'nin en tanınmış sismologlarından "Deprem Kadın" lakaplı, California'dan Dr. Lucy Jones ve tektonik hareketler uzmanı Georgia Üniversitesi Skidaway Oşinografi Enstitüsü Direktörü Profesör Clark Alexander, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlere ilişkin AA'ya değerlendirmelerde bulundu.

Doğu Anadolu fay hattının, California'daki San Andreas fay hattına çok benzeyen, "doğrultu atımlı" dikey bir fay hattı olduğunu belirten Jones, "Bu da sarsıntının insanlara çok yakın şekilde Dünya yüzeyinin yakınına kadar salındığı, yani insanların, diğer birçok deprem türünden çok, sarsıntının kaynağına daha yakın konumlandığı anlamına gelir ve bu nedenle tam fay boyunca, gerçekten çok yüksek seviyelerde sallanma görebilirsiniz." dedi.

Jones, Türkiye'de ilk depremden sonra yaşanan ikinci büyük depremin de sıra dışı olmadığını düşündüğünü belirterek benzer durumlarda görülen artçı şokların ana şoktan daha büyük olmasının aynı dağılımın bir parçası olduğunu ve büyük fayların bu şekilde hareket ettiğini ifade etti.

Türkiye'deki depremin derinliğine ilişkin de Jones, "Yaklaşık 17 kilometre derinlikte başladı ancak yüzeye doğru parçalandı. Yani onun gerçekten 17 kilometrede olduğunu düşünmeyin, orası ile Dünya yüzeyi arasındaki alandaydı. Bu sığ bir deprem olarak kabul edilir." dedi.

Jones, 7,8 büyüklüğünde depremin tipik olarak dünyada yılda bir iki defa görüldüğünü ancak bunların genellikle derin tabakalarda veya insanları çok etkilemeyen uzak noktalarda meydana geldiğini söyledi.

İnsanların büyük fay hatlarına yakın olmasının depremlerde büyük yıkıma yol açtığına dikkati çeken Jones, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin California gibi Uluslararası Yapı Kanunu'na uyduğunu ve mükemmel mühendislere sahip olduğunu söyleyebilirim. Burada, ABD'de, onlarla çalıştım. Onlar uluslararası deprem mühendisliği topluluğunun ayrılmaz bir parçası. Dolayısıyla Türkiye'nin ABD’de sahip olduğumuzdan farklı kodları veya farklı mühendisleri olduğu söylenemez. Ancak harika bir tasarıma sahip olmanız, harika bir binaya sahip olduğunuz anlamına gelmiyor. Binaların olmasını istediğiniz gibi olmamasının da çeşitli sebepleri vardır."

Eski binaların önceki yapı kanunlarına göre dikildiğine işaret eden Jones, bu konuda ikinci sorunun da yeni yapı kanunlarının yerel makamlarca denetlenmesi ve uygulanmasının önemli olduğunun altını çizdi.

Jones, Kahramanmaraş merkezli depremlerin zamanla azalacak artçı sallantılar dışında başka fay hatlarında şiddetli depremlere neden olma riskinin çok düşük olduğunu düşündüğünü sözlerine ekledi.

"Fayın türü ve bulunduğu deprem sistemi için oldukça büyük bir depremdi"

Profesör Clark Alexander da California'da depremlere aşina olarak büyüdüğünü belirterek Türkiye'deki Doğu Anadolu fay hattı için, "Bu tektonik kuvvetler milyonlarca yıldır aktif, dolayısıyla bu var olan fay sistemleri muhtemelen aynı tür zaman dilimlerinde depremler üretmektedir." dedi.

Alexander, "Eğer bu depremi dünyanın diğer yerlerindeki diğer depremlerle karşılaştırırsanız, büyük ancak şiddeti bakımından kesinlikle benzersiz değil." şeklinde konuştu.

Türkiye'deki depremin şiddetinin fay hattında meydana gelen parçalanmaya bağlı olduğunu vurgulayan Alexander, "Yani bu, fayın türü ve olduğu deprem sistemi için oldukça büyük bir depremdi." ifadesini kullandı.

Alexander, bu tür depremlere daha dayanıklı yeni bina standartlarına da dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerek "Gelecekte başka olayların da olacağını biliyoruz ve kendimizi hazırlamalıyız. Bunların ne zaman olacağını tahmin edemeyiz ama bu depremleri yaşanabilir kılmak için ilerleme kaydedebiliriz." dedi.

İkinci depremin ilk depremin artçısı değil, 7,6 büyüklüğünde başka bir deprem olduğunu vurgulayan Mai, ilk depremden saatler sonra aynı bölgede tekrar büyük bir deprem yaşanmasının bilimsel olarak "çok sıra dışı bir durum olduğunu", bu depremlerin "ikili" olarak adlandırıldığını ifade etti.

Mai, depremin fay hattını faaliyete geçirdiğini ve jeolojik yapıyı aktif hale getirdiğini ve bunun kötü bir tesadüf olduğunu belirtti.

"İkinci deprem ilk depreme 100 kilometre uzaklıkta meydana geldi. Bu yüzden, bunu artçı olarak değil, ikinci bir deprem olduğunu söylüyoruz. Bu depremler de ayrıca kendi artçılarını oluşturacak." değerlendirmesini yapan Mai, bölgenin yüzlerce artçı depremle sarsıldığını aktardı.

Artçı depremlerin, arama kurtarma ekipleri, sağlık ekipleri, emniyet yetkileri ve vatandaşlar için çok tehlikeli olduğuna dikkati çeken Mai, "Şu anda etkilenen bölge artçılarla mücadeleyi etmeyi sürdürecek." dedi.

"Türkiye ve Japonya için depremin varlığını kabul etmek lazım"

Japon deprem uzmanı Moriwaki Yoşinori, yaklaşık 32 yıldır Türkiye'de yaşadığını belirterek, Kahramanmaraş depreminin, 1939'da Erzincan depreminden sonra yaşanan en şiddetli deprem olduğunu söyledi.

Türkiye'de üç sene öncesine kadar çok fazla hareket etmeyen levhaların kırılmaya başladığını ifade eden Moriwaki, "Bu, üç sene önce Silivri'den başladı, Elazığ, Bingöl, Muğla, Manisa, İzmir'de üç senede çok sayıda deprem yaşandı. Türkiye'de 6 levha var, bu levhaların hareketleri her yerde başladı." dedi.

Japonya'da yaşanan büyük depremlerin ardından alınan önlemlere değinen Moriwaki, "Depremi daha ciddiye alıp hazır olmak lazım. Türkiye ve Japonya için depremin varlığını kabul etmek lazım." diye konuştu.

Özellikle Marmara Bölgesi'nde muhtemel bir deprem için önlem alınması gerektiğine vurgu yapan Moriwaki, "Kentsel dönüşüm yapmak lazım ama kentsel dönüşüm yaparken çok zaman kaybedilecek. O zaman güçlendirme sistemi var, binaların güçlendirilmesi lazım." dedi.

Washington Üniversitesi Yer Bilimleri Bölümü'nde Profesör ve Kuzeybatı Pasifik Sismik Ağı Direktörü olan Profesör Harold Tobin, Kahramanmaraş merkezli, 10 ili etkileyen depremlerin büyüklüğünü ve yapısını anlattı.

Çocukluğunun 5 yılını Osmanlı araştırmaları yapan babasının doktora döneminde İstanbul ve Ankara'da geçirdiğini belirten Tobin, üzerinde çalıştığı alanlardan birinin de Anadolu Fay Hattı olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin depreme en yatkın ülkelerden biri olduğunu kaydeden Tobin, Kahramanmaraş merkezli depremlerin gerçek anlamda çok büyük olduğuna işaret etti.

Tobin, "Bunlar, sadece Türkiye'de son yıllarda yaşadığımız en büyük deprem değil, dünyada da son yüzyılda ya da daha uzun süredir meskun bölgelerde yaşanan en büyük deprem." yorumunda bulundu.

"Depremin şiddeti öngörülenden daha büyük"

Tobin, 7,7 büyüklüğündeki ilk depremin yıllardır bilinen bir fayda meydana geldiğini belirtti.

"Bu bölgede depremler bekleniyordu ancak depremin şiddeti öngörülenden daha büyük." diyen Tobin, şunları kaydetti:

"Doğu Anadolu Fay Hattı'nda bu kadar büyük bir depremin tarihte olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar büyük bir deprem, fay hattında çok büyük bir alana yayıldı. Tabii ki fay hattındaki başka bölgeleri etkileyen artçıları görürüz ancak 9 saat sonra 7,6 büyüklüğünde yaşanan deprem bu hatla bağlantılı ama tamamen farklı bir hatta. Bu hat da daha önceden biliniyordu ancak bu kadar büyük depremler bilinmiyordu. Bu ikisinin bir araya gelmesi ne yazık ki korkunç bir trajedi. İlk deprem çok hasara yol açtı ve ikinci zaten hasarlı bölgeleri salladı. Bu, arama kurtarma ekipleri ve bölgedeki insanlar için gerçekten çok zor bir durum."

Depremlerin ardından Anadolu levhasının 3 metre kadar kaydığına ilişkin bilgilere de değinen Tobin, Anadolu'nun iki fay hattının arasında sıkışmış durumda olduğunu söyledi.

"Yüzlerce yıl sonra oluşan bir depremde santimetrik hareketler, metrelere dönüştü"

Tobin, yerin kaymasının ardındaki bilimsel gerçekleri ise şöyle anlattı:

"Afrika, kuzeye doğru hareket ediyor, Suudi Arabistan ülkeyi doğuya itiyor, bu da levhaların çok yavaş bir şekilde hareket etmesini sağlıyor. Bu hareket her yıl santimetrik oluyor ancak bu levhalar fay hatlarının arasında sıkışmış durumda. Ağır bir mobilyayı itmeye çalıştığınızda ne olur bilirsiniz, önce direnir, hareket etmez. Bu, yer kabuğundaki gerginliği oluşturur ancak sonra deprem olduğunda bir dakika gibi bir sürede tüm enerjisini salar. Bu fay hatlarında birkaç metre hareket meydana geldi. Bu da yüzlerce yıllık levha tektonik hareketlerinin biriken gerginliğiydi. Yüzlerce yıl sonra oluşan bir depremde santimetrik hareketler, metrelere dönüştü."

"Sismolojik aletlerin icadından bu yana böyle bir olay görmedik"

Ana karalarda depremlerin yan yana duran levhaların yanal hareketleriyle oluştuğuna ve Türkiye'deki depremin karakterinin farklı olduğuna işaret eden Tobin, "24 saatten daha kısa bir zaman diliminde 7,7 ve 7,6 kadar büyük bir şiddette depremi son 200 yılda dahi bilmiyorum." dedi.

Tobin, art arda yaşanan depremlerin daha önce 1940'larda Japonya'da ve 2004 ile 2005'te Endonezya'da görüldüğünü ancak bu depremlerin arasında aylar olduğunu belirterek, "Ancak 24 saatten kısa bir süre içinde bu kadar büyük iki deprem neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir olay. Çok çok uzun zamandır ki tahminim sismolojik aletlerin icadından bu yana böyle bir olay görmedik." ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki fay hatlarının 500 ila 800 kilometrelere ulaştığının altını çizen Tobin, "Fay hattında bir bölgede deprem olduğunda bir sonraki bölgenin üzerindeki basınç değişiyor. Son 2 günde gördüğümüz de ne yazık ki 7,7 büyüklüğündeki deprem, yer kabuğundaki basınç dağılımını değiştirdi ve bu da 7,6 büyüklüğünde başka bir depreme yol açtı. Bu artan baskı fay hattındaki başka bölgelerin durumunu da değiştirebilir. 7,7 ve 7,6'nın gerçekten korkunç olaylar olduğunu biliyoruz ve başka büyük depremlere yol açmamasını diliyoruz ancak insanların Anadolu Fay Hattı'nda daha çok depreme hazırlıklı olması gerekir." diye konuştu.

İtalya'nın deprem ve volkanik hareketlilik konusunda otorite kabul edilen kurumu olan INGV'nin başkanı Doglioni, İtalyan basınına yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş merkezli toplamda 10 ili etkileyen depremleri değerlendirdi.

Doglioni, depremlerin Doğu Anadolu, Arap ve Afrika levhalarının buluşma noktasında yaşandığına dikkati çekerek, "Türkiye'yi boydan boya geçen iki büyük faydan biri harekete geçti. Bu aynı zamanda Ürdün, İsrail, Lübnan ve Suriye'den geçen Ölü Deniz fayıyla beraber Orta Doğu'nun en aktif faylarından biri ki Arap yarımadasını, Afrika'dan ayırıyor." dedi.

Bu fay boyunca zeminin hareket ettiğini ifade eden Doglioni, "Maksimum hareket alanında 3 metrelik bir kayma gerçekleşti." diye konuştu.

Doglioni, şu an için 3 metrelik yer değiştirmenin ilk tahminleri olduğunu, ancak nihai tespiti uydu verilerini elde edince yapacaklarını ifade etti.

Doglioni, Türkiye'de dün yaşanan depremlerin çok büyük depremler olduğunun altını çizdi.

Türkiye'deki depremleri yorumlayan diğer uzmanlar da Kahramanmaraş merkezli depremlerin, İtalya'da 2016'da yaşanan ve 300'den fazla kişinin hayatını kaybettiği Amatrice depreminden bin kat daha güçlü olduğunu belirtti.

Hicks, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi'nin, depremin yönü ve etki alanını gösteren ısı haritasını, Britanya haritası üzerine yerleştirerek depremin büyüklüğünü ve yıkıcılığını anlattı.

Sismolog Hicks, "Birmingham, Manchester, Sheffield ve Bristol gibi şehirler harap olacak ve neredeyse dümdüz olacaktı." ifadesini kullandı.

Aynı depremlerin İngiltere'de yaşanması halinde gerçekleşeceklere işaret eden Hicks, fay hattını açılan bir fermuara benzeterek, İngiltere'nin de fermuarın açılmasıyla 2'ye ayrılacağını kaydetti.

İngiltere'de böylesine depremler oluşturacak fay hatları bulunmadığını ve bu çalışmayı Türkiye'de yaşananları ortaya koymak için yaptığını vurgulayan Hicks, arzu edenlerin yaşadıkları bölgelerdeki kuruluşlara yardımlar yapabileceğine ya da Türk Kızılaya bağışta bulunabileceğine dikkati çekti.

Hicks, benzeri bir depremin Britanya Adası'nda yaşanmasıyla sadece Güney İngiltere'nin değil Galler'in de büyük hasar göreceğini belirtti.