Mazlumların Kanı Dünyanın Eline Bulaştı!
İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki çadır kampa düzenlediği saldırının yankıları devam ediyor. Bölgede 237 gündür sistematik olarak sivilleri katleden İsrail ordusu, Filistinlilerin sığındığı yerleşim yerlerini ve çadırları hedef alarak savaş suçu işliyor. Tüm dünyanın gözü önünde masum sivilleri hedef alan İsrail güçlerinin 26 Mayıs gecesi güneydeki Refah kentinde bulunan çadır kampa düzenlediği saldırının bilançosu ağırlaşıyor. Filistin Sağlık Bakanlığı, Tal Al-Sultan Kampı’ndaki saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısının 75’e, yaralı sayısının ise 284’e yükseldiğini açıkladı. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının ise 36 bin 171'e, yaralı sayısının 81 bin 420'ye yükseldiği kaydedildi.
“SESSİZ KALAN HERKES SUÇ ORTAĞIDIR”
Konuyu hem Siyonizm tarihi üzerinden hem de devlet politikaları anlamında gazetemize değerlendiren Prof. Dr. Caner Arabacı bütün dünyanın gözü önünde bir katliam gerçekleştirildiğinin altını çizdi. Arabacı, “Savaşlarda ordular ordularla mücadele eder. Bir devletin ordusu kadın ve çocuk katliamı yapamaz. Hastaneleri bombalayamaz. İsrail burada bir katliam yapıyor. Defalarca göçmen duruma düşmüş mazlum halkı devlet eliyle katliama tabi tutuyor.
Bu kelimenin tam anlamıyla soykırımın karşılığıdır. Bir devletin devlet güçlerini, ordusunu, istihbaratını kullanarak sivil halkı bilerek planlayarak öldürmesine soykırım denir. Bu soykırımda İsrail yalnız değil. Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden ve İslam ülkelerinden destek almaktadır. Bir bakıma mazlumların kanı dünyanın eline bulaşmıştır. Bu insanlık tarihinde görülmemiş bir soykırım. Bunda sessiz kalan, İsrail’e doğrudan ve dolaylı destek veren, kendini medeni sanan her devlet suç ortağıdır” ifadelerini kullandı.
“GAZZE’DE DİRENENLER TÜRKİYE’Yİ MÜDAFAA EDİYOR”
İsrail’in yayılmacı politikasına da dikkat çeken Arabacı, “Gazze’deki katliamın hedefinin sadece o bölgede bulunan Müslümanlar değil, İsrail’in bayrağına ordu yönetimine insanları yetiştirme tarzına baktığınızda, Arz-ı Mevud içindeki herkes olduğunu görürsünüz. Arz-ı Mevud nedir? Yahudilerin kendileri için vadedilmiş olduğunu düşündüğü topraklardır. İsrail’in bozulmuş Tevrat’tan ilham aldığı bir imanla istediği topraklardır. Arz-ı Mevud’da Toros Dağları ve Fırat Nehri vardır.
Güneydoğu’dan Doğu Anadolu’ya kadar Türkiye vardır. İsrail Gazze’ye saldırırken aslında ana hedef olarak Türkiye’ye saldırıdan önceki engellerini ortadan kaldırmaktadır. Bu yönüyle baktığımız zaman Gazze’de direnenler doğrudan Türkiye’yi müdafaa etmektedirler. İsrail’in yayılmacı hedefini iki mavi çizgi ile yani Nil ve Fırat arasına sahip olma idealiyle bayrağında bile ilan ettiğini kör gözler bile görüyor. Türkiye olarak bu anlamda İslam Dünyasını Gazze’nin yanında durmaya teşvik etmemiz gerekiyor” dedi.
“NETANYAHU NEYSE ARİEL ŞARON ODUR”
Gazze’de yaşanan meseleyi Netanyahu’ya indirgemenin doğru olmadığını vurgulayan Arabacı Siyonizm tarihinin katliamlarla dolu olduğunu belirtti. Arabacı, “Baktığımız zaman Binyamin Netanyahu neyse, kasap olarak anılan Ariel Şaron da aynısıdır. İsrail’in yöneticilerinin hepsi aynıdır. Kafa yapısı olarak o bölgede Müslümanları öldürerek, imha ederek, topraklarını işgal ederek yayılmacılık yapma çalışmaları yeni değildir. Yıllardan beri hep tekrar etmiştir. İsrail’in bölgede satın alarak Yahudi yerleştirdiği arazi sayısı yüzde 1’dir. Geri kalan kısmına katliamlar yaparak, savunmasız halkı kaçırarak, topraklarını boşaltıp ele geçirmiş ve yahudileri yerleştirmişlerdir.
İsrail tarihinde Gazze’yi saymazsanız 100 civarında katliam vardır. Yani sadece İsrail’in 14 Mayıs 1948’de bağımsızlığını ilan etmesinden sonraki katliamları değil öncesini de saymak lazım. Öncesinde de İsrail terör örgütleri tarafından kurulmuştur. O terör örgütleri o bölgelerdeki Müslümanları öldürerek bölgeyi temizlemeye çalışmışlardır. Çünkü Osmanlı bölgeden çekildiğinde orası yahudilerin hamisi olan İngiliz himayesine verildi. Bu himaye altında katliamlar yaparak yayıldılar. Ve 1948’de İsrail kurulduğunda o terör örgütlerinin silahlı teröristleri İsrail’in ordusunu oluşturdu. Yöneticileri de İsrail Devleti’nin başbakanı, dışişleri bakanı oldu. Bu gerçekliği maalesef dünya unutuyor. İsrail kurulduğunda terör devleti olarak kuruldu zaten” şeklinde konuştu.
“MAZLUMA DİNİ SORULMAZ”
Türk kültüründe mazlumun dini, ırkı olmadığını ifade eden Arabacı, “Aslında sırf bu sebeple Yahudileri tarihte en çok koruyan bir milletiz. Yahudiler tarih boyunca aşağılık ve ikiyüzlü bir anlayışa sahip oldukları halde mazlum duruma düştükleri dönemde Türk Milleti yahudileri özellikle Endülüs Katliamları’nda korudu, kurtardı ve Türkiye’nin en güzel yerlerine yerleştirdi ve onlara millet olma hakkı tanıdı. İşte bu sebeple Türkiye bugün de mazlumlara karşı bu düşüncede olması gerekiyor.
Mazluma dini sorulmaz üstelik bu mazlumlar bizim kardeşlerimiz. Şimdilerde üniversitelerde gençlerin bu soykırıma ses çıkarması, gençlerde insanlık damarının var olduğunu gösteriyor. Bu İsrail’i yeryüzünde damgalayan, yalnızlaştıran ve İsrail katliamcılığını ortaya koyan bir durum. Amerika, Suudi Arabistan, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde İsrail aleyhine konuşmak yasak. Ama bu yasaklara rağmen Amerika başta olmak üzere birçok ülkede üniversite öğrencilerinin katliama isyan etmesi insani bir tavırdır. Ve bu insani tavrı görmek bize huzur veriyor” dedi.
Kaynak:Konya'nın Sesi