Konyalı Akademisyenden Asgari Ücret Yorumu: Tüm Türkiye Hazır Olsun!
Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal, asgari ücrete yapılacak zammın 85 milyona yakın vatandaşı etkileyeceğini söyledi. Öcal, “Asgari ücretin belirlenmesi Kasım ayının sonlarında, Aralık ayının ortalarında Türkiye'nin en önemli gündem maddesini meydana getiriyor. Zammın konuşulduğu komisyonda bakanlıktan ilgili yetkililer oluyor, işveren ve işçi sendikası bulunuyor. 3-4 defa toplantılar yapılıyor. Yapılan toplantılarda herkes biliyor ki asgari ücrete verilecek zam aşağı yukarı belli. Zam yıllık olursa enflasyon ve TÜİK verileri baz alınıyor 6 aylık olursa da 6 aylık veriler baz alınıyor. Bu sefer ki asgari ücret yıllık olduğu için yıllık baz alınacak. Yıllık enflasyon da şu an Kasım ve Aralık ayının oranları belli olmadığı için onlar hesaplandığında ortaya çıkacak. Şu an asgari ücret 17 bin 2 TL 12 kuruş tam net asgari ücretin işverene maliyeti 23 bin 502 lira. Yeni asgari ücretin 22-23 bin lira civarında olacağı tahmin ediliyor. Bu toplantılar gündemi sıcak tutmak için ortaya çıkan gelişmeler. 22 bin civarında bir asgari ücrete tüm Türkiye hazır olsun” dedi.
HALK RAKAMSAL OLARAK ENFLASYONA EZDİRİLMİYOR
Orta Vadeli Program(OVP) Eylül ayında enflasyon hedefini 41 buçuk olarak belirlemişti. Tahmini hedefin yüzde 44'e çekilmesinin ardından gazetemize açıklamalarda bulunan Öcal, “İktidarın asgari ücretliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz cümlesi tamamen siyasi popülist açıklamalardan oluşuyor. Enflasyon rakamları niye açıklanıyor? Verileri ortaya koymak için. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verileriyle ilgili de bir sürü soru işareti var. En önemlisi kamuoyuna hakim olan görüş tabloyu itibarsızlaştırmak için muhalefet tarafından olumsuz anlamda bir manipülasyon yapılıyor. İktidar da açıklamalarının doğru olduğunu söylüyor. Bence bunun ikisi de yanlış. Ne muhalefetin köpürttüğü kadar TÜİK'in verileri ciddiye alınmayacak durumda, ne de iktidar partisinin TÜİK'in açıklamaları yüzde yüz enflasyonu yansıtıyor cümlesi doğru. Çünkü TÜİK'in hesaplamasında kullanılan halkın yüzde 65-70'ine yakın kullanmış olduğu mal ve hizmetlerin ağırlığı yüzde 35'lerde. Halkın kullanmış olduğu mal ve hizmetlerin ağırlığı yüzde 65 iken TÜİK’in sepetinde halkın kullanmış olduğu mal ve hizmetlerin ağırlığı neredeyse yarısı kadar yüzde 30 civarında. Piyasadaki gerçek enflasyon ya da halkın büyük bir çoğunluğunun 16 milyon emeklinin halkın yüzde 70’inin asgari ücret ve kendi kendine yetecek kadar düzeyde gelirinin olduğu bir ülkede açıklanan enflasyonla ilgili soru işareti olması çok normal. Halkı ezdirmeyeceğiz denildiği zaman yüzde 65 ağırlık, TÜİK sepetinde yüzde 30 olarak yer alıyorsa, demek ki bu açıklanan enflasyon gerçek enflasyonun tam olarak yansıması anlamına çıkar. Rakamsal rapordaki halk enflasyona ezdirilmiyor gibi bir algı ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
AÇIKLANAN VERİLER İHTİYAÇLARI KARŞILAMIYOR
Vatandaşın durumunun enflasyon karşısında giderek zorlaştığını belirten Öcal, emekli maaşına yapılan zamların yetersizliğine değindi. Öcal, “Sabit gelirliler, 16 milyon emeklinin en az yüzde 80'inin emekli maaşları çok düşük. Emekli maaşının 10-12 bin lira olduğu bir yerde ev kirasının enflasyona göre 13-15 bin lira olması normal değil. Emeklilere yüzde 25-30 zam yapılarak dönemsel rakamlarla SSK emeklisine yüzde 19, memur emeklisine yüzde 15 civarında bir maaş ilave zam söyleniyor. 12 bin lira maaş alan emeklinin maaşı 16-17 bin lira olsa ne kadar doğru. Yetkililer enflasyon oranı kadar zam verdik diyecek tamam baktığımız zaman doğru. Ev kirası, elektrik, su, doğalgaz gibi ihtiyaçlar var bu rakamlar ev kirasını bile karşılamıyor. Hükümetin çözmesi gereken en önemli sorun bu. 2002'den önce emekli olanların almış olduğu, TL'yi dolarla karşılaştırdığımız zaman şu anki verilen emekli maaşı daha yüksek olabilir fakat o zaman bir emekli bin lira emekli maaşı alıyorsa 200-300 lira ev kirası veriyordu. Geri kalan 500-600 lira ile geçimini sağlıyordu. Şimdi almış olduğu emekli maaşı, ev kirasına yetmiyor. Ev kiralarına 6 Şubat'taki depremin etkisi olmuş olabilir ya da nüfus artış hızına göre yeterli oturulacak olan ikametgâhlar üretilememesi sonucu artan talebe karşı konut arzının düşük olması böyle bir sonucu doğurdu maalesef” diye konuştu.
ZAMLAR ASGARİ ÜCRETİ BEKLEMİYOR
Yeni asgari ücret rakamları belli olmadan zamların gelmeye başladığını söyleyen Öcal, “Televizyonda seyrediyoruz; ‘Pazarlar el yakıyor, markete yaklaşılmıyor’ diye. Ben burada ne pazardaki mal satanları suçlarım. Ne de büyük marketleri suçlarım. Ben burada denetim eksikliği görüyorum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar marketlere gidiyoruz. Asgari ücretle ilgili bir durum yok. Yedinci ayda zam da yapılmadı. Marketlerde birkaç defa gördüm. Bir çalışanın hususi görevi etiket değiştirmek. Bunun incelenmesi bir tane görevlinin gelip de reyondaki yoğurdun fiyatını fotoğraf çekmesiyle falan çözülmez. Bu gayet basit mal ve hizmetin satın almış olduğu fatura incelenecek. İki dakikada çözülür. Keyfi olarak fiyat artışlarının önüne geçilmesi için kontrollerin çok sıkı yapılması lazım ve bu kontrollerin de sürekli olması lazım. Evraklar incelenecek ve keyfi olarak fiyat artıranlara kalıcı şekilde ve caydırıcı şekilde ceza verilmesi lazım. Duyuyoruz x markete 20 milyon TL ceza verildi. O 20 milyon TL'lik verilen cezaların çoğunun affedildiği söyleniyor. Verilen para cezası Türkiye çapında satış yapan marketin belki iki saatlik geliri. Böyle olursa fiyat artışlarının önüne geçilmez. Buradaki sıkıntı asgari ücrete verilen zam değil. Buradaki sıkıntı asgari ücret gelmeden bile firmaların keyfi olarak mal ve hizmetlere yapmış oldukları zamlar, artışlar. Dolar aylardan beri aşağı yukarı aynı. Benzin fiyatları, mazot fiyatları, doğalgaz fiyatları. Devletimiz zaten bunun birçoğunu sübvanse ediyor. Doğalgaz özellikle uzun zamandan beri ciddi bir artış yok. Fakat buna rağmen iki hafta içerisinde markete gittiğim zaman iki hafta önceki fiyat 15 lira ise bugün 18 lira olmuş. 3 lira fark var. Bu zamlar maalesef etik bir sorun, ahlaki bir sorun. Herkes daha fazla kazanayım diye istediği gibi zam yapıyor. Devletin, denetleme mekanizması çok zayıf ve göstermekten öteye geçmiyor. Herkes zam yapıyor fakat herkes fiyatların artmasına şikâyetçi. Böyle bir ikilem olmaz” dedi.
DOĞRU KONTROL ŞART
Kredi kartlarındaki limitlerle alakalı devletin uygulamaya çalıştığı yaptırımlara değinen Öcal, “Sivrisinek öldürerek sivrisinekler önlenemez. Bataklığı kurutmak lazım. Faturayla kredi kartları sınırlanmaya çalışılıyor. Burada kredi kartlarının daha fazla kullanılmaması, toplam talebin artışının yavaşlatılması ve enflasyonun düşük olması amaçlanıyor. Mezarlıkta enflasyon sıfır. Çünkü mal alımı yok. Vatandaşın ihtiyaçları var, alması lazım. Kredi kartı da engellenirse o zaman ne yapacak? Kredi kartı olanlardan hatıra binaen kullanmaya çalışıyor. Bu da yanlış. Mal ve hizmetlerin ilk üretildiği anda fabrikadan çıkıştaki malların kontrol edilmesi lazım. Kredi kartlarını sıkılaştırmakla, limitleri azaltmakla marketlere girip memurları gönderip kontrol etmeyle bu işler çözülmüyor. Dediğim gibi mal ve hizmetlerin ilk çıktığı anda üretim faturaları çıkacak. Fakat bu da kimsenin işine gelmiyor maalesef” şeklinde konuştu.
FATURALAR KAYNAĞINDA İNCELENMELİ
Denetimlerin yararlı olabilmesi için doğru zamanda müdahale edilmesi gerektiğinin altını çizen Öcal, “Küfenin ağırlığını çeken yüzde 16 milyon emekli, çalışan kesimin maaşla çalışan yaklaşık yüzde 70'i ve ortalama geliri 40 bin TL olan kesim. Onun dışındakilerin hepsi fiyat artışlarından memnun. Çünkü üretici malı satılmasa bile enflasyon yüksek olduğu için satmış olduğu mal ve hizmetin durduğu yerde para kazandığını biliyor. Ürünün satılmamasına üzülmüyor çünkü keyfi olarak fiyat artışı olduğu için ve hükûmet de bunu denetlemediği için satılmaması daha iyi. 100 liraya satacağı mal, satmıyorsa iki hafta sonra yüzde 10'a çıkıyor, fiyatı değişiyor. Mal ilk çıktığında üretime tam fatura kesilmesi evrakların da faturaların kaynağında incelenmesi gerekiyor. Cezaların caydırıcı olması” ifadelerini kullandı.
ASGARİ ÜCRETE ZAM GELSE BİLE GELİR ERİYOR!
Asgari ücrete yeterli zam gelse de sıkıntıların devam edeceğini vurgulayan Öcal, “Açıklanan enflasyon oranına kadar asgari ücrete zam yapılabilir sıkıntı yok. Sıkıntı dışarıdaki halkın büyük bir kesiminin kullanmış olduğu temel ihtiyaçları, besin ve gıda maddeleri, barınma, giyinme, elektrik, su, doğalgaz gibi temel maddelerin fiyatlarının çok daha fazla artması sonucu asgari ücret zam alsa bile asgari ücretlilerin gelirlerinin reel olarak azalmasıdır. Çünkü asgari ücrette maaşlara verilen zamlar TÜFE'ye göre veriliyor. Fakat TÜFE piyasadaki mal fiyatlarının artışını tam olarak yansıtmadığı için asgari ücretlinin geliri maalesef reel olarak azalıyor. Demek ki görüntüde azalmıyor. Enflasyon azalmıyor. Fakat piyasadaki alışveriş mal fiyatları açıklanan enflasyondan çok daha fazla arttığı için çok büyük bir kesimin geliri reel olarak azalıyor. Olumsuzluğa doğru gidiş devam edecek” cümlelerini kullandı.
-BÜŞRA KÖSE